Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Kimse darılmasın, üzülmesin... Paniğe uğrayıp karamsarlığa kapılmasın...
Hakemlerimiz de sezona iyi başlamadılar.
Düne kadar oyunun tek hakimi onlardı. Kararların tek sahibiydiler, kartlar bir ellerinin iki parmağı arasındaydı... Doğru ya da yanlış.. Halk ağzıyla onların borusu öterdi...
Bugün öyle değil.. Hiç değilse Süper Lig’de öyle değil.
Her ne kadar “tek karar organı” kimlikleri devam ediyor, onların düdüğü ötüyor olsa da...
Artık bir ortakları VAR!
Esnafımız da tüccarımız da iyi bilir. Benim uzaktan izlediğim kadarıyla kurumsallaşmamış ortaklıklar pek sağlıklı yürümez. Danışma, haber verme, uyarma gibi iletişim yolları çalışmaz. “Acaba hesaplar düzgün mü, ortağım kazık atıyor mu?” soruları uyku uyutmaz.
Bizim hakemlerimizde de VAR sisteminin hayata geçirilmesiyle bir özgüven sorunu oluşmaya başladı. Bazı hakemlerimiz kararsızlıkla “zırt - pırt” VAR’a başvurma yoluna saptı. Bazıları da “Burada var olan benim, VAR’a lüzum yok!” anlayışına takıldı. İki tavır da sorunlu. Birincisinde özgüven yetersizliği, ikincisinde de özgüven fazlalığı var. Hayat da bize bu sorunların ne kadar tehlikeli olduğunu göstermiyor mu? (Bkz: Trafik kazaları)
Ortak yönetim, ya da video asistanlı yönetim... Ne derseniz deyin... Futbolda hataları en aza indirme çabasının teknolojiyle bütünleşmiş çözüm hamlesidir VAR. Desteklenmesi, geliştirilmesi gerekir. Her şeyden önce sabırla aşılacak bir uyum sürecine ihtiyaç vardır.
VAR’ın en büyük gerçeği, kameralara, videolara, iletişim harikalarına, hızlı tekrarlara bağlı teknolojinin eninde sonunda yine insanoğlu tarafından kullanılıyor olmasıdır.
Belki yapay zeka ile mekatronikçilerin imal edeceği robot hakem bu gerçeği değiştirebilir.
Ama şimdilik... VAR olsa da olmasa da hatalar hep var olacaktır!
Beşiktaş - Antalyaspor maçının 72. dakikası bu anlamda önemli... Beşiktaş kulübesinden fırlayan tercüman Ahmet Yazıcıoğlu,Antalyasporlu oyuncunun temasıyla taca doğru gitmekte olan topu, saha içine girerek atışı yapacak Caner Erkin’e verdi. Halis Özkahya, saha içindeki yardımcı hakemin uyarısı üzerine atışa müdahale ederek oyunu hakem atışıyla başlattı. Kurallar ihlali yapan (Beşiktaş/Yazıcıoğlu) takımın aleyhine direkt serbest vuruşu gerektiriyordu.
Neresinden bakarsanız bakın, kural ihlali... Sonrasında gol olmadığı için kural hatası değil, hakem hatası olarak değerlendirilecek. Maçın tekrarını istemeye gerek yok.
Ama bir gerçek vardı.
Video Yardımcı Hakem (VAR) koltuğunda Fırat AYDINUS oturuyordu. Maalesef uyudu! Halis Özkahya’yı da bizi de uyutmuş oldu. Kendi hesabıma maçtan sonraki tekrarlarda görebildim. Bu yüzden uykusuz kaldığımı söyleyebilirim.
Benim de uykum var Sevgili Fırat!

