Olaylara Tepkisiz Kalıyoruz

Börü filminde izlediğimiz Murat Arkın, 15 Temmuz gecesinde yaşananlara ilgili halkın tepkisi için çarpıcı bir tespitte bulunarak şöyle diyor; ","Millet olarak ilginç reflekslerimiz var. Uzun bir süre olaylara tepkisiz kalabiliyoruz. Bıçak kemiğe dayanınca gerekli adımları atıyoruz. Sonra tepkisizliğimize geri dönüyoruz".

15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimini ve Polis Özel Harekat Taarruz Timi’nin kahramanlıklarını korkusuzca beyaz perdeye taşıyan Börü filminde Kemal karakteriyle izlediğimiz Murat Arkın oyunculuğuyla bir kez daha övgüyü hak ediyor. 15 Temmuz gecesini anlatan bir projede olmanın kendini çok gururlandığını anlatan Arkın o geceye dair daha çok anlatılacak hikaye olduğunu söyleyerek,"15 Temmuz belki sadece bir geceydi. Ancak o gün yaşananlar yılar süren bir birikimin getirdikleri. Bırakın iki saatlik bir sinema filmi ile anlatmayı, ciltler dolusu ansiklopedilere konu olacak içeriği mevcut" diyor.

Haberin Devamı

Olaylara Tepkisiz Kalıyoruz

15 Temmuz gecesi yaşananların halk tarafından ne kadar ciddiye alındığı yönündeki gözlemlerini de Arkın,"Millet olarak ilginç reflekslerimiz var. Uzun bir süre olaylara tepkisiz kalabiliyoruz. Bıçak kemiğe dayanınca gerekli adımları atıyoruz. Sonra tepkisizliğimize geri dönüyoruz" şeklinde paylaşıyor.

Murat Arkın, babası usta oyuncu Cüneyt Arkın'ın izinden giderek oyunculuktaki iddiasını gün geçtikçe ortaya koysa da kendini ispatlama çabası ve hedefinde olmadığını söylüyor. Arkın "Yaptığım her işte, üstlendiğim her görevde yapılabileceğin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Kendini bilen bir insanın başkalarına bir şey ispatlamak gibi bir hedefi olmayacağı kanaatindeyim" diyor.

Börü filmi sizin için nasıl bir deneyim oldu?

Börü projesine; dizisi ve filmi bir bütün olarak bakıyorum. Börü dizisi için yaptığım hazırlıklar sinema filmi için bir altyapı oluşturdu. Diğer yer aldığım tüm projelerden çok farklı bir deneyim oldu. Spordan zihinsel hazırlığa, silahlı taktik eğitime geniş bir yelpazede kişisel hazırlık sürem 10 ay gibi bir zamanı kapsadı. Oyunculuğumda daha önce gösterme fırsatı bulamadığım yanları sunabilme imkanı bulduğumu düşünüyorum. Bana emanet edilen Kemal karakteri zekasıyla, duygularını saklayabilmesiyle, sosyopatlığı ile hayat verirken müthiş haz aldığım bir karakter oldu.

Haberin Devamı

Filmin konusu 15 Temmuz gecesi yaşanan gerçek olaylara dayanıyor... Bu filmi ve rolü tercih etmenizde etkili olan bir sebep miydi? Diğer sebepleri neydi?

Börü dizinin son bölümü 15 Temmuz gecesi bombardımanların başlaması ile bitiyordu. Sinema filminde yer almamın en doğal sebebi bir devam projesi olması. Ancak şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bir Börü hayranıyım. Sadece gerçekleri korkusuzca dile getiren, o gece yaşananları; duyguları, duygusuzlukları, kahramanlıkları, hainlikleri, vatan, millet ve ulus olma bilincini ekrana başarıyla yansıtan bu projenin bir parçası olmaktan hayatım boyunca gurur duyacağım.

Tüm hatlarıyla bu film 15 Temmuz gecesini izleyenlere anlatabilecek mi?

15 Temmuz belki sadece bir gece idi. Ancak o gün yaşananlar yılar süren bir birikimin getirdikleridir. Bırakın iki saatlik bir sinema filmi ile anlatmayı, ciltler dolusu ansiklopedilere konu olacak içeriği mevcut. Alper Çağlar bence en doğru kararla, bu filmin sadece Türkiye sınırları içinde kalmayacağını da bilerek, anlatılması gereken kısımları işledi. İzleyenler yer yer "Ben de ordaydım" diyecek çünkü aslında Türk halkının her bireyi birer Kemal. Turan, Barbaros, Kaya, Ömer, Baran, Asena, Behçet, İrfan, Osman, Turgut. İzleyenler filmi aynada kısacası kendilerini izleyecekler.

Haberin Devamı

Olaylara Tepkisiz Kalıyoruz

Börü'nün peşinden gelecek projeler için nasıl etkisi olacaktır?

Börü projesinin, dizisi ve sinema filmi ile bir bütün olarak Türkiye'de çok önemli bir proje. Alper Çağlar ve tüm yapım ekibi, oyuncular, yönetmenler, kamera önü ve arkası, tüm ekip büyük emekler verdi, ter akıttı, kan akıttı. Korkusuzca çok önemli mesajlar verildi. Börü sinema filmi ile altı bölümlük dizinin finali yapıldı ama bence Dağ II gibi Börü de Türkiye'de bir ilk ve bundan sonra gelecek projeler için bir referans oldu. Türk halkının cesur yüreğindeki yüksek sesle haykırışı ekranlara taşıdı. Korkmadık, savaştık.

