Pazar “Çocuklarım için dağları delesim var”

“Çocuklarım için dağları delesim var”

14.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Dört çocuğunu okutabilmek için 10 yıldır eşiyle birlikte inşaatta çalışan Perihan Saldıran’la Anneler Günü vesilesiyle Antalya’da buluştuk. “Bir insan isterse her şeyi yapar” diyen Saldıran: “Yeniden okusam mühendis olurum ama öncelik çocuklarımın”

“Çocuklarım için dağları delesim var”

Otuz yıl önce görür görmez bir adama âşık olmasıyla başlıyor Perihan Saldıran’ın hikayesi. Mektuplar geliyor, mektuplar gidiyor birkaç yıl. Annesiyle babası “Seni asla bu adama vermeyiz” diyorlar. Perihan hanım o kadar âşık ki, dinlemiyor kimseyi, “Kaçalım” diyor sevgilisine, yüreklendiriyor. Öyle de yapıyorlar.

Haberin Devamı

İlk çocuğuna hamileyken eşi askerden dönüyor. Bu 30 yıl boyunca ayrı kaldıkları tek süre oluyor. Sonrasında üç yaş arayla iki çocuk daha katılıyor aileye. Üç çocuklu bir aile olarak geçinirken, dokuz sene sonra bir çocuğa daha hamile kaldığını öğreniyor Perihan Saldıran. “Gelen kısmetiyle gelir” deyip aldırmaya kıyamıyorlar. Maddi durumları iyi olmasa da karı-koca çocuklarını kucaklarına alıyorlar.

Gün geçtikçe çocuklar büyüyor, çocuklar büyüdükçe masraflar artıyor. Eşi Süleyman Bey inşatta çalışıyor. Bir ortağıyla beraber villa tipi evler yapıyor. Bir gün Perihan hanım eşine, “Bırak ortağını, yanına beni al, kazancımızı bölüşmeyelim” diyor. Ve o günden bugüne Perihan ustanın 10 yılı inşaatlarda sıva yaparak, kalıp çakarak geçiyor. Tek dileği çocuklarının hepsini okutmak, meslek sahibi etmek.

Haberin Devamı

“Gülüm, gel şu kalıpları al”

Antalya’nın Demre ilçesinde yaşıyor Saldıran çifti. Anneler Günü’ne özel bir röportaj yapmak için çalıyoruz kapılarını. Bizi Karabucak Mahallesi’ndeki evlerinin bahçesinde karşılıyorlar. Ağaçların dalları kan kırmızı dutlardan yere eğilmiş, etraftaki türlü çiçeklerin kokusu birbirine karışmış durumda. Antalya çoktan 30 dereceyi görmüşken bu sıcacık köy evinin püfür püfür esen verandasında soluklanıyoruz.

Şen kahkahalar atan, insana kucak dolusu sevgiyle sarılan, samimi, enerji dolu bir kadın Perihan Saldıran. 10 yıldır inşaatlarda çalışmasına rağmen, röportaj boyunca durumundan bir kere bile şikayet etmiyor, sitem dolu bakmıyor. Tek heyecanı fotoğraflarda güzel görünmek için seçeceği yemeni rengi. “Sen bana söyle olur mu, güzel durmuyorsa değiştireyim” diyor. “Bu kadar yol geldiniz, yaptığınız iş güzel olsun, ben de güzel görüneyim” diye açıklıyor. Bir de öğle güneşinde fotoğraf güzel çıkmaz diyerek bizi en gölgelik inşaatlara götürüyor. Mış gibi görünmemek için, her gün yaptığı gibi kalıp çakıyor, demir kesiyor, tahta taşıyor.

Bir yandan fotoğraf çekip bir yandan sohbet ediyoruz. Perihan ablanın eşi aşağıdan sesleniyor, “Gülüm gel şu kalıpları al” diye. Birbirlerine hiç isimleriyle hitap etmiyorlar.

Haberin Devamı

Bir gününüz nasıl geçiyor inşaatta diye soruyorum Perihan ablaya, başlıyor anlatmaya: “İstediğimiz saatte geliriz, istediğimiz saate kadar çalışırız. İşe gitmediğim gün yok.Eşim nereye giderse onun peşinden giderim. Bazen yat dinlen der ama kıyamam onu tek bırakmaya. Gülüm, canım, bir tanem, hayatım derken bir bakıyoruz akşam oluyor. Kocam bana tatlı sözlerle öğretti her şeyi. Hiçbir işte zorluk çekmiyorum. Evde de o bana yardım eder. Süpürge ona aittir mesela, ben bulaşıkları yıkarım. Anlayacağın Gizemciğim, eşimi de severim işimi de.”