Haberin Devamı

ÇULCU IFAB’A BAŞVURUYOR

Haberin Devamı

MHK Başkanlığı da yapmış hakem hocası dostumuz Mustafa Çulcu, Beşiktaş - Antalyaspor (2-3) maçında Antalyasporlu Doukara’nın attığı ilk goldeki ofsayt pozisyonuyla ilgili olarak kamuoyunun doğru değerlendirme yaptığını, Hakan Özmert’in pasında Adriano’nun topla -isteyerek- oynadığı için ofsaytın geçersiz olacağını söylüyor. Çünkü kural böyle.
Yine de itirazı var: “Adriano, evet, topa hamle yapıp atağı kesmek istedi. Yazılı kurala bir şey diyemem. Ne var ki spor bir refleks alanıdır. Futbolcu bilerek ve isteyerek olmasa da -tıpkı frene basmak gibi- bazı hareketleri refleksle yapabilir. O zaman ofsaytı geçerli saymak doğru olur. IFAB’ın kural yorumları yaparken, refleksi de göz önüne alması gerekir!”
Çulcu bu konuda IFAB’a mektup yazacak. MHK’nın da bu itirazı ve öneriyi desteklemesi yararlı olabilir.

Haberin Devamı

Ozan Tufan yılkı atı mı?

Bizim köy hayatımızda “yılkı atı” denen bir gelenek vardır. Yaşı ilerleyen, sakatlanan ya da hastalanan atlar yaylaya, yılkıya bırakılır. Başıboş hayvan, sahipsiz kaldığı doğada hayatta kalma savaşı verir. Kazanan atlar, çoğalarak yaban sürüleri oluştururlar. (Abbas Sayar’ın Yılkı Atı - Doru - romanını okumanızı öneririm)
Kafamı kurcalayan bir soru var: Ozan Tufan yılkı atı mı ? Pazrtesi akşamı öğrendim ki Cocu tarafından kadro dışı bırakılarak PAF takımına gönderilmiş.
Oyuncunun böylesine gözden çıkarılması doğru değil.
Ozan Tufan, hiçbir antrenöre kendini beğendiremiyor. Pereira, Advocaat, Aykut Kocaman ve Phillip Cocu. Bu hocaların hepsi de Ozan Tufan’a karşı, ondan nefret ediyor, onu hiç beğenmiyor olabilir mi? Hiç sanmam.
Sorun Ozan Tufan’da. Sosyal davranışları, takım arkadaşlarıyla, hocalarıyla diyalogu hep kusurlu. O yüzden yılkıya gönderiliyor.
Antrenörlere bir şey diyemem ama, Fenerbahçe kulübünün öteki departmanları bu oyuncuyu yılkıdan çekip çıkarmalı. Hem sağlığını, hem sosyal yaşamını, hem de mentalitesini geliştirmeli.
Ozan Tufan yeniden kazanılabilir. Henüz 23 yaşında. Eğitilebilir. Gözden çıkarmak 7 milyon Euro’yu çöpe atmak demektir.

Aman, aman yapma Sayın Fikret Orman!

Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın Şansal Büyüka’nın konuğu olarak yaptığı açıklamalar “Asabiyim Ben” havasındaydı. Başkan, hem alıngan, hem de gergin. Bu halinin haklı nedenleri olabilir. Yine de dilini doğru kullanması beklenir.
Bir ara sözü imalara, iftiralara getirip “Sözlü olarak açıkça ilan etsinler, şahit ve belge göstersinler. Aksi halde namerttirler” dediğini duyduk. Sonra da mealen şunları ekledi Başkan: “Mesela sadece belli menajerlerle iş yaptığımız söyleniyor. Bu iftiraları yayanlar menajerler. Bazı gazeteciler de menajerlerden para alıyor.”
Olmadı Sayın Orman... Kendi derdinizi anlatırken bizleri yaralıyorsunuz. Tıpkı dediğiniz gibi, iddianızı şahitlerle doğrulamanız, ya da belge göstermeniz gerekiyor.
Sizin için açılan iftira çukuruna bizi itmeyin. Sakın ola!