Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Herkes Video Yardımcı Hakemliği’ni (VAR) konuşuyor ya...
Meselenin aslı çok net. Merkez Hakem Kurulu önce kendi hakemlerine VAR’ı doğru dürüst anlatıp IFAB ile yapılan protokolü yerleştiremedi ki zihinlerine, medyaya futbolun diğer paydaşlarına benimsetsin.
Hâl böyle olunca elbette her kafadan bir ses çıkar. Tabii ki her hafta hakemler gündeme gelir.
Aslına bakarsanız VAR uygulaması Rusya’daki Dünya Kupası’nda yüzde 90’ın üzerinde başarı sağlayınca bizim MHK Başkanı ve proje sorumlusunun içi kıpır kıpır olmuştu. Belki de karşılıklı “çak” bile yapmışlardı.
Nihayet yıllardır tartışılan hakem hataları sona erecek, beyler koltuklarını daha bir sağlamlaştıracaktı. Anlayamadıkları ise Rusya’daki organizasyonda dünyanın en elit hakemlerinin düdük çalmasıydı. Aralarında husumet yoktu. Ego ve kapris yoktu. Hepsi işini yapmaya çalıştı. Sahadakiler de, VAR’ın başındakiler de.
Ya bizde? MHK Başkanı Yusuf Namoğlu dahil tüm kurul üyeleri, adım gibi biliyorum, hakemler arasında yıllardır devam eden çekişmeyi önlemek bir yana, adaletsiz uygulamalarıyla adeta ateşe körükle gidiyorlar.
Bir defa, içeride “barış” olmazsa VAR’dan nasıl sağlıklı sonuç almayı bekleyeceksiniz ki? Hakemlikte kıdemi anlarım. Saygı, olursa olmaz sevgiyi de. Ama iş amir-memur ilişkisine dönmüş ise, ekranın başına yapay zeka oturtsanız kurtarmaz sizi. Onu bile takmayacak hakemleriniz var çünkü!
Devre arasına kadar kaldı 12 hafta. Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören geçen yıl yapılan mali genel kurulda VAR ile kaygılarını dile getirmişti. “Aman haa protokoldeki 4 maddeyi 14’e çıkarırsak kaosun büyüğünü yaşarız” uyarısını yapmıştı.
Korkulan noktaya gidilmemesi için, Yusuf Namoğlu ve VAR’dan sorumlu devlet bakanı (!), tıpkı hakemlerde olması gerektiği gibi egolarından kurtulacak ve yaptıkları işin geçmişte pek çok federasyonun başına iş açtığını, faturanın ise kurullara kesildiğini anlayacak.

Haberin Devamı

Ali Koç ve Ahmet Ağaoğlu bezer ise!
Seçime girerken Ali Koç’un da Ahmet Ağaoğlu’nun da hayallerindeki görevlere, sevgi ve aşkla talip oldukları aşikâr idi. Üstelik gerçekten zor ve her iki camianın da sabrının taşmak üzere olduğu dönemlerde başkan seçildiler. Fenerbahçe son anda kaçan şampiyonluğa rağmen radikal bir değişim istiyor, Trabzonspor cephesinde ise enkazın altına elini sokacak bir babayiğit aranıyordu.
Öncelikle şunu söyleyelim; Koç ve Ağaoğlu Türk futbolu için birer şanstır. Kişilikleri ve renk sevdaları, yıllardır Türk futbolunun içine sokulduğu kavga ve kaos ortamından kurtulması için de fırsattır.
İşler iyi gittiğinde camiaların desteğinin, saha sonuçları istenilen gibi gelmediğinde başkan ve yönetimlerin sorumlu tutulduğu bir futbol ülkesinde, doğruları kısa zamanda yapabilmek zordur.
Büyük kulüp taraftarlarının nefret ettiği “sabır” sözcüğü tam da böyle süreçler içindir. Onları kulüplerin borçları ilgilendirmez. Teknik direktör ve futbolcu transferi konusunda ilk ahkam kesecek kitle yine onlardır. Eleştirmeyi, yerden yere vurmayı severler. Tıpkı spor medyasının büyük bölümü gibi.
Ne dedi Ağaoğlu? “Şampiyon olsak dahi 2023 yılına dek kulübün kasasına bir kuruş girmeyecek.” Ve ekledi, “Her şeyi denedik bakalım yollar bizi nereye götürecek?” Şunu anlıyorum bu sözlerden; “Bizim de gücümüz bir yere kadar, olmaz ise bırakır gideriz..”
Ali Koç’un ağızından henüz benzer içerikli cümleler duymadık. Lakin yükselmeye başlayan homurtuların onun şevkini kıracağı, proje ve planlarını gözden geçirmesine yol açacağı kesin.
İki güzide futbol insanı bunlar. Zor bulup kolay yitirmek bu topluma has bir gelenek. Aman dikkat!..

