İsteğe bağlı sezaryen bir hak mıdır?

Haberin Devamı

Sezaryen ameliyatı planlayan annelere seslenişimdir.

Nasıl doğum yapmak istiyorum? Hamile kalan her annenin sorularından belki de en önemlisidir. Bir doğum şekli belirlemesi için baskı altındadır. Sunulan 3 doğum şekli arasında sıkışıp kalmıştır;

· Normal ve mümkün olduğunca müdahalesiz doğumun büyüsü ve coşkusu

· Epidural anestezi altında ağrısız olarak sunulan medikalize bir doğum

· Planlı bir ameliyatla bebeğin aldırılması (sezaryen ameliyatı)

Zaten normal doğumla ilgi haddinden fazla korkusu olan toplumumuzda son sezaryen tartışmalarından sonra yeni korku daha oluştu; Beni doğum için zorlarlar mı? Elbette bu korku şimdilik sadece devlet hastanelerinde doğum yapacakların korkusu olarak duruyor ama belli ki yakın gelecekte her anneyi etkileyebilecek bir konu.

İsteğe bağlı sezaryen kadınların kendi bedenleri konusunda karar verebilecekleri bir hak mıdır? Bu çok önemli etik soru son 5-10 yıldır uygar ülkelerin tartışma konusu oldu. İtiraf edeyim ki bir sonuca varmak kolay değil ancak birçok ülke en azından resmi sağlık kurumlarında zorunlu olmadıkça planlı sezaryen ameliyatlarına onay vermiyorlar. Doğrusunu isterseniz ufak bir azınlık dışında halk da bunu istemiyor. Çünkü yapılan tüm çalışmalar gösteriyor ki planlı sezaryen ameliyatı, sorunsuz bir normal doğum ile karşılaştırıldığında, anne ve bebek sağlığını daha fazla tehdit eden bir uygulama. Aksi ispatlansaydı inanın hepimiz her annenin bebeğini planlı sezaryen ameliyatı ile alır ve yanına koyardık. Ama böyle yapmaya başladığımız anda vereceğimiz zararların, normal doğumda abartılan ve kaçındığımız risklerden çok daha fazla olduğunu biliyoruz.

Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı devlet hastanelerinde tıbbi bir neden olmadıkça planlı sezaryen ameliyatlarının yapılmasını istemiyor. Aşırı doğum korkusu olan annelerin gerekli zihinsel, psikolojik ve bedensel destek almaları yönünde teşvik etmek istiyor (psikolojik destek, doğuma hazırlık kursları, birebir ebe desteği) ancak bu desteklerin alt yapısını henüz sağlayamadığını da biliyor. Bu konuda gerekli düzenlemeler ve eğitimler için çalışırken, aşırı doğum korkusu olan annelere raporla belgelenmek kaydı ile isteğe bağlı sezaryen hakkını tanıyor. Buna rağmen doktorlar üzerindeki sezaryen ameliyatlarını düşürmeleri konusundaki baskılar, doktorların annelerin normal doğum yapmaları konusunda biraz daha ısrarlı davranmalarına neden oluyor. Bu durumun yarattığı olumlu veya olumsuz sonuçların değerlendirilmesi için biraz daha zamana ihtiyacımız var. Ancak şimdiden ailelerde “doğum için zorlanılmak” gibi hiç istemediğimiz ve normal doğumun pozitif algılanması yönünde engel olabilecek yeni bir korku yarattığını itiraf edemeden geçemeyeceğim.

Özel hastanelere baktığımızda ise sezaryen oranlarının istenen azalmayı sağlamadığını görüyoruz. Doğum korkusu olan ailelerin özel hastanelere doğru kayması bunun sebeplerinden biri olarak gösterilebilir. Yani hala özel hastanelerimizde her isteyen anne, planlı bir sezaryen ameliyatı ile bebeğini aldırabiliyor.

İlk başta sorduğumuz soruya geri dönersek tıbbi herhangi bir engel yoksa doğum şekline karar vermek gerçekten kimin hakkıdır? Bu bir hak mıdır? Birçok yan etkisine rağmen planlı sezaryen ameliyatlarına izin vermek gerekli midir?

Eminim herkes için cevapları zor sorular. Ama ben bu sefer bu karışık soruya bir de başka bir açıdan bakmanızı istiyorum. Evet, beden annenin bedeni ama bir de içerde ona emanet edilmiş bebeğimiz var. BEBEĞE AYNI SORU SORULDU MU? NASIL DOĞMAK İSTİYORSUN BEBEK? SENİN İÇİN SAĞLIKLI OLAN VE İHTİYACI OLAN DOĞUM ŞEKLİ NEDİR?

