50 YILLIK ROCK’N ROLL EFSANESi

The Rolling Stones’un efsanevi gitaristi Keith Richards’ın otobiyografisini okumak için güneşi, denizi, şezlongu bekledim. İyi ki öyle yapmışım! Mick Jagger’ı küstüren, okura ‘patates püresi’ tarifi verilen alışılmadık otobiyografide, artık can çekişen rock’n roll ruhu adeta şahlanıyor

50 YILLIK ROCK’N ROLL EFSANESi

The Rolling Stones’un gitaristi, söz yazarı ve kurucu üyesi Keith Richards, bugün 70 yaşında. Hâlâ gitarına aşık, biraz huysuz, küfürbaz bir ihtiyar... Yüzlerce şarkı yazmış; yenilikçi ritmleriyle ‘100 Büyük Gitarist Listesi’nde yer almış, usta bir müzisyen. Yayımlandığında dünyada büyük yankı uyandıran otobiyografisi ‘Hayat’ ise, Richards’ın yaşamını bütün başarılarıyla, ıstıraplarıyla, mutluluklarıyla ve tabii ‘kepazelikleriyle’ de, ortaya koyuyuyor. Richards, hiçbir şeyi yazmaktan çekinmemiş: Rock’n roll ruhu, müzik aşkı, uyuşturucuyla mücadelesi, grup üyelerinin kimlerle takıldığı, kimlerin ‘skor’ tuttuğu, inişleri, çıkışları, ölüme meydan okuyuşları...

Haberin Devamı

Sabreden derviş
Azılı bir The Rolling Stones hayranı olarak (gelmiş geçmiş en iyi rock grubu olduğu iddiasındayım!) Keith’in otobiyografisini okumak için neredeyse 1 yıl sabretmem gerekti. İstedim ki, İstanbul’un ağır havasında, adaletsizliğinde, iş telaşında araya sıkıştırmayayım; yaz gelsin de güneşe bakarak, şezlongta uzanarak, sere serpe okuyayım... İyi ki öyle yapmışım. Geçen hafta Gümüşlük sahillerinde ayaklarımı kuma gömüp 600 sayfayı devirirken, kendimi derviş gibi hissettim.

Penis meselesi!
Keith, kitabında eski defterleri açıyor; Dick Taylor, Brian Jones ve Ian Stewart’a, ama en çok da “Hâlâ dostumdur” dediği Mick Jagger’a dokunduruyor. Mick için “Arkadaşım değil de sevgilimmiş gibi davranırdı” diyen Keith, ilerleyen satırlarda dostunun penisinin boyutu konusunda bile ‘görüş’ bildiriyor. Kitaptan sonra ikilinin arası açıldı elbette, ama bu küslük uzun sürmedi. Grubun 50’nci senesini kutlarken yine birlikte dünyayı dolaştılar.
70’lik usta ‘Hayat’ında birbirinden ilginç birçok anektotlar anlatıyor. Beni en çok etkileyen ise, kitabın her sayfasına sinen müthiş mizah duygusu oldu. Belki biraz da tatilin tatlı sarhoşluğundandır; uzun zamandır bir kitabı okurken bu kadar eğlendiğimi, durup durup kahkaha attığımı hatırlamıyorum. Gitar çalma tekniklerini okurken bile sıkılmadım. Çok esaslı bir kitaptı. Bunda müthiş çevirisiyle Elif Kolcuoğlu’nun da katkısı büyüktü; hakkını verelim.

Haberin Devamı

Kitaptan...

“ETRAFTA HATUN YOKSA GİTARINIZLA UYUYUN”
Eğer gitarist olunacaksa akustikten başlayıp elektroya geçilmesi gerektiğine inanırım. Mesleğin elektronik hilelerini kullanarak ‘vii vii vaa vaa’ seslerini çıkarttınız diye sakın ola “Ben oldum artık” diyerek kendinizi Townshend ya da Hendrix’le bir tutmayın. Önce gitarınızı tanımanız şart. Yatağa bile onunla gideceksiniz. Eğer etrafta hatun yoksa onunla uyuyacaksınız. Ne de olsa şeklen kadını aratmaz.