Haberin Devamı

Dolar molar meselesi değil!..
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile “Türk parasını kıymetini koruma” yasası değişti. Kısa sürede futbolcu sözleşmelerinin de artık TL üzerinden olup olmayacağı tartışılmaya başlandı. Şu ana dek detaylandırılmadı. Maliye ve Hazine Bakanlığının yapacağı açıklama sonrası değişikliğin kimleri ve nasıl kapsayacağı netleşecek.
Diyelim ki, “yabancı oyuncular hariç”, yerliler ile bundan böyle euro ve dolar yazılı kontrat yapılamayacak. Bizim yıllardır anlatmak istediğimiz de buydu. Peki kulüpleri rahatlatacak mı yeni tarz sözleşmeler? Kulüpler Birliği Vakfı ilk toplantısında bu konuyu gündemine alıp değerlendirecekmiş.
Aynı Kulüpler Birliği, Süper Lig’deki yabancı sayısının azaltılması veya kısıtlanmasına karşı imiş. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu diye sormazlar mı o zaman.
Zaten her kulüpte 14 yabancı var. Bunların çoğu da takımlarında direkt oynuyor. Ligin yüzde 80’i yabancılardan oluşuyor. Şimdi bunların sözleşmeleri eskisi gibi devam ederken, bir avuç Türk oyuncuya yerli ve milli sözleşme yapmak ne gibi bir avantaj sağlayacak kulüplere?
Kendimizi kandırmayalım. Sözleşmenin cinsi ne olursa olsun, değmeyecek oyunculara on milyonlarca euro para ödemekten vazgeçebildiğimiz vakit bir nebze nefes alacaktır kulüplerimiz. Yaşadığı ağır maddi sıkıntı nedeniyle ne yaptı Trabzonspor? Dört yabancı aldı. Yıllık maliyeti 2.2 milyon euroya ve takıma katkı sağlayacakları izlenimi veren isabetli transferler yaptı. Kemer sıkıp işleri düzeltmeye çalışacaksanız eğer, önce bu kafayı değiştirecek ve kulüp yöneticilerini harcanan her kuruşun hesabını vermekle sorumlu tutacaksınız. Dolar, euro değil mevzu. Anlıyor musunuz?..

Haberin Devamı

Dozer’den mesaj var!..
Geçen hafta Burak Yılmaz krizine değinirken bazı futbolcuların Trabzonspor tarihini bilmediklerini yazmıştık. Özellikle Trabzonspor aşığı olduğunu iddia eden yerli oyuncuların! Hafta içinde bordo-mavili ekibin antrenman sahasına bir pankart asıldı. Trabzonspor’un efsanelerinden “Dozer” lakaplı Cemil Usta’nın “Ben Trabzonspor’un kaptanıyım. Para için kulübümü terk edip başka kaptanların arkasında sahaya çıkmak bana yakışmaz” sözleri yazıyordu üzerinde. Kıssadan hisse. Artık kim ne anlar, kimler üzerine alınırsa. Bence mesajın adresi çok açık. Bu pankart, pamuk ipliğine bağlı hassas ilişkileri koparabilir!..