A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Bu taraftarlık işinin temeli sakat. Ya baba, ya enişte ya da komşunun oğlu daha üç-beş yaşındaki bir çocuğa bir forma alır, onu maça götürür veya ona marşlar ezberletir de o çocuk bir takım tutmaya başlar. Bu tanım bir yerlerden tanıdık geliyor mu? Böylesine bilinçsiz bir tercihten sonra da o çocuk tuttuğu takımın diğer tüm takımlardan daha iyi, daha üstün olduğunu düşünmeye başlar ve bu düşüncesi hiç değişmez.

İşte o yaşlarda gözlere takılan bu gözlük hayata bakışı o kadar değiştirir ki siyah beyaz, beyaz da siyah görünmeye başlar. Hele mevzu futbol gibi soyut tarafı en az somut tarafı kadar büyük olan, lastik gibi nereye çeksen oraya gelen bir konu olunca “elbette ben haklıyım, onlar haksız” düşüncesi en zor şartlarda dahi zihinlerde destek bulur. Çok sıkışıldığında “o zaman neredeydiniz”, “iyi de sadece biz miyiz”, siz önce kendinize bakın” gibi akılları allak bullak eden sağlıksız yaklaşımlar imdada koşar.

Haberin Devamı

Bugün mesele öyle vahim bir boyuta ulaştı ki aynı futbolcu aynı hareketi başka takımda yapsa başka, bizim takımda yapsa başka tepki verir, daha doğrusu bu iki durumu başka görür olduk. Aslında bu, yıllar önce Aşık Veysel’in “güzelliğin on para etmez, bu bendeki aşk olmasa” dizeleriyle ifade ettiği, her şeyin algıdan ibaret olmasından başka bir şey değil. Bir başka deyişle işin ne olduğu değil bizim onu nasıl gördüğümüz önemli.

Şuna itiraz etmem. “Kardeşim ben takımıma aşığım ve onu farklı görüyorum, onunla ilgili konularda rasyonel düşünemiyorum ve bundan da rahatsız değilim” diyen kişiyi sonuna kadar anlarım. Fakat benim itirazım, takımları rengine göre ayırıp iyi özellikleri kendinde, kötüleri diğerlerinde görürken bunda objektif olduğunu düşünenlere.

Bu kişilerden biri Fikret Orman. Beşiktaş yönetiminin “Efendi Beşiktaş” sloganı kulağa hoş gelebilir ama bu söz diğer takımlar için en masumane ifade ile “efendi olmama” ithamı içeriyor. Öyle ya herkesin efendi olduğu yerde kendine efendi demenin ne anlamı var? Zaten bir kişinin kendi kendisine olumlu sıfat vermesi de çok ayıp ama şimdilik o kısma çok takılmayalım.

Haberin Devamı

Caner yeşil sahalarda küfür eden, herkesten önce kendi taraftarını utandıran ilk futbolcu değil. Hatta o bu davranışı sadece Beşiktaş formasıyla yapmış da değil. Fakat benim Caner’i bu yazıya taşımamın nedeni, onun, görüntüleri yayınlayan televizyon kanalına ceza verdirecek kadar ayıp sözlerinden ziyade Fikret Orman’ın zamanında başka takım futbolcularının benzer davranışları için “Beşiktaş’ta olsa yapamaz, bu bizim kültürümüzde yok” gibi talihsiz açıklamalar yapmış olması. İşin garibi Orman, Caner bugün ceza aldığında muhtemelen onu savunmaya gidecek. Talişka, Şenol Güneş, Caner ve yarın başkaları da bu kervana katılacakken neden bu ayrımcılık ve neden bu kendini diğerlerinden üstün görme çabası?

Demem o ki yok birbirimizden farkımız. Benim tuttuğum takım ne kadar efendiyse, sizinki de o kadar efendi. Sizin takımınız ne kadar çirkefse benimki de o kadar çirkef. Futbolcular ha keza. Aynı okullarda okuyan, aynı öğretmenlerin elinden geçen, aynı anne-babaların büyüttüğü, aynı sosyal çevrede yetişen, benzer zevk ve alışkanlıkları olan adamlar nasıl olsun da efendilik, çirkeflik, etik, ahlâk, sevgi, saygı konusunda birbirinden ayrılsın; ayrılmaz.