‘Adalete özlem varsa orada zulüm vardır’

Yemekte konuşan Erdoğan özetle şunları söyledi:

MEVLANA’NIN SEVİYESİ: Dünyadaki önemli filozofların ve devlet adamlarının pek çoğu adalet ile ilgili görüşlerini ifade etmişlerdir ama bunların pek azı Mevlana’nın seviyesine ulaşabilir. Mevlana birden fazla adalet tanımı yapmıştır. Mevlana, hukuku adalet denizinden bir katre olarak görür. Ne kadar küçük olursa olsun denizin letafetinin bu damladan belli olacağını söyler. Hakimleri tanrının ölçüsü ve terazisi olarak gören düşmanlıkları kesen bir makas olarak tarif eden Mevlana’nın tanımlamaları önemlidir. Mevlana’ya göre adalet, ayakkabının ayakta, külahın başta olmasıdır. Bunların yeri değişirse adalet bozulur. Adalet; suyu ağaca zulüm ise dikene vermektir. Asıl mesaj coğrafyamızın ve medeniyetimizin geniş birikimidir. Bir yerde adalete olan özlem çok fazla ifade ediliyorsa orada zulüm var demektir. Hem doğuda hem batıda en büyük adalet reformları en büyük zulüm dönemlerinin ardından gelmiştir.

AĞACA DEĞİL DİKENE SU: Bugün bizlere düşen görev; dünyanın, ülkelerin ve toplumların eski karanlık günlere dönmesini beklemeden insanlığın adalet talebine kulak vermektir. Dünyamızın her köşesinden mazlumların ahı arşa yükseliyorsa ciddi adalet sorunu var demektir. Suriye’de 3,5 milyon insanı 7 yıldır topraklarında güven içinde yaşatan Türkiye bu mücadelesinde yalnız kalıyorsa hep birlikte durup düşünmemiz gerekir. Milyonlarca sığınmacılara sunduğumuz hizmete destek vermeyenler terör örgütlerine milyarlarca doları akıtıyorsa bu durum ağaçların değil dikenlerin sulandığı anlamına gelir. Bunun adı adalet değil zulüm düzenidir. Bu düzene itiraz etmek, adaletin temsilcisi olan sizlerin görevi olmalıdır.

DAHA İYİ DÖNEM: Türkiye, medeniyetinde ve kültürünce mevcut bulunan kadim adalet mirası sayesinde demokrasi ve hukuk devleti yolundaki atılımlarını güçlü bir şekilde hayata geçirme imkanına sahiptir. Tüm olumsuzluklara rağmen her defasında süratle toparlanıp yeniden demokrasi ve hukuk devleti yoluna girebiliyorsak bu sayededir. Son yıllarda bunun tarihi örneklerini yaşadık. Demokrasiye ve hukuk devletine olan bağılılığımızdan taviz vermeden; vesayetten tutun da darbe teşebbüsü ve terör saldırılarına kadar nice tehdidin üstesinden gelmeye başardık. Sadece tehditleri bertaraf değil çok kritik bir yönetim değişikliği sürecini de suhuletle neticeye ulaştırdık. 24 Haziran’daki seçimlerin ardından tüm unsurlarıyla yeni yönetim sistemi ile yürümeyi daha güçlü yasamayı daha itibarlı yargıyı da daha bağımsız hale getirmeyi hedefliyoruz. Türkiye her alanda olduğu gibi adalet konusunda da daha iyi bir döneme giriyor.