Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Davaların uzun sürme-sinden, herkes gibi İhsan Amca da şikâyetçi. Gecikmiş adalet, adalet değildir! Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de kabul edilen “adil yargılanma ilkesi” aynı zamanda makul bir sürede yargıla hakkını içeriyor.

Peki, bir dava için “makul yargılanma süresi” ne kadar? Bunun için peşinen bir süre tespit edilemiyor. Davanın konusu, niteliği, yargılananların kendilerinin davayı uzatmak amacıyla taleplerde bulunup bulunmadığı, resmi makamlardan istenen belgelerin kasten geç gönderilip gönderilmediği gibi hususlara dikkat ediliyor. Mesela 7 yılı, 8 yılı aşan bazı davalarda, makul süre aşıldığı için adil yargılanma hakkının ihlal edildiği kabul edilmiş.

Haberin Devamı

Mahkemelerin iş yükü azalır

Türkiye’de yargılamanın uzun sürmesinin en önemli sebebi, mahkemelerin iş yükü.

Öyleyse ne yapalım? Mahkemelerin iş yükünü azaltalım! Ne yolla? Hâkim, savcı sayısını 3 katına, sonuçta mahkemelerin sayısını 3 -4 katına çıkarsak mahkemelerin iş yükü azalır ve ideal sayıya iner. Bu, şu anda bütçede öngörülmemiş.

Başka ne yapalım? Ceza davalarında uzlaşmayı, hukuk davalarında arabuluculuğu teşvik edelim, hatta zorunlu hale getirelim. Böylece vatandaşlara mahkemeye gitmeden uyuşmazlığı kendi aralarında çözmeleri için bir olanak verelim.

İhsan Amca, ben hep şunu söylerim, en adil ve hakkaniyetli karar, mahkemenin verdiği karar değildir. Uyuşmazlığın taraflarının kendi aralarında rızaları ile anlaşarak aldıkları ortak karardır. Çünkü İhsan Amca, mahkemenin verdiği kararda her zaman hata payı vardır. Hata olmasa bile bir taraf memnun olur, diğer taraf değil. Ama taraflar uzlaşarak kendileri bir sonuca giderlerse, bu çözüm her iki tarafın rızasıyla oluştuğu için, iki taraf da az veya çok tatmin olur.

İhsan Amca, iş hukukundan doğan uyuşmazlıklarda mahkemeye gitmeden arabulucuya başvurmak epeydir dava şartı olarak kabul edildi. Yani İhsan Amca senin anlayacağın, işçi ile işveren arasında bir uyuşmazlık çıkarsa, bu ister işten çıkarma, işe iade olsun, ister kıdem, ihbar tazminatı gibi tazminat alacakları olsun, hemen koşa koşa gidip iş mahkemesinde dava açılamaz.

Haberin Devamı

Önce arabulucuya başvurmak şart. Taraflar arabulucu önünde de anlaşamazsa, o zaman dava açılabilir. Gördüğün gibi İhsan Amca, işçi ve işveren arasındaki birçok uyuşmazlık davasız çözülme olanağı buluyor. İş mahkemelerinin de iş yükü azalıyor. Eskiden İhsan Amca, 6 aya duruşma günü verilirdi. Bu süreler gittikçe azalıyor.

Ticari uyuşmazlıklar sırada

Sevgili ihsan Amca, müjdeler olsun ki artık ticari uyuşmazlıklarda da dava açmadan önce arabulucuya başvurma şartı getirilecek. Kanun teklifi TBMM’ye sunuldu bile. Kanun teklifinin 20’nci maddesinde, Türk Ticaret Kanunu madde 4’te “Belirtilen davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” deniyor.

Eğer bu kanun teklifi yasalaşırsa İhsan Amca, artık şirketler, tacirler aralarındaki ticari davaya konu olacak uyuşmazlıkların çözümü için hemen ticaret mahkemelerinde dava açamayacaklar. Önce arabulucuya başvuracaklar. Arabulucu önünde de uzlaşmazlarsa, mahkemeye gidip, dava açacaklar.

