Karar anı

30 Mart 2024

Prof. Dr. Barış Erdoğan - Yerel seçimlerde oyumuzu belirleyen faktörler nelerdir? Duygularımız mı yoksa aklımız mı? Seçim kampanyasında adayın gösterdiği başarı mı, sadece parti amblemi mi? Ekonomi sandığı ne ölçüde etkiler? Bu ve benzeri sorulara yanıt aramalıyız. Aksi takdirde her seçim sonrası olduğu gibi bazıları seçmeni anlamadan yargılayacak. İşine geldiği gibi onu ya yerecek ya da övecek. Tabii ki burada “seçmen” derken aklı, ruhu olan belli bir kişiden bahsetmiyorum. Genel bir durumu anlamak için seçmen kavramını kullanıyorum.

Öncelikle şunu hatırlayalım. Yerel seçimlerin dinamikleri genel seçimlerden çok farklıdır. Özellikle orta ve küçük ölçekli yerlerde seçmenler adayın siyasi eğiliminden ve partisinden daha çok kişisel geçmişi, ailesi, aşiret bağları, mezhebi, cinsiyeti gibi faktörlere önem verir. Büyük şehirlerde ise seçmenler adayın kişisel özelliklerinden ziyade bağlı olduğu siyasi partiye daha fazla ilgi gösterir. Bu nedenle partilerin büyük

Yazının Devamı

Hani Zeki Müren de bizi görecekti?

30 Mart 2024

Prof. Dr. Nuran Yıldız - Başlıktaki soru, Yılmaz Erdoğan’ın Hakkari’ye televizyonun gelişini konu eden “Vizontele” filminin meşhur repliğine dayanıyor. 

Belediye reisi meydana topladığı ahaliye “Ankara’dan bir heyetin son teknoloji olan vizonteleyi getireceğini” söylüyor. 

“Radyonun resimlisi” diyor, “Radyoda Zeki Müren şarkı söylemiyor mu? İşte o söylerken hem dinleyip hem göreceksiniz!” 

Cem Yılmaz’ın oynadığı karakter soruyor: “Peki Zeki Müren de bizi görecek mi?” 

Televizyon Hakkari’ye gideli 50 yıl oldu. İcat edileli de 100 yıl. 

Bugün. İletişim araçları dijitalleşti. Dijital olan, hayatları ele geçirdi. 

Dijitalin alanı genişledikçe, gerçeğin alanı daraldı. 

“Dijital”in en güçlü iddiası neydi? İletişimde karşılıklılık vadedmesiydi. Sen Zeki Müren’i görüp dinlerken o da seni görecek, dinleyecekti. 

Yazının Devamı

Türkiye - Irak ilişkilerinde yeni dönem

19 Mart 2024

Bilgay Duman - Son dönemde Türkiye – Irak ilişkilerinde yaşanan güvenlik merkezli görüşmeler, iki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemin kapısını aralayacak gibi. Her ne kadar iki taraf arasındaki diplomasi trafiğinde güvenlik ön plana çıksa da, özellikle Kalkınma Yolu Projesi, ticari faaliyetlerin gelişmesi, enerji iş birliği gibi alanlar başta olmak üzere Türkiye – Irak ilişkilerinin bir üst aşamaya geçeceği görülüyor.

14 Mart’ta Irak’ın başkenti Bağdat’a gider Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Savunma Bakanı Yaşar Güler ve İçişleri Bakan Yardımcısı Münir Karaloğlu’nun, buradaki görüşmelerinin ardından Irak tarafıyla yaptıkları ortak açıklamaların alt notlarına bakıldığında, bu yeni aşamanın izlerini görmek mümkün. Nisan ayında, Ramazan Bayramı sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapması beklenen Irak ziyaretiyle daha net ve somut adımların atılması daha gerçekçi bir görüş.

Öncelikle ortak açıklamaya

Yazının Devamı

Toplumsal cinsiyet eşitliğine yatırım

8 Mart 2024

Asya Varbanova - Toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik ortak yolculuğumuz üzerinde düşünmek ve ileriye doğru atacağımız adımları gözden geçirmek için Dünya Kadınlar Günü büyük önem taşıyor. 

Tüm dünyada, kadınların siyasete katılımı, anne ölümlerinin azaltılması ve kadına yönelik şiddetin sona erdirilmesine yönelik yasal reformlar gibi birçok alanda önemli ilerlemeler kaydedildi. Ancak genel olarak bakıldığında hâlâ bir gerileme söz konusu. Tüm dünyada kadınlar, parlamentolarda %26,7 ve yerel yönetimlerde %35,5 oranlarında temsil edilmekte ve iş yerlerinde yönetim pozisyonlarının ise %28,2’sine sahiptir. Bugün her 10 kadından 1’i aşırı yoksulluk içinde yaşamaktadır. Bu durum devam ederse, 2030 yılına kadar 340 milyondan fazla kadın ve kız çocuğunun aşırı yoksulluk içinde olduğuna şahit olacağız. Ayrıca, dünya çapında artan çatışmalar, afetler, iklim değişikliği ve toplumsal kutuplaşma mevcut toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini daha da derinleştirecektir. 

