A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Futbolda veya basketbolda her sene bir takım Avrupa Şampiyonu olur. Olmasına olur da bir 2012’deki Çelsi gibi Şampiyonlar Ligi’ni kırk yılda bir kazanmak vardır bir de iki sene önceki Barselona gibi ta en başından beri kupanın favorilerinden gösterilip yıllardır oraların gediklisi olarak kupaya uzanmak. Fenerbahçe basketbol takımı Çelsi değil Barselona gibi Avrupa Şampiyonu oldu.

Bugün heyecan o kadar yüksek ve mutluluk o kadar çok ki Fenerbahçe’nin elde ettiği başarının büyüklüğü tam anlaşılamayabilir. O zaman dönüp geride kalan takımlara bir bakmak gerek. Çünkü bu kupayı defalarca kaldırmış Panatinaykos’ların, Makabi’lerin, ÇSKA Moskova’ların nefeslerinin yetmediği bu uzun yolda mutlu sona ulaşıldığını görmek başarının büyüklüğünü daha iyi anlatıyor.

Haberin Devamı

Dün kupa Fenerbahçeli basketbolcuların ellerinde yükselse de sevinç tüm Türkiye’deydi; ortaktı. Zira başarılar bu denli büyük olunca kulüp sınırlarını aşıp ulus boyutuna erişiyor. Bugün sevinmek ve gururlanmak sadece Fenerbahçelilerin değil tüm Türkiye’nin hakkı.

Bu büyük başarıyı tüm ülkeye yayan, Fenerbahçe basketbol takımının rakipleri tarafından dahi takdir edilmesini sağlayan bir diğer etmen de sarı lacivertli oyuncuların sadece kâğıt değil parke üzerinde de “en iyi” olmalarıydı. Yetenekli oldukları kadar sempatik, sempatik oldukları kadar centilmen, centilmen oldukları kadar da hırslı olan bu on iki adam normal sezonda iniş çıkışlar yaşasa da (ki özellikle inişlerin Obradoviç tarafından bilinçli yapıldığını iddia edenler de var) ilk sekize kaldıktan sonraki beş maçı sadece kazanmakla kalmadı, rakiplerine hiç şans tanımadı ve onlara göz açtırmadı.

Obradoviç bu büyük başarının mimarı. Takım ne kadar iyiyse onun başarısı da o kadar fazla. Onun oyuncular ile iletişimi, sadece maç içinde değil tüm sezondaki strateji başarısı, saha kenarında bazen yüzünün kan çanağına dönmesi, bazen de sevinçten iki kolunun havaya kalkışı, oturuşu, kalkışı, duruşu kısaca her şeyi tam da olması gerektiği gibi. Onun ülkemizde olması Türk Basketbolu’nun şansı.

Haberin Devamı

Çocukken basketbol oynarken güzel bir hareketten hemen sonra kendimize yıldız bir basketbolcunun ismini yakıştırırdık. Artık okulda veya parklarda basketbol oynayan çocuklar güzel bir blok yaptıklarında kendilerine Ekpe Yudoh, uzaklardan bir basket attıklarında Bogdanoviç, pota altına kıvrılıp turnikeyi tamamladıklarında Sloukas, köşeden üç sayı bulduklarında Kaliniç, herkesin arasından yükselip dönen topu aldıklarında Vesely, zor pozisyonda topu çemberden geçirdiklerinde ise Babi Diksın diyecek; ve bunu sadece Fenerbahçeli değil tüm çocuklar yapacak.

Fenerbahçe’nin geçen sene Berlin’de alamadığı ribaunt bugün kupaya dönüştü. Çok çalışma, istek ve karakter o deni barizdi ki bu hikâyede şansa yer kalmadı. Fenerbahçe dün gece Türk takımlarının elde ettiği en büyük başarılara bir yenisini daha ekledi, basketbolda çıtayı en tepeye koydu, Türk sporcularının ufkunu açtı, onlara çok güzel bir örnek oldu ve hepimizi çok mutlu etti.

c