Uzay Gökerman

Uzay Gökerman

uzaygokerman@yahoo.com

Tüm Yazıları

Bu sezona dair olmak üzere şöyle bir gerçeklik var; Fenerbahçe öyle ya da böyle maç kazanmak zorundadır.

Maçı futbolcuların kişisel becerisi mi, şansı mı çevirir, Ersun Yanal’ın taktiği yoksa oyuncu tercihleri mi fark etmez; mesele kazanmayı bilmektir.

Çünkü ortada can havli bir durum vardır. İşin şakaya gelir tarafı kalmamıştır.

İki hafta önce Rizespor karşısında biraz daha ne istediğini bilen bir Fenerbahçe vardı. Topa sahip olmak, onu dolaştırmak, ceza sahası organizasyonlarını denemek gibi varyasyonlarda nispeten başarılı bir takım izlemiştik.

Hatta Başakşehir maçında da benzer görüntüler vardı ki oyun ve skor dönecek seviyeye bile gelmişti. Olmadı!

Oysa dünkü Fenerbahçe spontane oyun oynayan bir takımdı.

Bu nedenle bazı pozisyonlarda aynı topa müdahale eden hatta çarpışan oyuncular gördük.

Etkili atak organizasyonu dediğimiz şey oyun anlayışının neticesidir. Fenerbahçe ne oynadığının farkında mıydı ki organizasyonu olsun?

Böyle oynama durumundaysanız sahadaki oyuncu grubunun ya da seçiminin çok önemi kalmıyor.

Kişisel beceri evet ancak pozisyonu oraya getirecek şey takımın oyunudur.

Zajc ilk yarı beş altı duran top kullandı. Hepsini de aynı şekillerde ceza sahasına ortaladı ve tek bir sonuç alıcı pozisyon üretilmemedi. Oysa kornerleri saymazsak topları kullandığı yerler çok etkiliydi. Ersun Yanal hafta boyunca iki üç alternatif nasıl çalıştırmaz ya da çalıştırdıysa takım bunu değerlendirmez akıl alır gibi değil.

Pozisyon üretir, topu kaleye gönderir ama sonuç alamazsınız o ayrı bir durumdur. Sonuç üretememenin seviyesi şut çekememezlik olmamalıdır.

Aynı saatlerde oynanan Fenerbahçe Beko-Barcelona karşılaşmasında temsilcimiz 17/38 üç sayılık atış denemesiyle rekor kırdı. Tüm zamanların istatistiksel ve oyun anlayışı bakımından en sıradışı olayıydı. Her üç sayılık atış denemesinin neredeyse ayrı öyküsü vardı.

Sadece ilham alıyoruz; eşitlemek haksızlık olur, biliyorum.

Bu arada konuyu basketbola özellikle getirdim; dünyanın başka bir yerinde bir takımın futbol ve basketbol maçı aynı gün ve neredeyse aynı saatte aynı şehirde oynatılır mı?

Euroleague uluslararası bir organizasyon olduğuna göre yerelin buna uyum sağlaması beklenir değil mi? Üstelik basketbol maçının bugün oynanacağı sezon başında planlanırken, futbol fikstürü bir kaç ay öncesine kadar belirsizdi. Milli maç arasına gidilecekken, Fenerbahçe’nin bir sonraki hafta Avrupa’da maçı yokken aynı günde oynatmayı kim nasıl açıklar, açıklayabilir mi, merak konusudur.

Neyse Fenerbahçe’nin futbola da basketbola da yetecek taraftarı var ki toplam 60 bin kişilik bir organizasyon ile iki maça dağıldılar.

Basketbola gidenler gerçek sporseverlerden oluşurken, futboldakiler için aynısını söylemede çok zorlanıyorum.

Bir taraftar, gönül verdiği takımın oyuncusunu nasıl yuhalar aklım hiçbir zaman bunu anlayamayacak.

Tam da yuhalama anında Soldado’nun attığı gol bu tepkiyi verenlere kapak oldu.

Futbol böyle bir şeydir.

Üstelik eğer inanarak söylüyorsan “bazen hüzün vardır, bazen mutluluk!”

İnanıyor musun yoksa başta kendin olmak üzere etrafı mı kandırıyorsun?

Fenerbahçe zaten iyi değil, bu sezon geçti, gidiyor. Mesele oyunun içinde kalabilmektir.

Yuhalanan kim? Bu oyuncu grubu mu yoksa onu transfer edenler veya maç kadrosunu kuran mı? Hangisi? Eylemi yapanlar farkında mı acaba?

Hiç sanmıyorum.

Haberin Devamı

http://twitter.com/uzaygokerman