Bugün kadın

Yazının Devamı

Süleymaniye Meselesi

28 Şubat 2024

Bilgay Duman - 1783’te Osmanlı Devleti’nin Bağdat Valisi Süleyman Paşa’nın Baban ailesinden İbrahim Bey’i mir-i miranlıkla mutasarrıf olarak tayin etmesinin ardından yeni bir şehir kuran İbrahim Bey’in Süleyman Paşa adına izafetle Süleymaniye (Sancağı) adını verdiği ve bugün de bu isimle anılan Irak’ın federal yapısı içerisinde Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) kontrolünde olan vilayet, bugün Türkiye’nin tehdit algılamalarının en üst noktasında yer alıyor. Halbuki Osmanlı’nın en önemli sancaklarından biri haline gelen ve 1918’de İngiliz işgaline karşı direnişin önemli noktalarından biri olan Süleymaniye, İngiliz mandasına karşı Türkiye’ye bağlanmak isteyen geçmişe sahip. Ancak bugün itibariyle Türkiye’nin siyasi ve toprak bütünlüğünü hedef alan bölücü terör örgütü PKK’nın ana yaşam ve harekât alanı haline gelmiş olması ironik bir durum. 

PKK’nın Süleymaniye ve çevresine yerleşimi yeni değil. 1980’lerin başında

Yazının Devamı

İnsan, insana iyi gelir

8 Şubat 2024

Prof. Dr. Nuran Yıldız - Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Geçen hafta. İnsanın insana yaptığı akıl almaz kötülüğe tanık olduk. Kanımız dondu. İnsan olmaktan utandık. 

Üşümesin diye yoldan aldığı insan kılıklı canavar tarafından “spontane/ anlık” öldürülen taksici cinayetinden söz ediyorum. 

İyilik yaptığı biri tarafından öldürülmeye tüm hücrelerimizle isyan ettiğimiz bu günlerde, başlıktaki cümle fazlasıyla anlamsız kaçıyor olsa gerek. 

Oysa Hatay’ın çamurlu sokaklarına saplana saplana yürürken baktığım her gözde bu cümleyi gördüm ben: İnsan, insana iyi gelir. 

Hatay’da başını sokacağın, çatısı olan ev yok. Ne zaman olur, belli değil. 

Hatay’da alt yapı yok. Olması da epey zaman alacak görünüyor.  Hatay’da acı da, sorun da çok. Ama ne acı azalıyor, ne de sorun. 

Hataylılar yıkık evlerde düşmeye direnen perde misali hayata tutunuyorlar. Sevdikleri ölmüşken yaşıyor olmaktan utana utana nefes

Yazının Devamı

Duygu ve akıl arasında deprem

7 Şubat 2024

Prof. Dr. Barış Erdoğan - Saatlerin 4.17’i gösterdiği an Hatay’da acı, hüzün ve öfke vardı. Anma töreninin yapıldığı Köprü Başı’nda bir yanda gözyaşları akıyor, diğer yanda farklı dillerde ve dinlerin usullerine göre dualar yapılıyordu. Deprem günlerinin hayata tutunuş sembolü haline gelen “sesimi duyan var mı” haykırışları sitem dolu bir şekilde ortalığı inletiyordu. Geceyi kuşatan sisler acıları örtemiyordu. Duyguların bu kadar yoğun yaşandığı bu günde deprem ile toplum olarak ilişkimizi sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Zira birkaç gün sonra gündem değişecek, hayatın akışı içinde başka sorunlarla meşgul olacağız. Fakat deprem er ya da geç bu coğrafyada kapımızı çalacak. 

Haberlerde hep şu kentimizi vuran deprem diye bahsedilir. Ancak depremin bir doğa olayı olarak duygusu, düşüncesi, bize karşı bir kini ya da nefreti yok. Bu nedenle 11 ilimizi vuran 6 Şubat depremlerinde olduğu gibi deprem zengin-fakir, Müslüman-gayrı Müslüman, Türk-Suriyeli gibi sınıfsal, dinsel ya da milliyet ayrımları

Yazının Devamı

“Asıl unutursan ölürüz”

7 Şubat 2024

Prof. Dr. Nuran Yıldız - Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi / Sabaha karşı. Hava soğuk. Yoğun bir sis bastırmış. Hayalet şehirli film platosunun tam orta yerinde gibiyiz. Oysa şehir de yıkıntılar da gerçek.

Hatay’da hayat 6 Şubat 2023’te donmuş sanki. Ölülerimizi toplamışız gerisi kalmış.

Sislerin arasında fark ediyorum, 10 ay önce yıkık pencereden sallanan perde aynı şekilde duruyor, şehrin orta yerinde.

Ne perdeyi tutan tek bağ kopmuş ne de perde lime lime olmuş. Hayat donmuş Hatay’da. Duygular da donmuş. Yoksa katlanılabilir bir acı değil şehrin her bir köşesine, yaşayan her insanın yüreğine çöken.

Binlerce yıldır ovalara hayat dağıtan Asi Nehri’nin kıyısındayız. Saat 04.00. Hepimiz 17 dakika sonrasını bekliyoruz, öldük öleceğiz.

Öyle bir kalabalığın ortasındayım ki, acılarını toplayıp oluk oluk Asi’ye döksen o da alıp Akdeniz’e götürse. Ülkeleri aşacak kadar büyük bu nehir, acıları taşıyacak kadar büyük değil.

Acı kaç tür yaşanır bilmiyorum, acıları saymak aklıma gelmedi hiç.

Yazının Devamı