“Eşim de fedakar bir baba”

“Peki” diyorum “Ya çocukların?” “Heh işte” diyor: “Çocukların dersen her şeyin rengi değişir. Her şeyi onlar için yapıyoruz biz. Ben fedakar bir anne olabilirim ama eşim de fedakar bir baba. Çocuklarımın istediklerini yapmak için dağları delesim var. Onlar okusun, meslek sahibi olsun başka bir şey istemiyoruz. Biz zaten çok mutluyuz, amacımız onların da mutlu olmasını sağlamak.”

Saldıran çiftinin dört çocuğundan en büyüğünün adı Sevgi. İlk çocuklarına sevgilerinin adını verdiklerini söylüyorlar. Sevgi işletme mezunu. Fethiye’de çalışıyor. Perihan abla ona da hâlâ destek olduklarını anlatıyor: “Kirası, mutfak masrafı derken geçinemiyor. Yardım ediyoruz. Yakında evlenecek, daha rahat eder ama yine de arkasında dururuz.”

Haberin Devamı

İkinci çocukları Fatih, Akdeniz Üniversitesi’nde psikoloji okuyor. Perihan abla tek üzüntüsünün oğlunu tıp fakültesinde okutumaması olduğunu söylüyor: “Yüzde 75 burs kazanmıştı ama gönderemedik. Şimdi psikoloji okuyor. Doktor olmasını çok istiyordum.”

Bir küçüğü Samet, Kıbrıs’ta beden eğitimi öğretmenliği birinci sınıf öğrencisi. En küçükleri Ferhat ise ailesinin yanında, henüz yedinci sınıfta ama annesi “O da kardeşleri gibi okuyacak, biz çalışacağız çocuklarımız okuyacak” diyor.

“Gerçekten helal olsun sana, kim bilir çocukların seninle nasıl gururlanıyordur” diye soruyorum, “Çocuklarım benim çalışkan olmama çok alışkındı. Son çocuğumu yuvaya verip inşaatta çalışmaya başlayana kadar da dağa odun toplamaya giderdim, evde el işi yapardım. Hiç durmazdım. ‘Çalışkan annemiz, becerikli annemiz’ diyorlar bana. Allah daha iyi etsin

“Çocuklarım için dağları delesim var”
çocuklarımdan çok memnumun” diye cevap veriyor.

Haberin Devamı

Çocukları için her şeyi yapabilecek, her zorluğu göze alabilecek, 10 parmağında 10 marifet olan bir kadın Perihan Saldıran, her anne gibi. Güzel ve mutlu bir evlilik yürütmek ise genellenebilecek bir durum değil. Ben de soruyorum kendisine: “Çocuklarına iyi bir annesin, işinde iyi ustasın, evinde iyi bir eşsin ve mutlu bir evliliğin var. Hepsini birden nasıl idare ediyorsun, sırrın ne senin?”

Hemen yine o kocaman gülümsemesi yerleşiyor yüzüne. “Sırrımı söyleyeyim” sana diyor; “Bizim bir kasamız var. Ama içinde hiç para yok. Orada hâlâ eşimle birbirimize yazdığımız sayfalarca aşk mektuplarını saklıyoruz. Arada çıkarıp çocuklarımızla birlikte okuyoruz. Söyledim ya sana, eşime de âşığım işime de. Çocuklarıma canım feda. Adı ne olursa olsun, o şeyi severek aşkla yapıyorsan, mutlu olmama şansın yok.”

“Çocuklarım için dağları delesim var”

“Evi zamanında teslim ederim”

“Herkes burada tanıyor artık beni. ‘Erkek işini nasıl yapıyorsun?’ diye sorarlardı, hâlâ ‘Zorlanmıyor musun?’ diye sorarlar. Ama inan zorlanmıyorum. Allah vergisi, gücüm kuvvetim yerinde. Bazen acele ettiğim için sakatlandığım oluyor. Kalıpları hızlı hızlı taşıyorum, belim inciniyor o zaman. Eşim ağırdan alır çalışırken, iş bitmesin diye çalışır. Ben hemen teslim etmek isterim. Bir tarih veriyoruz insanlara sonuçta, sözümüzde durmamız gerek. Hem bir an önce bitirelim ki başka eve gidelim istiyorum.”