Diyarbakır "2. Uluslararası Ekonomi, Yönetim Ve Siyaset Sempozyumu"

"2. Uluslararası Ekonomi, Yönetim Ve Siyaset Sempozyumu"

10.10.2018 - 14:07 | Son Güncellenme:

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş: (1) "Bu dönemde ortaya çıkan bir başka kavram 'ticaret savaşları' ve giderek büyüyen 'ekonomi savaşları'dır. Hakikatin tespiti bakımından söylüyorum, tabiri caizse 3. Dünya Savaşı çoktan başlamıştır" "Kur saldırıları üzerinden Türkiye'ye yapılan bu ekonomik operasyonların arkasındaki temel nedenlerden biri, Türkiye üzerinden özellikle gelişmekte olan ülkelere haddini bildirme ya da daha hafif tabirle safını belli etmeleri için verilen bir uyarı, yapılan bir tehdittir" "ABD'deki bir takım karar mekanizmaları Türkiye üzerindeki bu operasyon üzerinden dünya ülkelerine diyor ki, 'Tarafını seç. Benden yana mısın, karşı taraftan yana mısın?' Dolayısıyla önümüzdeki dönemde ekonomik ve ticaret savaşlarının etkileyeceği bölgelerden birisiyiz"

2. Uluslararası Ekonomi, Yönetim Ve Siyaset Sempozyumu

DİYARBAKIR (AA) - AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Bu dönemde ortaya çıkan bir başka kavram 'ticaret savaşları' ve giderek büyüyen 'ekonomi savaşları'dır. Hakikatin tespiti bakımından söylüyorum, tabiri caizse 3. Dünya Savaşı çoktan başlamıştır." dedi.

Haberin Devamı

Dicle Üniversitesi (DÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanlığınca, 2. Uluslararası Ekonomi, Yönetim ve Siyaset Sempozyumu düzenlendi.

DÜ Kongre ve Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen sempozyumda konuşan Numan Kurtulmuş, siyasetin ve siyasetçinin esas sermayesinin bir yerde konuşmak olduğunu belirtti.

"Şunu itiraf etmek durumundayım ki, üniversitelerden herhangi bir konuşma talebi geldiği zaman koşarak sevinçle geliyorum. Bugün konuşmamın başlığını, 'Büyüsü bozulan yeni dünyada yeni düzen arayışı' şeklinde koydum." diyen Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün dünyada sadece ekonomik ya da siyasi çatışmalar yaşanmıyor. Ya da çatışmalar gerilimler alt üst oluşlar sadece dünyanın bir bölgesinde yaşanmıyor. Dünyanın hemen hemen her yerinde ister gelişmiş ülkeler ister daha az gelişmiş ülkeler, ister bizim gibi Ortadoğu coğrafyası ülkeleri, ister Afrika'nın ister Latin Amerika'nın olsun dünyanın hemen her yerinde büyük alt üst oluşları yaşıyoruz. Dünya ekonomisinin de siyasetinin de ve hatta dünyada toplumsal yapıların da yeniden dizayn edildiği bir dönemden geçiyoruz. Dolayısı ile olayların tek tek her birini anlamaya çalışmaktansa daha doğru olan irfan ve hikmet sahibi insanlara düşen, büyük resmi görmektir."

Haberin Devamı

- "Soğuk savaşın en ağır faturalarından birini biz ödedik"

Kurtulmuş, 1990'a kadar "soğuk savaş" adı verilen sürecin yaşandığını, soğuk savaşta da her ne kadar silahlar ateşlenmese de dünyanın her yerinde büyük gerilimler, büyük çatışmalar yaşandığına işaret ederek, Türkiye'nin de bu çatışmalardan nasibini alan ülkelerden biri olduğunu vurguladı.

"Ne yazık ki soğuk savaşın en ağır faturalarından birini biz ödedik. 1980 öncesi dönemde sağ-sol çatışmalarında 5 bine yakın vatan evladı genç yaşta toprağa girdi." ifadelerini kullanan Kurtulmuş, 1990'da soğuk savaşın sona ermesi ile yeni bir düzen kurulmaya çalışıldığını, tek kutuplu bir dünya sistemi ve yeniden Amerika'nın hakimiyetinde bir dünya sistemi oluşturulması çalışmalarının maalesef çok acı bir faturayla dünyayı bugüne getirdiğini aktardı.