Sizce o gece yaşananlar yeterince ciddiye alındı mı yoksa sabah olunca herkes yaşamına devam mı etti?

Millet olarak ilginç reflekslerimiz var. Uzun bir süre olaylara tepkisiz kalabiliyoruz. Bıçak kemiğe dayanınca gerekli adımları atıyoruz. Sonra tepkisizliğimize geri dönüyoruz. Ertesi sabah eski yaşamına devam edemeyen şehit aile ve yakınlarına sabır diliyorum. Öyle bir coğrafyada yaşıyoruz ki, her yeni nesil kendinden bir önceki nesle hayatlarını borçlu olarak dünyaya geliyor. Umarım gerekli dersleri almışızdır.

Filmde gerçek bir yumruk yediniz, gerçekten kaşınız patladı... Rolün gerçekçiliği için çekilen bir cefa mı demeliyiz buna? Siz nasıl anlatırsınız? Benzeri sahneler için sınırınız nedir?

Babam hep söylerdi. "Yumruk atmasını değil yumruk almasını bileceksin". Ne demek istediğini şimdi daha iyi anlıyorum. Uzun saatler çalışmanın da sebep olduğu reflekslerde yavaşlama, yumruktan kaçamamama sebep oldu. Babam okuyorsa röportajı ona söylüyorum. Can Nergis'in hiçbir suçu yok. Kaza sonrası yemek arası verip çekime devam ettik. Allahtan hemen sonrasında final sahnemizi çektik çünkü o geceden sonra iki hafta tek göz mosmor dolaştım. Bu ve benzeri sahneler için bir sınırım yok. Sahnelerin gerçekçi görünmesi için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım.

Siz Murat Arkın olarak ülkeniz için ne kadar fedakar ve gözü kara olabilirsiniz?

"Mevzuubahis vatan ise gerisi teferruattır" demiş Atam.

Babanız Cüneyt Bey (Arkın) her zaman sizle gurur duyduğunu söylüyor ve sizi her zaman desteklediğini belirtiyor. Ondan bu cümleleri duymak nasıl bir motivasyon oluyor? Sizce bu konuda abartıyor mu, mütevazı mı davranıyor?

Babam bu cümleleri bana kendimi bildim bileli söyler. İlkokul hatta belki daha öncesinden bu yana. Her defasında da ilk kez duyuyormuş gibi heyecanlanırım. Bunu bana Cüneyt Arkın olarak değil babam olarak söylediğini bildiğim için heyecanlanırım. Bir babanın oğlu ile gurur duyması ne muhteşem. Onun bu güvenini sarsmamak çok büyük bir sorumluluk ve yük. Bu sorumluluk beni hep daha iyiyi, daha zoru başarmak için motive eder.

Olaylara Tepkisiz Kalıyoruz

Peki oyunculukta kendinizi ispatladığınızı düşünüyor musunuz ya da böyle bir çabanız var mı, hiç oldu mu?

Kendimi oyunculukta ispatlama gibi bir hedefim olmadı. Yaptığım her işte, üstlendiğim her görevde yapılabileceğin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Kendini bilen bir insanın başkalarına bir şey ispatlamak gibi bir hedefi olmayacağı kanaatindeyim. Kaldı ki böyle bir hedef bence insanın kendisini geliştirmesi açısından kısıtlayıcı olabilir. Kendini ispat ettiğini düşünerek gevşeyebilir. Dolayısıyla kendini ispat etmek derdine düşmek yerine bir öncekinden daha iyi işler çıkarmaya çalışmak oyunculukta hep bir adım için hedef koymak bence daha mantıklı.

Oyunculuk sizin için bir gereklilik mi, hobi mi yoksa babadan kalma genetik bir miras mı? Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz?

Uzman yazılımcılığı ve oyunculuğu birlikte yürütüyorum. Her iki mesleğim de hayatıma ayrı bir renk katıyor. Birbirinden çok farklı meslekler gibi görünse de ikisi birbirini muhteşem tamamlıyor. Canlandırdığım karakterlerden çok şey öğreniyorum. Yazılımcılık iyi matematik bilmeyi gerektiriyor ve oyunculuğumda bu matematiği kullanıyorum. Dolayısıyla oyunculuk hayatımın bir vazgeçilmezi. Babamın da matematiği oldukça iyidir. Oyunculuğu zaten tartışılmaz. Oğlu olarak ondan bana miras genetik özellikleri elbette inkar edemem.

Yeni projeleriniz olacak mı? Sırada neler var?

Bu soruyu ben de kendi kendime zaman zaman soruyorum. Beni neler bekliyor bilemiyorum ama hayat bir şekilde bize bir kapı açmak için bir yol buluyor. Ben açılan o kapılardan geçmeden önce her zaman yaptığım gibi tartıp biçeceğim, kararımı öyle vereceğim.

Hakkınızda yanlış veya eksik bilindiğini düşündüğünüz düzeltmek istediğiniz şeyler var mı?

Olduğum gibi yaşadığım, yaşadığım gibi olduğum için hakkımda yanlış bilinen bir şey olduğunu düşünmüyorum.