Gündem ‘Bir, o tankları televizyonda görüp öğrendi’

‘Bir, o tankları televizyonda görüp öğrendi’

28.06.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

28 Şubat soruşturmasında tutuklanan Psikolojik Harp uzmanı emekli Albay Alican Türk, anılarını kaleme aldı. Türk kitapta Çevik Bir’in, tankların Sincan’dan geçirilmesini televizyondan öğrendiğini anlatıyor

‘Bir, o tankları televizyonda  görüp öğrendi’

28 Şubat soruşturmasında tutuklanan ve daha sonra serbest kalan Psikolojik Harp uzmanı emekli Albay Alican Türk, “28 Şubat Sincan’dan Tarihe Notlar” başlıklı 2 ciltten oluşan anılarını kaleme aldı. Alibi Yayıncılık tarafından basılan kitapta en çarpıcı bölümleri 28 Şubat döneminde Genelkurmay 2. Başkanı olan emekli Orgeneral Çevik Bir’in, koğuş arkadaşlarıyla paylaştığı bilinmeyen konu ve bilgiler oluşturuyor. Kitaptaki en ilginç ayrıntılardan birini 28 Şubat sürecinde tankların Sincan’ın içinden geçmesi oluşturuyor. Çevik Bir, tutukluluğu boyunca cezaevi arkadaşlarına yemin ederek bu olayı bilmediğini dile getiriyor. Bir, koğuş arkadaşlarına dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı’nın sabah kendisini telefonla arayıp ‘Çevik Paşa, televizyondaki bu tanklar da ne?’ diye sorduğunu söylüyor. Olayı televizyondan öğrenen Bir, doğruca Kara Kuvvetleri gidip bilgi alırken, askeri araçların o dönem Akıncı Üs Bölgesi’nde öne alınmış bir tatbikat için yola çıktığını öğrenip, Karadayı’ya bilgi veriyor.
‘O söz benim değil’
Çevik Bir, cezaevi avlusunda arkadaşlarına ‘Demokrasiye balans ayarı yaptık’ sözünün kendisine ait olmadığı belirtirken; “Annan’ın ‘denge unsuru’ anlamında söylediği ‘balans’ kavramını sanki ben söylemişim gibi bana atfettiler” diyor.
Türk’ün kaleme aldığı kitapta en çarpıcı bölümler arasında Türkiye gündemini uzun süre meşgul eden Andıç meselesi de yer alıyor. Çevik Bir’in bu konuda söyledikleri ise şöyle aktarılıyor: “7. Kolordu’dan Genelkurmay’a Sakık’ın 30 sayfalık ilk sorgu tutanağı geldiğinde orada geçen isimlerden dolayı arkadaşlar bir andıç hazırlayıp komuta katına göndermişler. Fakat gelen ifade tutanağında sadece son sayfada imza olduğunu fark ettik. Halbuki her sayfanın altında da paraf olması lazım... Öyle olunca biz andıcı imzalamadık, yürürlüğe sokmadık. Fakat birileri bizim bilgimiz dışında, imzasız olmasına rağmen, o andıcı medyaya sızdırmış. Tabii medyada kıyamet kopunca Sakık geri adım attı, ‘ben bunları söylemedim’ dedi. Bize gelen ifadede bal gibi de hepsi vardı.”
İşte Emekli Albay Türk’ün aktarımlarıyla Çevik Bir’in anlattıkları...
‘Topu topu 12 ada’
“Kardak krizi yaşanırken rahmetli Erkaya Paşa Başbakan Tansu Çiller’e bir brifing veriyordu. Erkaya Paşa ‘Doğu Ege Adaları, Batı Ege Adaları, Aidiyeti Belirsiz Adalar...’ falan diye tek tek anlattı. Sunumu bitmişti ki Tansu Hanım, ‘Nasıl yani, bunlar hepsi zaten topu topu 12 ada değil mi?”’diye sordu. Hepimiz şaşırdık, birbirimize baktık. Rahmetli Erkaya, Çiller’e döndü çok sakin biçimde ‘Bakın Hanımefendi, bir daha anlatayım’ dedi ve Ege’de binlerce irili ufaklı ada olduğunu, adaların durumunu bir daha anlattı. Tansu Hanım işte o zaman adalar meselesini öğrendi ve ‘açın kapıları, gazeteciler gelsin!’ dedi. Yav arkadaşlar devleti yönetenler işte ancak bu kadar biliyorlar. Ne bilsin?”
‘Bir şey bulamadılar’
“Kendimi bildim bileli sabahları evden çıkmadan namazımı kılar çıkarım. Bizi bugüne kadar hep dinsiz imansız gösterdiler. Alevi olduğumuzu söylediler, olmadı, ‘Yahudi dönmesi’ dediler, olmadı, yedi sülâlemi araştırdılar, bir şey bulamadılar. Bulsalardı neler yaparlardı Allah bilir! Bana da ‘Alevi misiniz?’ diye sordular, ‘Değilim, ama Alevi olsam ne olur? Şeref duyarım!’ dedim.”