Polikistik Over Sendromu ve Beslenme Tedavisi

Doğurganlık çağındaki kadınlarda en sık görülen endokrin bozukluklardan biri olan polikistik over sendromu, yaklaşık olarak her 100 kadından 6-8’inde görülmektedir. Kadın vücudunda iki yumurtalık (over) vardır ve bu yumurtalıklar her adet döneminde, döllenmeye müsait duruma gelmiş bir olgun yumurta geliştirir.

Yumurtanın gelişimi ve olgun hale gelmesi “follikül” olarak adlandırılan içi sıvı dolu bir kesecikte tamamlar. Yumurtalıklar, bazı hormonları da üretirler. Hormonlar, basit bir ifadeyle; vücudun bir kısmında üretilen kimyasal maddeler olup, kan dolaşımına girerek vücudun birçok bölgesinde düzenleyici etkiler gösterirler. Yumurtalıklar, “kadınlık” hormonu olarak bilinen östrojeni üretirler. Aynı zamanda az miktarda, “erkeklik” hormonu olan testosteronu üretirler.


Polikistik Over Sendromlu Kadınlarda Beslenme Tedavisi

Haberin Devamı


Öncelikle polikistik over sendromlu kadınların, hekim kontrolünden sonra diyetisyen tarafından beslenme tedavisine alınması gerekmektedir.


İnsülin direncini kontrol altına almak için hekim tarafından ilaç tedavisi yapılabilir (Metformin). Ağırlık kaybı, polikistik over sendromlu kadınlarda insülin düzeyinin düşmesine yardımcı olur. İnsülin düzeyinin düşmesi ile, erkeklik hormonu olan testosteron düzeyi düşme eğilimi gösterir ve sağlıklı yumurtlama olasılığı artar. Yani kısırlık ve adet sorunları düzelir, sivilce ve tüylenme azalır. Tüm bunların yanında, ağırlık kaybı ile şeker hastalığı, hipertansiyon ve kalp-damar hastalıkları gibi kronik hastalıkların riski düşmeye başlar. Polikistik over sendromlu kadınların ağırlık kaybetmeleri, insülin direnci nedeniyle oldukça zor, ancak imkansız değildir. İlk başta; mevcut ağırlığın %5-10’unun kaybedilmesi hedef alınır.

Kadınsal hastalıkları önleyecek besin takviyeleri ve faydaları için tıklayınız…

Çünkü ağırlıktaki bu azalma, polikistik over sendromuna ait birçok sorunu azalttığı gibi, kronik hastalık oluşum risklerini de azaltır.


Temel olarak beslenme tedavisi ilkeleri şöyle olmalıdır:


1. Bireysel özellikler dikkate alınarak enerji ihtiyacı belirlenir. Genellikle 2000-2400 kkal civarı enerji alımı ile beslenme tedavisine başlanır. Günlük alınması gereken enerjinin 200-500 kkal azaltılması ile beslenme tedavisine başlanması uygundur. İlk 6 ayda ağırlığın %5 oranında kaybı başarılı bir beslenme tedavisidir. Haftada 500 gram ağırlık kaybı ideal kabul edilmelidir.
2. Enerjinin yağdan gelen oranı %30’u geçmemelidir. Düşük yağlı süt ve süt ürünlerin kullanımı yararlı olur.
3. Başlangıçta enerjinin karbonhidratlardan gelen oranı %45-55 olarak ayarlanmalıdır. Düşük glisemik indekse sahip, posa içeriği yüksek ve tam tahıl ürünleri tercih edilmelidir.
4. Yüksek protein içeren beslenme modeli, insülin hassasiyetini düzeltmeye yardımcı olur. Başlangıç olarak enerjinin proteinlerden gelen oranı %20 civarında olmalıdır. Ancak, bu durum proteinlerin karbonhidratların yerine kullanımını artırabileceğinden dikkatli ayarlanmalıdır.
5. Haftada 3 kez yağsız kırmızı et, haftada en az bir kez balık ve diğer günler tavuk veya hindi eti kullanılmalıdır. Haftada en az bir kez balık tüketimi omega-3 yağ asitlerinin alımı açısından önemlidir.
6. Günde en az 3 porsiyon meyve ve 2 porsiyon sebze tüketilmelidir. Meyve ve sebzeler; posa, vitamin ve mineral alımını ve doygunluk hissini arttırır.
7. Besinler her gün, 3 ana ve en az 3 ara öğün olarak tüketilmelidir. Kahvaltı öğünü kesinlikle atlanmamalıdır.
8. Yüksek enerji içeriğine sahip atıştırmalık besinlerden (şekerlemeler, çikolata, tatlılar, cipsler gibi) kaçınılmalıdır. Bu besinler, insün düzeyini arttırarak, açlık hissini arttırırlar. Alkol ve enerji içeriği yüksek meşrubat ve hazır meyve suları tüketilmemelidir.
9. Su tüketimi en az 2-2.5 litre olacak şekilde ayarlanmalıdır.
10. Düzenli egzersiz önemlidir. Günde en az 30 dakika tempolu yürüyüş, ağırlık kaybetme için yardımcıdır.

Haberin Devamı