Astrolojik haritamız hayat yolculuğumuzda şifrelerle doludur

İmkan bulduğum kimi zamanlarda hayat hikayelerini, biyografilerini bulduğum kişilerin, mümkünse astrolojik haritalarını bakar, düşünce egzersizleri yaparım. Bunu öğrencilerime de mutlaka öneririm. Doğum haritalarını yorumlamanın en iyi yollarından birisi hayat hikayesini okuduğunuz bir kişinin haritasına bakmaktır. Eğer zihninizi gevşetebilirseniz, bu haritalara bakarken çok ilginç şeyler keşfedebilir ve yeni anlatım olanakları ile karşılaşabilirsiniz. İşte bu yazıda sizlere böyle keşfedilmiş bir bilgiden bahsedeceğim. Kuşkusuz astroloji bilgisine sahip olanlar bundan daha çok yararlanabilirler.

Haberin Devamı

Ay düğümleri ruhun çekim noktaları gibidir. Bu izafi noktalar aslında bir eksen gibidir ve Ay’ın Dünya’mızın yörünge düzlemini kuzeye ve güneye doğru kestiği iki noktalara karşılık gelir. Dolayısıyla, haritamızda bir kutuplaşmaya, iki uca işaret ederler. Ruhun Yolculuğu kitabımı okuyanlar, bu eksenin aynı zamanda tutulma ekseni olduğunu da bilirler. Bu nedenle, Güney Ay düğümü hayata gelirken taşıdığımız geçmişi (İnsanın dünyaya gelirken boş bir levha gibi gelmediğini düşünüyorum), bir çeşit kozmik hafızayı, kimilerine göre bu karma olarak da ifade edilir, kısaca hazırımızda bulunan zihinsel ve duygusal bagajı temsil eder. Kuzey Ay düğümü ise, bu hayatımızda dönüştürmemiz, çaba ile geliştirebileceğimiz, daha fazla farkındalık geliştirebileceğimiz imkanları açıklar. Zira bu düğümler her zaman karşıt burçtalardır ve ortak temaları vardır. Astroloji ile ilgilenenler bu benzeri bilgileri bilirler.

Şimdi eğer burçlar kuşağı yönünde Kuzey Ay düğümünden önce gelen en son gezegene ve sonrasındaki ilk gezegene bakarsanız, aslında bu gezegenlerin hayatımız yönünde oldukça şekillendirici yönleri olduğunu farkedebilirsiniz. Zira bu gezegenler en son alınan, içselleştirilmiş, bir bakıma öğrenilmiş temaları, bir sonraki ise özellikle yöneldiğimiz ve karşımıza çıkması daha muhtemel farkındalığı açıklayacaktır. Bunu bazı örneklerle açıklamaya çalışalım.

Örnekler

Nazım Hikmet’in astrolojik haritasında bu iki gezegen Neptün ve Uranüs’tür. İlginç olan şey, her iki gezegenin de kolektif özellikler taşımasıdır. İkizler’deki Neptün kendini sözlerle, yazarak, çizerek ifade etme yönünde güçlü bir kapasite olarak ifade ederken, Yay’da, yükselen burçta yer alan Uranüs, kişisel bağımsızlığın, ideolojik (Yay) başkaldırının ve sınırları aşma arzusunun güçlü bir işaretidir. Florence Nightingale’in haritasında önceki gezegen Balık burcunda Pluton, diğer ise Koç burcunun hemen başında yer alan Kiron’dur. Hatta Kiron Satürn’le birleşmektedir. Balık’taki Pluton, yine kolektif bir seviyede kendini feda etme, zor şartlarda bile dayanma gücünü açıklarken, Kiron, “yaralı şifacı” büyük bir görev bilinci (Satürn) ve cesaretle (Koç) kişisel bir örnek olma yolunda ilerlemeyi göstermektedir.

Haberin Devamı

Yıkıcı bir örnek olarak, Las Vegas’ta masif cinayetlere yönelen Stephen Paddock’un haritasında ilk gezegen Satürn, bir sonraki gezegen ise Saka burcunda 8. Evdeki Ay’dır. Satürn haritada Neptün’le birleşirken, Venüs ve Güneş ile de karşı karşıya sert açılar içindedir. Bu onun sert, ruhsal yüklerle dolu, mutlu olmakta çok zorlanan eğilimlerini açıklarken, Pluton’la karşı karşıya duran Ay, bunu nasıl yıkıcı bir şekilde tamamen duygularının esiri olarak açığa çıkarttığının bir işareti olabilir. Son olarak, Albert Einstein’in haritasında bu gezegenler Oğlak’taki Mars ile, Saka burcundaki Jüpiter’dir. Oğlak’ta Mars yücelim konumunda, kararlılık, mücadele ve enerjisini sabırlı kullanabilme kapasitesini anlatırken, Saka burcundaki Jüpiter bilimsel alanda kendini geliştirme yeteneklerinin bir göstergesi olarak yorumlanabilir. Sözün özü, astroloji haritamız hayat yolculuğumuzla ilgili şifrelerle dolu gibidir.

Haberin Devamı