Soğuk Algınlığı, Antibiyotikler, Doğrular ve Yanlışlar.

Bir kulak burun boğaz hastalıkları uzmanı olarak günlük randevularımın yarısını soğuk algınlığından muzdarip hastaların doldurmasıyla mevsimin değiştiğini ve havaların soğuduğunu anlıyorum.

Salgınlar şeklinde yayılan grip ve nezle benzeri tablolardan iş yerinde, toplu taşımada, okuda, sinemada kısacası her yerde insan içinde olduğumuzdan kaçınmamız ne yazık ki her zaman kolay olmuyor. Özellikle henüz bağışıklık sistemi tamamen oturmamış ve kreş veya ana okuluna devam eden çocukların bu hastalıklara daha kolay yakalandığı ve bunları adeta eve getirerek diğer aile bireylerine bulaştırdığı da bilinen gerçeklerden biri. Bunun yanında bazı salgınların başlangıç ve yayılma noktasının bu şekilde olduğu da savunulmakta. Yine de alabileceğimiz önlemler yok değil, hasta bireylerle teması minimuma indirmek ve özellikle el temizliğine ekstra önem göstermek bunlardan başlıcaları.

Haberin Devamı

Grip ve nezle, virüslerin sebep olduğu, eğer ek bir tablo gelişmezse bir kaç günde kendi kendini sınırlayan ve sağlıklı bireylerde vücudun birazcık destekle yenebildiği hastalıklardır. Bunun yanında çok genç, çok yaşlı, bağışıklık sistemi baskılanmış, kanser, KOAH gibi kronik hastalıklara sahip olan kişilerde ise daha ağır seyredebilmekte, üzerine ek enfeksiyonlar binebilmekte ve ciddi sonuçlara yol açabilmektedir.

Soğuk algınlığı tablolarının nasıl tedavi edileceği ve özellikle antibiyotik kullanımı ise hem hastalar hem de hekimler tarafından tam olarak sınırları çizilememiş konulardan biridir. Grip ve nezleyle hekimlere başvuran hastalara her yıl gereksiz yere binlerce kutu antibiyotik yazılmakta ve bu ne yazık ki farklı açılardan ele alınması gereken durumlara sebep olmaktadır.

Antibiyotikler 2. Dünya Savaşı’ndan sonra topluma sunulan ve modern tıbbın seyrini değiştiren ilaçlardır. Bakterilerin sebep olduğu hastalıkları tedavi etmiş ve öncesinde kurtarılamayacak milyonlarca insanın hayatını kurtarmışlardır. Bunun yanında bakterilere karşı etkili olan antibiyotikler soğuk algınlığının başlıca kaynağı olan virüslere karşı etki göstermemektedirler. Bazı istisnai durumlar hariç soğuk algınlığında antibiyotik kullanımının yararı olmadığı gibi, bu ilaçların vücuttan atılımı böbrek ve karaciğere yük bindirmekte, gereksiz yere kullanılan antibiyotikler toplumdaki antibiyotik direncini arttırmakta ve ilaçların maliyeti ülke ekonomisine yük olmaktadır.

Haberin Devamı

Yukarıda saydığımız özel durumları bulunmayan ve soğuk algınlığının üzerine bademcik iltihabı, sinüzit, akciğer enfeksiyonu gibi ek tablolar yerleşmemiş kişilerde soğuk algınlığının tedavisi genel önlemlerle beraber soğuk algınlığı tablosunun yarattığı ateş, ağrı, öksürük gibi belirtilerine karşı kullanabileceğimiz ilaçlarla sınırlıdır. Sağlıklı bireylerde soğuk algınlığı yatak istirahati, bol sıvı alımı ve ağrı kesici/ateş düşürücü ilaçlarla bir kaç günde iyileşmektedir

Soğuk algınlığında antibiyotik kullanımı bazı özel durumlarla sınırlı olmalıdır.

Bunlar;

Bir haftayı aşkın sürede düzelme olmadığında
Yenidoğan bebeklerde ve çok yaşlı hastalarda, tablonun ağır seyrettiği durumlarda
Ateşin 38 derecenin üzerine çıkıp uzun süre bu şekilde devam etmesi durumunda
Bağışıklık sisteminin baskılandığı ve kronik hastalığı olan kişilerde
Soğuk algınlığının üzerine, bademcik iltihabı, akciğer enfeksiyonu, sinüzit, kulak iltihabı gibi bakterilerin sebep olduğu tablolar eklenmesi
durumlarında hekim kontrolünde antibiyotik kullanılması gerekmektedir.

Haberin Devamı

Kişisel pratiğimde hastalar arasında, antibiyotik talep eden ve gerektiği halde antibiyotik kullanmaktan kaçınanlardan oluşan iki eğilim görüyorum. İkisi de yanlış olan bu eğilimin oluşmasında, hastaların medya ve internette birbiriyle çelişen bilgilere maruz kalmasından, ilgili konuda henüz bir standart oluşturmamamış biz hekimlere kadar bir çok şeyin katkısı bulunmakta. Bu konuda toplum bilincinin arttırılması yapılacak şeylerin başında gelmektedir.

Op. Dr. Ahmet Erdem Kılavuz

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı