Diyetisyenlik İsteyen Üniversite Adaylarının Göz Önünde Bulundurması Gerekenler

Bu aralar en çok aldığım sorulardan birisi bu; "Üniversite sınavına girdim, tercih yapacağım. Mesleğinizi önerir misiniz, geleceği parlak mı?"

Bu, şüphesiz ki yoruma çok açık bir konu, ama mini mini takipçilerime kendi bakış açımla yardımcı olmak istiyorum.

5 yıllık diyetisyenim. Ben bu mesleği çok çok isteyerek seçtim ve şu an çok severek, tutkuyla yapıyorum. Ama pek çok kez umutsuzluğa kapıldığım, üzüldüğüm de oldu.

Sevgili diyetisyen aday adayı! Tercihini bunları göz önünde bulundurarak yap.

1) İlk bilmen gereken; Diyetisyen demek zayıflatıcı demek değildir.

Haberin Devamı

İnsan vücudunu ve sistemlerini ayrıntılı öğrenip, tüm hastalıklarda beslenme, sağlıklı beslenme, çocuk beslenmesi, yaşlı beslenmesi, sporcu beslenmesi ve hastane, otel, fabrika vb. aklına gelebilecek tüm toplu yerlerde beslenme hakkında ayrıntılı bir 4 yıllık eğitim alıyoruz. Zayıflatma; yani "obezitede beslenme" bunun %5'i falan kalıyor sanırım.

2) Aşırı ünlü ve zengin olacağım hayaline kapılma.

Olamazsın demiyorum, hobi olarak yine ol. Ama binlerce mezundan kaç ünlü diyetisyen tanıdığını göz önünde bulundur ve bu meslekten olan herkesin çok ünlü ve zengin olmadığını anla. Ünlü ve zengin olmayacaksan bile bu mesleği severek yapacaksan hiç durma!

3) Çok rahat meslek sanma.

Okurken ayrı dirsek çürüteceksin, kendini anlatmaya çalışırken ayrı çürüyeceksin. Buna rağmen bu mesleği seveceğine eminsen tebrikler, uygun bir diyetisyen aday adayısın.

4) Henüz bir meslek odamız ve meslek yasamız olmadığını bil.

Herhangi bir lise mezunu bile "zayıflama zımbırtısı bir ürün satıyorum" diyerek kendini yaşam koçu ilan edebiliyor, işletme mezunu insanlar bile hala beslenme danışmanlık merkezi açıp, insan sağlığını hiçe sayan diyet listeleri verebiliyor ve bunun önüne geçen hiçbir kanun yok henüz. Psikolojini bunun karşısında sağlam tutabileceksen, tamamsın.??

5) İngilizce bilmiyorsan bu meslekte gelişemezsin.

Evet, hala öğrendiğimiz pek çok yeni gelişmeye yabancı kaynaklardan, makalelerden, kitaplardan vs. ulaşıyoruz. Çok iyi İngilizce biliyor olmaya hazırlıklıysan tebrikler, bu şık da tamam!??

Haberin Devamı

6) Geleceği çok parlak meslek (mi acaba?)

Ben bölüme girerken Türkiye'de sadece 3 üniversitede vardı. En son 3 sene önce takip etmeyi bıraktığımda 30-40 üniversitede bölüm açılmıştı. Yani sırf geleceği parlak diye seçeceksen yanlış yerdesin. Ama burası Türkiye ve artık öyle garanti bir meslek neredeyse yok. Biraz kendini geliştirme, biraz bilgi-yetenek, biraz da şans kısmet işi..

7) Doktor, eczacı, spor hocası, psikolog vb. olmayacaksın, bunun bilincinde ol.

Biz beslenme uzmanıyız. Tahlil yorumlayıp, ilaç vermek doktorun işi, spor yaptırmak spor eğitmeninin işi, psikoloji psikologların işi; sen "yaşam koçuyum" diyen sertifikacılara, mesleğimizi sahiplenmeye çalışan eğitimsizlere bakma, herkesin mesleğine saygı duy ve diğer meslek gruplarıyla ortak çalışma bilincini kabul ediyorsan gel.

8) Piyasayı düşüreceksen gelme..

Günümüzde asgari ücretin 1300 TL olduğunu göz önünde tutarak düşünün ki, geçen sene hala 1000-1500 liraya çalışmayı kabul eden meslektaşlarım olduğunu duyuyorum ve çok üzülüyorum. Sırf çalışmış ve özgeçmişinize yazmış olmak için lise mezunundan bile az maaş almayı kabul edip, diğer meslektaşlarının da emeğini hiçe saymak gerçekten saygısız bir tutum, bunu aklından çıkarma ve kendi değerini bileceksen gir bu işe.

Haberin Devamı

9) Her türlü garip soruya maruz kalmayı, ortamlarda rahat rahat yiyip içememeyi, hayat boyu fit kalmayı ve sürekli mesleki soru cevaplamayı göze al..

"Bu göbek nasıl gidecek, ama sen de yiyorsun, limonlu su zayıflatıyormuş doğru mu, 1 haftada 10 kilo vermek istiyorum ne yapabilirim, krem sürmek kilo yapar mı?..." ve daha nice soruyla sürekli karşılaşmaya, arkadaş-aile-akraba ortamında bile sürekli sabırla sorulara cevap vermek durumunda kalmaya ve eğer kiloluysan "Önce kendini zayıflat!" söylemini duymaya hazırlıklı ol.

10) Her diyetisyen rahatlıkla devlet işine yerleşir, ismi duyulmuş özel hastanelerde çalışır veya kendi yerini açar diye bir düşünceye kapılma.

Hiç biri uzaktan göründüğü kadar kolay değil. KPSS puanları göklere yükseldi, büyük özel hastaneler en az 3-4 yıllık deneyimli diyetisyen istiyor ve kendi yerini açma aşamasına gelmek için de düşündüğünden çok daha özverili çalışman gerekebiliyor. Yani mezun olduktan sonra birtakım zorlukların seni beklediğini bil, bunu göze alarak gelirsen ve nerede çalışırsan çalış mesleğinin hakkını verebilecek kadar seversen; mutlu olursun, mutlu edersin.

BONUS: ETİK OL, CANIMI YE!

En önemlisini en sona bıraktım. Mezun olurken bir yemin ediyoruz. Hipokrat yemini benzeri, insanların sağlığını hiçe saymayacağımızı da söylediğimiz bir yemin. Kendi ticari çıkarların için insanlara boş vaatler vereceksen, onların sağlığını bozacaksan, yanlış yönlendireceksen lütfen gelme. Etik meslektaşlara ihtiyacımız var, piyasada yeteri kadar şarlatan var, bari meslektaşlarımız bunlara katılmasın değil mi?

Her şeye rağmen mesleğimi seviyorum, yine olsa yine diyetisyen olurum.

Ama şu bir gerçek ki; bu, sapasağlam bir psikoloji, yüksek pozitif enerji ve tutku isteyen bir meslek...

Bu yılki diyetisyen adayı tatlışlarımı şimdiden tebrik ediyorum, benden etkilenip de bu mesleğe giren olursa bilmek isterim, bana yazsın!

- Dyt. Melda DEMİRÖZ ELMAS

Web: http://www.diyetisyenmelda.com/

Facebook: https://www.facebook.com/dyt.melda

Instagram: https://instagram.com/diyetisyenmelda/