Mete Belovacıklı

Mete Belovacıklı

mete.belovacikli@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

"Ee herkes giderse, biz de gideriz” deyip çıktık yola...

Reklam, pazarlama ve bölge ekleri ekiplerinin planladığı organizasyon sayesinde Mersin’de son yıllarda neler olmuş, neler değişmiş yerinde görmek fırsatı yakaladık böylece.

Tarihi ve turistik yerleriyle bilinen ama narenciye üretimi ile ülke ekonomisine damga vuran, aslında tarihsel olarak Çukurova’nın merkezi konumundaki Mersin bir kez daha bizi sıcak yüzüyle karşıladı.

Herkes gider Mersin’e...
Ören yerlerinin, narenciye bahçelerinin arasında devasa binalar yükselirken, kadim liman alanları yalnızlığa mahkûm olup yeni liman bütün Ortadoğu’nun ticaretine ev sahipliği yaparken ticaret şehrinden metropol bir kente dönüşen Mersin, genetiğindeki herkesi kabul etme alışkanlığını terk etmemiş. Ülkenin çeşitli yerlerinden ekmeğinin, işinin peşine düşüp Mersin’e gelenlere şimdi de Suriyeli göçmenler eklenmiş. 350 bin kişilik yeni bir nüfusa ev sahipliği yapan kent bundan çok muzdarip olmasa da, tarafların intibak sağlaması için belediye kolları sıvamış. Önce Mersinlilerin gözünden Suriyelilerin sonra da Suriyelilerin gözünden Mersin’in ve Mersinlilerin nasıl göründüğüne ilişkin iki ayrı algı araştırması yapılmış. Ardından bir çalıştay düzenlenip bütün sosyal gruplar davet edilmiş ve taraflar sorunları, beklentileri birlikte tartışıp çözüm yollarını masaya yatırmışlar.

Haberin Devamı

Bu konuda ipler ağırlıkla merkezi idarenin elinde olmasına, yerel yönetimlere çok fazla bir inisiyatif tanınmamasına rağmen, çözüm için belediye harıl harıl çalışıyor. Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, “Biliyorsunuz Mersin’in en önemli problemi bir numara işsizlik, iki numara trafik. Bu işsizlik konusuna bir de 300 binin üzerinde Suriyeli eklendi. Tabii Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler (BM) bugüne kadar bu işe yaklaşmadılar, verilen sözleri yerine getirmediler. Ama biz sosyal barış adına üzerimize düşeni yerine getirmeye sonuna kadar çalışacağız” diyor.

Sorun çözülse de çözülmese de Mersin kendi hedefleri, umutları ve beklentileriyle yaşamaya devam ediyor. Zaman geçiyor ve tarihi yerler her sene biraz daha aşınıyor yıpranıyor. Neredeyse her adım başı tarihi bir zenginliğe rastladığınız bu kent, yüzünü arkeolojinin zenginliklerine dönebilir mi?

Haberin Devamı

Herkes gider Mersin’e...
Yanda iki resim görüyorsunuz, Atatürk’ün 1938’de yaptığı yurt gezisinde uğradığı Mersin’den kareler bunlar. Tıpkı o gün gibi bugün de narenciye ağırlığını koruyor günlük yaşamda. Bugün şehrin her yerinde o günkünden çok daha geniş bahçeler, seralar görmek mümkün. Keza gelişmiş tarım teknikleri sayesinde o günküyle kıyaslanamayacak bir rekolte de söz konusu. Artan tarımsal gelir ve refah da öyle... Ama aynı şeyi tarihi dokunun yeniden abad edilmesi, tarih turizminin gelişmesi açısından söylemek mümkün mü? O gün Atatürk’ün üzerinde oturduğu taş hâlâ yerinde mi, bilmem! Ama 3 bin yıllık Soli Pompeiopolis kentine Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin sağladığı bütçe keşke herkese örnek olsa ve bu antik kent yeniden gün yüzüne çıksa! UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girebilmesi için çalışmaların sürdürüldüğü bu antik kent ve benzerleri bütün ihtişamlarıyla ortaya çıktığı zaman hem Türkiye’nin hem Mersin’in tarihsel, kültürel ve ekonomik açıdan bambaşka bir zenginliğe ulaşacağına ve dünyada çok az coğrafyanın kavuşabileceği bir imaja sahip olacağına kuşku yok. İşte bunu bilirim...