“THE BEATLES İLE DOSTTUK”
The Beatles ile aramızda dostane bir ilişki vardı. Ayrıca tedbiri de elden bırakmıyorduk çünkü o günlerde 45’likler piyasaya 6-8 haftada bir sürülürdü. Şarkılarımız çakışmasın diye zamanlamayı ayarlamaya çalışıyorduk. John Lennon’ın beni arayıp “Henüz düzenlemeyi bitirmedik” dediğini hatırlarım. “Bizim şarkımız hazır.” “Tamam, sizinki önce çıksın.”

Haberin Devamı

JIMI HENDRIX’IN SIRRI
O zamanlar piyasadaki ‘Çilek Tarlaları’, ‘Günışığı’ ve ‘Mor Sis’ kod adları, birinci sınıf asidin tedarikçileriydi. Jimi’nin (Hendrix), o ismi nereden bulduğunu sanıyorsunuz? (‘Purple Haze’ yani, ‘Mor Sis’, Jimi Hendrix’in bir şarkısı.)

“NALLARI DİKENE KADAR EMEKLİ OLMAM”
İnsanlar, “Bu işi neden bırakmıyorsun?” diye soruyor. Nalları dikene kadar emekli olamam. İşimden aldığım keyfi anladıklarını sanmıyorum. Bu işi para ya da sizin için yapmıyorum. Kendim için yapıyorum.”

“AHMET ERTEGÜN’Ü ÖZLEDİM”
1971’de birlikte Rolling Stones Plakçılık’ı kurduk ve dağıtımı yapması için Atlantic Plakçılık’la anlaştık; işte bu noktada devreye Ahmet Ertegün girdi. Ahmet! Bu zarif Türk, kardeşi Nesuhi’yle birlikte, müzik endüstrisinin insanların neler dinlemeye açık olduğu konusundaki fikirlerini değiştirmişti. Stones’un idealizmi onlarda da vardı. Öf, herifi özledim be! Onu en son New York’taki Beacon Tiyatrosu’nun kulisinde görmüştüm. “Soktuğumun tuvaleti nerede?” dedi. Yolu gösterdim, sahneye çıktım. Gösteriden sonra, tuvalette kayıp düştüğünü öğrendim. İyileşemedi. O adama bayılırdım. Ahmet yetenekli insanları teşvik ederdi. Her şeye karışırdı. Atlantic, para değil müzik sevgisinden doğmuştu.

“MICK, ONUN DIŞINDA KİMSEYLE ARKADAŞ OLMAMI İSTEMEZ”
Mick (Jagger) insanı tuhaf bir biçimde sahiplenir. Ben pek farkında değildim ama başkaları böyle olduğuna dikkatimi çekti. Mick onun dışında arkadaşımın olmasını istemez. Belki ona özel kalmam isteği, ondaki kuşatma altında olma zihniyetinden kaynaklanıyordur. Ya da belki beni koruduğunu düşünüyordur. Doğruyu söylemek gerekirse, sebebini çözmüş değilim. Arkadaşım değil de sevgilimmiş gibi davranıp bana yakınlaştığını sandığı insanları etkisiz hale getirir ya da en azından buna yeltenirdi. İçimden bir his, beni kendine ait sandığını söylüyor. Bense öyle hissetmiyorum. Çünkü o adamı yürekten severim; hâlâ dostuyum. Ama arkadaşı olmayı çok zorlaştırır. Mick kimseye güvenmek istemez. Sanırım sorun, onun Mick Jagger’ın ta kendisi olmasıyla ve Mick Jagger olmakla nasıl baş ettiğiyle ilgili. Sürekli Mick Jagger’ı oynuyor, elinde değil.

50 YILLIK ROCK’N ROLL EFSANESi

“En tepeye çıkmak istiyorsanız işe en dipten başlayın, bu her konuda geçerlidir. Kerhane işletmeciliğinde bile.”
Keith Richards

“KiMSE KIYMALI BÖREĞiME DOKUNAMAZ!”

Turnelerde bir kuralım var. Benden önce kimse kıymalı böreğe el süremez. Kıtırıma dokunma bebeğim! Sözleşmelerimizde var bu. Olur da Keith Richards’ın odasına girerseniz, ısıtıcıda cillop gibi bir kıymalı börek varsa, cızırdıyorsa, kabuğuna benden başkası dokunamaz, hala fırından çıktığı gibiyse, kıtırlara bir tek ben dokunabilirim. Açgözlü piçler, gelip ellerine ne geçerse yumuluyorlar!