Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Bugün çok merak ettiğim bir serginin açılışı var.

Gözüne, gustosuna ve kalemine hayran olduğum Tarık Bayazıt’ın pop-up sergisi.

Tarık Bayazıt’ı Changa’nın yaratıcılarından diye tanıyoruz.

Savaş Ertunç’la birlikte global şirketlerde profesyonel hayatlarını bırakıp hayallerinin peşinden gittiler.

Daha restorancılık modası başlamadan yıllar önce Taksim’de Changa’yı açtılar, hem restorancılıkta hem de o dönem Taksim’i canlandırmada öncü oldular.

İlk defa bir restoranın çağdaş sanat koleksiyonu da kokteylleri ve yemekleri kadar konuşuldu.

Haberin Devamı

Taksim’deki Changa, İstanbul yeme-içme hayatındaki değişimi başlattı, ilk defa İstanbul’da bir restoran Wallpaper’dan Monocle’a birçok önemli yayının radarına girdi.

Daha sonra Changa, Sakıp Sabancı Müzesi’nde de müzedeChanga ile harikalar yarattı, sergilere özel hazırladıkları nefis yemekler resim gibiydi, unutmak mümkün değil.

Changa, şimdi çok konuştuğumuz ‘Dünyanın En İyi 50 Restoranı’ listesine 39. sıradan girmeyi başaran ilk Türk restoranı oldu.

Wallpaper dergisi tarafından en iyi tasarımı olan yeni restoran seçildiler, Elle tarafından en stil sahibi mekân ilan edildiler.

Uluslararası başarılarını, daha Changa’yı ilk kurmaya karar verdiklerinde e-mail’le tanıştıkları İngiliz şef Peter Gordon’la yaptıkları iş birliğiyle güçlendirdiler.

Hatta Londra’da Providores’den Kopapa’ya Gordon restoranlarının mönüsüne Türk mutfağından yemekler eklediler: ‘Changa usulü çılbır’ gibi.

Yeni Lokanta’nın şefi Civan Er’den Araka’nın şefi Pınar Taşdemir’e birçok değerli şef de Changa’nın mutfağında yetişti.

Bir gün ansızın haber geldi, Tarık Bayazıt ve Savaş Ertunç, 31 Aralık 2016 itibarıyla MüzedeChanga’yı kapatma kararı aldıklarını açıkladı.

“Kendimize, seyahatlerimize daha fazla zaman ayırmak için Changa’yı kapatıyoruz” diye.

Changa’nın ardından sergiyle karşımızda

Çok sevdiğimiz çok yerle vedalaşmak zorunda kaldık İstanbul’da.

Ama Changa’nın yeri ayrıydı.

Evet, İstanbul, mekânları çok hızlı tüketti, ama bazı mekânlar o kadar karakterliydi, o kadar farklı bir duruşları vardı ki İstanbul onları tüketmeden, tüketemeden onlar kendileri şehre veda etmeyi uygun gördü.

Haberin Devamı

Müdavimlerinin, sevenlerinin tüm itirazlarına rağmen.

Kimsenin yapamayacağını yaptılar, kalitelerinden hiç ödün vermeden, zirvede bırakabilmeyi başardılar.

Bu kadar yaratıcı ve üretken olunca boş duramayacakları belliydi.

Doğrusu, Changa’dan sonra neler yapacaklarını çok merak ediyordum.

İşte biraz da bu yüzden Tarık Bayazıt’ın ‘Beach Upcycling’ adlı pop-up sergisinin davetiyesini gördüğümde heyecanlandım.

‘Beach Upcycling’, Teşvikiye’de, çok beğendiğim Ela Cindoruk - Nazan Pak Galerisi’nde bugün açılıyor.

Sergi, 16 Şubat’a kadar devam ediyor.

İyi şeyler de oluyor

Önceki akşam İstanbul sosyal hayatının gündeminde iki önemli etkinlik vardı. Biri Zorlu PSM’de prömiyeri yapılan ‘Alice’ müzikali.

Malum, uzun zamandır Türkiye’de müzikal yapılmıyor. Sanırım Evita’dan beri kimse yerli bir müzikal için bu kadar heyecanlanmamıştı.

Serenay Sarıkaya kadar güzel ve yetenekli bir yıldızın başrolde olması da daha da çok merak uyandırıyor.

Popüler oyuncuların, yapım şirketlerinin, performans merkezlerinin büyük emeklerle böyle bir projeyi hayata geçirmeleri çok sevindirici.

Haberin Devamı

Emeği geçen herkesi tebrik etmek lazım.

Perşembe gecesinin diğer ses getireni ise Evliyagil Dolapdere’nin açılışıydı. Koleksiyoner Sarp Evliyagil, Ankara’da Müze Evliyagil’i açtıktan sonra İstanbul’da da Evliyagil Dolapdere ile karşımıza çıkıyor.

Dolapdere’de Pilevneli ve Dirimart galerilerden sonra Arter’den önce bir sanat mekânının daha açılması sevindirici.

Açılış sonrası ise geceye Maçka’da House of Brothers’da kutlamayla devam edildi.