Haberin Devamı

İyi değil mi, İhsan Amca! Ticaret mahkemelerinin halini bir görsen! İş yükü dağları aşmış, davaların çeşitliliği çok fazla, hâkimler ticari davalarda uzmanlaşıncaya kadar hatalı kararlar veriyorlar, bazen de hatalı ticaret hukuku mantığına sahip olduklarından, sittin sene doğru karar veremiyorlar. Allahtan Yargıtay var da! Artık Bağdat eski Bağdat olmasa da, mahkemenin, istinaf dairesince de onanan yanlış kararını Yargıtay Bağdat’tan döndürüyor!

Hangi davalar için geçerli?

İhsan Amca, merakın arttıysa hemen onu da söyleyeyim: Şirketler kendi aralarındaki uyuşmazlıkları gelecekte önce arabulucuya götürecekler. Ama biz tüketiciler ile şirketler arasındaki tüketici davalarını arabulucuya götürme şartı yok!

Başka ne var? Mesela iki şirket arasındaki kira alacağı, mal veya hizmet alım satımından doğan alacak, iki şirket aracının karıştığı trafik kazasından doğan tazminat alacağı, inşaat sözleşmesinden, bir inşaat şirketinin diğer bir inşaat şirketinin taşeronluğunu yaptığı sözleşmelerden doğan alacaklarda da önce arabulucuya başvurma şart.

Ama İhsan Amca, eğer bir tanıdığının şirketi varsa ve bu şirketin kaskolu aracının uğradığı hasarı sigorta şirketi ödemiyorsa, arabulucuya değil, sigorta tahkim komisyonuna başvurulabilir. Şirketi olan tanıdığına söyle lütfen İhsan Amca!

Genel kurul iptali davaları hariç

İhsan Amca, şirketi olan bu tanıdığın var ya, işte o aynı zamanda şirketin yönetim kurulu üyesi ise, diğer ortaklar şirketi zarara uğrattığı iddiası ile ona karşı bir tazminat davası açacaklarsa, yine de önce arabulucuya başvurma dava şartı var. Fakaat... İşte burada çok önemli bir fark var İhsan Amca:

Ortakların genel kurulu toplantıya çağırma davası, genel kurul karalarının iptali davası, limitet şirket müdürlerinin görevden azli davası, şirkete özel denetçi atanması, yönetim kurulundan bilgi alma ve şirket defterlerini inceleme davası gibi davalar için arabulucuya başvurma şartı yok, doğrudan mahkemeye gidip dava açılabilir. Hatta şirketin haklı sebeplerle feshi davası bile arabulucuya başvurmadan açılabilir.

Çekle ilgili uyuşmazlıklar TTK md 4 gereği ticari dava. Poliçe ve bono dediğimiz senetler de aynı. Dolayısıyla İhsan Amcacığım, hani bu Kanun teklifinden bana ne, şirketim yok, deme!

Olur ki bir yerden eline bir çek geçer, karşılıksız çıkar, senet düzenlersin, senet alırsın. O zaman senin de ticaret mahkemesinde davacı veya davalı olmadan önce arabulucuya başvurman zorunlu. Ne yapalım, artık buna katlan İhsan Amca!

Kanun teklifinde boşluk var...

İhsan Amca, son olarak sana ilginç bir daha söyleyeyim mi? Kanun teklifi güzel de, unutulan bir şey var: Bazı davalar var ki konusu hem para veya tazminat alacağı hem de bunların dışında! Hangisi mi? İflas davaları.

İflas davasında alacaklı hem şirketin iflasını ister hem de belirli bir miktar para veya tazminat alacağını. Benim yorumum sevgili İhsan Amca, iflas davası için arabuluculuğun dava şartı olmaması yönündedir. Fakat bu tartışmalara meydan vermemek için, Kanun teklifinde ilgili yere “sadece” ibarenin eklenmesi yeterlidir. Mahkemelerin iş yükünü azaltalım derken, farkında olmadan başa işler çıkarmayalım. Haksız mıyım, İhsan Amca!