Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sanki bu ülkede bir düğme var. ‘İyi olmayı engelleme’ düğmesi. Ne zaman işler yoluna girse birileri basıyor düğmeye. ‘Ortalık karışmalı’ diyorlar. Halbuki bu düğmeye aldanmamak lazım. Olanla görüneni ayırt etmek lazım...
***
KCK’nın ‘Geri çekilmeyi durdurduk’ açıklamasını ele alalım: Çözüm sürecinin başarıya ulaşmasından korkanlar bu açıklamaya canla başla sarıldı. ‘Bitti bu iş. Zaten olmaz demiştik biz. Ak Parti şöyle yanlış yaptı, sorun böyle çözülmez vs vs’... Halbuki KCK’nın açıklamasının sebebi çözüm sürecinin yanlış yürütülmesi değil. Aksine! Çözüm süreci aynı kararlılıkla yürürse şayet, bu açıklamanın hiçbir hükmü kalmayacak...
***
‘Geri çekilmeyi durdurduk’ açıklaması örgütün üzerindeki uluslararası güçlerin etkisini gösteriyor. PKK’yı içeriden bilen kaynaklarım aynı şeyi söylüyorlar: Suriye ve İran Türkiye’de Kürt meselesinin çözümünü istemiyor. Bu nedenle PKK üzerinde baskı kurmaya çalışıyorlar. Geri çekilmeyi durdurma kararı bu çevrelerin baskısı sonucu ortaya çıktı. Bu, kendi kamuoylarına yönelik bir propaganda.
***
Bu propagandayı durdurmak ve çözüm sürecini yeniden hızlandırmak iki merkezin elinde: Öcalan ve devlet. Öcalan çözümde kararlılığını sürdürür ve geri çekilmenin devamında ısrar ederse ve devlet çözüm sürecine tüm bu provokasyonlara rağmen devam derse KCK ‘çekilmeyi durdurma’ açıklamasının arkasında duramaz. İngiltere’de barış sağlanmaya çalışılırken yaşananları hatırlayalım... Örgüt ‘hayırlı Cuma’da bomba atmış Tony Blair ise bu provokasyona gelmeyerek ‘barışta kararlıyız’ demişti. Gerry Adams ise çıkıp ‘İRA benim’ açıklaması yapmıştı. Şimdi Türkiye’de de çok benzer bir şey yaşanıyor. Öcalan ‘PKK benim’ çizgisinde olmalı. Erdoğan da aynı kararlılıkla yolunda yürümeli...

Dört güzel şey
Bu hafta açıklanacak olan demokratikleşme paketinde birçok madde olacak. Beklentiyi karşılayacak mı göreceğiz... Ben özellikle dört şeyi umut ediyorum:
- Nefret suçlarında ceza artımı
- Ruhban okulunun açılmasını sağlayacak düzenleme
- Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesi
- Kamuda başörtüsüne serbestlik

TÜSİAD-Bağış gerginliği
Geçtiğimiz hafta Fransa’nın AB İşleri Bakanı Thierry Repentin Türkiye’deydi. Bakanın programını dikkatle takip ettim ve bir yere takıldım: Üç gün önce TÜSİAD Repentin’i Tarabya Fransız Bahçeleri’nde düzenlenen gala yemeğine davet etti. Yemeğin konusu Türkiye-AB ilişkileri idi ama çok önemli bir eksik vardı o yemekte: AB‘den Sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış. ‘Acaba katılamadı mı?’ diye soruşturdum. Meğer şöyle olmuş: TÜSİAD Bağış’ı o yemeğe ilk etapta davet etmemiş. Daha sonra bakanın Fransız muhatabı ile Ortaköy’deki ofisinde görüşeceğini öğrenince davetliler listesine eklemiş ama bu sefer de Bağış kabul etmemiş. Böylece ortaya ilginç bir ikilik çıktı. AB bakanı ile TÜSİAD ayrı, Egemen Bağış ayrı görüştü. Halbuki rutin bu tip yemeklerde bakanın da olması, bir araya gelinmesidir.
***
Peki ama neden böyle oldu? Tek bir sebebi var: Gezi olayları. TÜSİAD çevreleri ve Bağış’ın arası Gezi nedeniyle açıldı. Bağış’ın Gezi’deki tavrı TÜSİAD çevrelerini rahatsız etti. Bakana bu nedenle tepkililer. Bakan ise Gezi’deki tavrını aynı kararlılıkla sürdürüyor. Daha cuma günü başarılı televizyoncu Balçiçek İlter’in Habertürk’teki programına katıldı ve şunları söyledi Bağış: “Faiz lobisinin rantlarına öyle mani olduk ki gencecik çocukları kullanarak bir darbe girişiminde bulundular, sonra tatile gittiler, simdi döndüler, devam ediyorlar... Buradaki faiz ve rant lobisi kendi ceplerini doldurmayı Türkiye’nin kalkınmasına tercih ediyor, o yüzden darbe peşindeler.”

Sancak bir sürpriz yapacak
Ethem Sancak göz önünde olan, Türkiye’nin son dönemdeki atılımlarını ve demokratikleşme adımlarını gönülden destekleyen, iş dünyasının önemli aktörlerinden biri. Beni hiç yanıltmayan kaynaklarımdan edindiğim bilgiye göre önümüzdeki dönemde önemini daha da artıracak. Politika-ekonomi sahnesinde daha da büyüyecek. Şu kadarını söyleyeyim: Sancak bizi yakın bir gelecekte hem politik hem ekonomik hem de medyatik anlamda şaşırtabilir...