Haberin Devamı

- "Yeni dünya düzeni maalesef bütünüyle büyüsünü kaybetti"

Kurtulmuş, 1990-2018 arasında geçen süre içerisinde dünyanın yeniden gerilimlerin, çatışmaların, karşılıklı kutuplaşmanın eşiğine geldiğini anlatarak, "Bu çerçevede diyebiliriz ki, 1990 sonrası süreçte küresel barış arayışları ne yazık ki şimdilik rafa kaldırılmış görünüyor. Dünya sisteminin bütün kurum ve kuruluşlarının fonksiyonsuz hale geldiği bir dönemdeyiz. Bu yeni dünya düzeni maalesef bütünüyle büyüsünü kaybetti." değerlendirmesinde bulundu.

Dünyadaki uluslararası kuruluşların fonksiyonunu icra edemez hale geldiğini dile getiren Kurtulmuş, Birleşmiş Milletler'den Dünya Bankasına kadar her birisinin yeni bir arayış içerisinde olduğunu belirtti.

Dünyadaki bu gerilimler ve çatışmaların yeni dönemde soğuk savaşa benzer yeni iki savaş türünü ortaya çıkarttığına dikkati çeken Kurtulmuş, bunlardan birinin vekalet savaşları olduğunu dile getirdi.

Numan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Vekalet savaşı ne demek? Büyük güçler, büyük ülkeler ellerini sıcak sudan soğuk suya sokmadan maşalarıyla Ortadoğu'daki güç savaşının içerisine girip, güçlerini arttırmaya çalışıyorlar. Birbirini hiç tanımayan 10 binlerce kişi nasıl oldu da bir terör örgütünü (DEAŞ) kurarak, Suriye'nin, Irak'ın kentlerini birkaç hafta içerisinde ele geçirdiler ve alabildiğince yayıldılar. Amaç çok açıktı. Kurulan bu örgüt üzerinden Suriye ve Irak'ın sınırlarının değiştirilmesi, oradaki etnik yapıların değiştirilmesiydi. Suriye'nin kuzeyinde PYD/YPG denilen bir örgüt, oradaki rejimin gölgesi altında senelerdir bir kibrit sahibi, kart ve pasaport sahibi bile değilken nasıl oldu da dünyanın en ağır silahlarına sahip bir örgüt haline geldi. Bütün bunlar vekalet savaşlarının aracıları, maşaları, bunları tutan eller tarafından icat edildi ve coğrafyamıza konulmuş oldu. Bunu bu şekilde görmezsek acaba Rakka'da ne oldu, Münbiç'te ne oldu sorularının cevabını detayda boğularak çözmeye çalışırız."

Haberin Devamı

Vekalet savaşının parçası olarak Ortadoğu halkları arasına kin, nefret ve gözyaşı sokulmak için terör örgütlerinin aracı olarak kullanıldığına işaret eden Kurtulmuş, Ortadoğu coğrafyasındaki ülkelerin hemen hemen tamamının sınırlarının yeniden değiştirilmesi için bir plana basıldığını söyledi.

Haberin Devamı

- "3. Dünya Savaşı çoktan başlamıştır"

Kurtulmuş, "Bu dönemde ortaya çıkan bir başka kavram 'ticaret savaşları' ve giderek büyüyen 'ekonomi savaşları'dır. Hakikatin tespiti bakımından söylüyorum, tabiri caizse 3. Dünya Savaşı çoktan başlamıştır." dedi.

3. Dünya Savaşının 2. Dünya Savaşı'nın aksine önce ekonomik olarak ve arkasından da siyasi olarak gelişecek gibi görüldüğünü vurgulayan Kurtulmuş, "Bir tarafında Çin'in olduğu, diğer tarafında Amerika'nın olduğu, Rusya'nın, Hindistan'ın, Japonya'nın ve Avrupa Birliği'nin de daha alt düzeyde bir takım güç merkezleri olarak öne çıktığı ticaret savaşlarının ya da ekonomik savaşların yer aldığı, başladığı bir döneme giriyoruz." diye konuştu.

Kurtulmuş, bu dönemde Türkiye'nin üzerine düşen payı fazlasıyla alacak gibi görüldüğünün altını çizerek, şöyle devam etti:

"Bunu nereden anlıyoruz? Türkiye'deki hükümet modelinin değiştirilmesiyle birlikte yani 24 Haziran seçimlerinin hemen ardından başlatılan kur saldırıları üzerinden Türkiye'ye yapılan bu ekonomik operasyonların arkasındaki temel nedenlerden biri, Türkiye üzerinden özellikle gelişmekte olan ülkelere haddini bildirme ya da daha hafif tabirle safını belli etmeleri için verilen bir uyarı, yapılan bir tehdittir. ABD'deki bir takım karar mekanizmaları Türkiye üzerindeki bu operasyon üzerinden dünya ülkelerine diyor ki, 'Tarafını seç. Benden yana mısın, karşı taraftan yana mısın?' Dolayısıyla önümüzdeki dönemde ekonomik savaşların, ticaret savaşlarının etkileyeceği bölgelerden birisiyiz."