Bakın bu sorunun cevabı için çok düşünmeye gerek yok. Yapılan tüm çalışmalar eğer tıbbi bir engel yoksa kendiliğinden başlayan doğumun bebeğin sağlığını ve geleceğini olumlu etkilediğini söylüyorlar. Belirlenen bir zaman diliminde ameliyata karar vermek, yani bebekler daha hazır olmadan onları o sıcak ve güvenli yuvadan çıkarmak onlara zarar veriyor. Bundan daha 3 yıl öncesine kadar bebekleri 38 haftalıkken yeterince gelişti diye alırdı doktorlar. Bugün hepimiz itiraf ediyoruz ki yanlış yapmışız. Şimdi planlı sezaryen sınırı 39 haftaya çekildi. Ama ben diyorum ki yine yanlış yapıyoruz. Tıbbi bir engel yoksa bırakalım bebek hazır olduğunu bize bildirsin yani kendi doğumunu başlatsın, sonrası doğum şekli ne olursa olsun bebek, için çok daha sağlıklı olacaktır.

Hemen tepki vermeyin anneler, sizi sezaryen ameliyatından vazgeçirmeye çalışmıyorum. Yazının devamında rahatlayacaksınız. Aslında sizleri yani doğum korkusu olan anneleri duyar gibiyim. İçlerinden diyorlar ki; “ Ben ağrı çekmek istemiyorum.” Belli ki kimse size doğumun nasıl başladığını anlatmadı bile. Bebekler doğumu öyle birdenbire başlatmazlar. İsterler ki anneleri biraz hazırlık yapsın. İsterler ki annelerinin doğum için güvenli bir yer bulacak zamanları olsun. Yani doğumun başlangıcında korktuğunuz ağrılar olmaz. Hatta doğumun en güzel evresidir. Yüzünüze tuhaf bir gülümseme yansır, ruhunuzda tatlı bir heyecan olur. Bugün bebeğinize kavuşma günüdür. Bugün doğum günüdür. Doğumlar hep böyle tatlı bir heyecanla başlar ve bizim dalgalar dediğimiz kasılmalar sizi başta hiç yormaz. Yani bebeğinize saygı gösterirseniz ve kendi doğumunu başlatmasına izin verirseniz “KEŞKESİZ DOĞUM FELSEFESİ” olarak tanımladığımız bir doğum modeline doğru gidersiniz. Doğumun başlamasına izin vermek bebeğinize verebileceğiniz en güzel hediyedir. Anne- bebek bağlanması çok daha güçlü başlar, emzirme problemleri çok daha az görülür, doğum sonrası bebeği ve yeni yaşam biçimini kabullenme kolaylaşır, doğum sonu depresyonlar çok az görülür. Tek yapmanız gereken doğumun başlamasına izin vermektir ve bu durum size korktuğunuz zihinsel ve bedensel hiçbir zararı getirmez.

Sonrası? Sonrası da önemlidir elbette ancak aşırı korkuları olan bir annelerin bu kararı bile bebeklerine sunacağı büyük bir saygıdır. Korkularınıza rağmen bu kararı almak sizin için bir başarıdır. Sonra dilerseniz yine sezaryen ameliyatına karar verebilirsiniz. Bu hak sizden alınmamıştır. Buna doğum başladıktan sonra yapılan ve acil olmayan sezaryen ameliyatı denir. Doğumu en çok taklit eden ve hem size hem de bebeğe en az zararlı sezaryen ameliyatıdır. Hele bir de Anne ve Bebek Dostu Sezaryen Felsefelerini öğrenir ve bunu doktorunuzdan talep ederseniz annelik yolunda büyük bir adım daha atmış olursunuz. Bebeğinizi ameliyat masasında bile yanınızdan ayırmazsınız.

Ben nasıl bir doğum istiyorum? Ama daha da öncesi

Bu sorulara cevap bulmadan korkularınızın doğum şeklinizi yönlendirmesine izin vermeyeceğinizi umuyorum. Korkularınızdan özgürleşip, doğuma özgür anneler olarak gireceğiniz günleri hayal ediyorum. Bunu yaptığınız gün doğum şekliniz de önemini yitirecektir. Doğum şekliniz ne olursa olsun sizi “Keşke’siz bir Doğum” bekleyecektir.

Hepinize sağlıklı ve coşkulu doğum hikayeleri diliyorum.

Op.Dr.Hakan Çoker

hakancoker@dogumakademisi.com