- Gelir dağılımındaki adaletsizlik

Yeni dönemin geçmiş dönemlerin aksine önce ekonomi sonra ise siyasi kutuplaşmanın başlayacağı, güç savaşları üzerinde dünyada gerilimlerin ve çatışmaların artacağı bir dönem olarak görüldüğünü belirten Kurtulmuş, Türkiye'nin üzerine düşenin dünyada gerilimleri ve çatışmaları arttırmak değil, dünyada hakça, adaletli bir sistemin kurulması için mücadele etmek, bu gerilimleri azaltmak ve dünyada bütün insanların, halkların dünyadaki zenginliklerden yeterince pay alabildiği yeni bir dünyayı kurma mücadelesi vermek olduğunu anlattı.

AK Parti Genel Başkanvekili Kurtulmuş, dünyadaki bölgesel ve kısmen küresel olan sorunların arkasındaki 3 temel nedenin görülmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Bunlardan birincisi, küresel ölçekte gelir dağılımı adaletsizliğidir. Dünyada yaklaşık 35 milyon insan, dünyadaki zenginliğin yüzde 44'üne sahip. Buna mukabil dünya nüfusunun yüzde 70'i ise dünya zenginliğinin sadece yüzde 3'üne sahip. Böyle bir dünya insanlık tarihi boyunca olmadı. Bu kadar büyük gelir dağılımı ve adaletsizliği dünya kaldıramaz. Kaldı ki önümüzdeki on yılların en büyük temel sorunlarından birisi zengin kuzey ve yoksul güney arasındaki çatışma olacaktır. Dünyanın zengin kuzey ülkeleri yani Avrupa Birliği ülkeleri, Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avusturalya, Yeni Zelanda'yı da buna koyarak, Asya'nın da bazı zengin ülkeleri giderek zenginleşecek güneydekiler de giderek fakirleşecek."

Dünyada şu anda var olan 105 ülkenin yapılan ekonomik tahlillere göre önümüzdeki 10 yıl içerisinde daha da fakirleşeceğini vurgulayan Kurtulmuş, "Böyle bir dünya yaşanamaz bir dünyadır. Gelir dağılımındaki bu adaletsizlik giderilmeden Afrika'nın, Asya'nın, Latin Amerika'nın yoksul insanlarının bir şekilde bu gelir adaletsizliğini düzeltmeden dünyanın yoluna barışçıl bir şekilde devam etmesi mümkün değil." diye konuştu.

- "Dünya ülkelerine örnek teşkil edeceğiz"

Çatışmaların bir başka kaynağının da iç çatışmalar ve demokrasi açıkları olduğunu dile getiren Kurtulmuş, buna ilişkin dünyada yaşanan örneklere değindi.

Kurtulmuş, "Türkiye'de farklılıklarımız içerisinde birliğimizi koruyarak, kültürel kimliğimizdeki farklılıklarımızı zenginliğimiz olarak kabul ederek, dillerimizi, kültürlerimizi Türkiye'nin birliğinin, dirliğinin harcı olarak kabul ederek demokrasi içerisinde, demokrasimizi daha da geliştirerek, yönetimimizi daha da demokratik hale getirmek için bütün dünya ülkelerine örnek teşkil edeceğiz." değerlendirmesinde bulundu.

Dünyadaki diğer meselenin işgaller ve dış müdahaleler olduğunu bildiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Şimdi bütün dünya El-Kaide'den bahsediyor değil mi? Ben bunu söylediğimde birileri, 'çok fazla söylüyorsun' demişti. Çok şükür aradan yıllar geçti, Amerikan istihbaratının başındaki adamlardan birisi söyledi. Afganistan'ın Ruslar ardından Amerikalılar tarafından işgali olmasaydı, Afganistan'da Taliban diye bir örgüt ortaya çıkar ve onların içerisinden de hiçbir şekilde kontrol edilemeyen bir uluslararası El-Kaide terör örgütü çıkar mıydı? Hayır çıkmazdı. Oradaki terör örgütlerinin kaynağı işgaller ve dış müdahalelerdir. Aynı şekilde Ortadoğu'da bu dış müdahaleler, Amerika'nın Irak'ı işgali olmasaydı, Kerkük halkı birbirine düşman hale gelir miydi?"

(Sürecek)