31 Mart’a dönük aday tespitinde gelgitler yaşayan CHP’nin sorunu aday adayı çokluğu mu yoksa yönetim zafiyeti mi? Yanıt elbette ikinci şık çünkü birincisi de doğrudan onunla bağlantılı... Yani sorulduğunda bazı yöneticilerin aday fazlalığını zenginlik ya da çok seslilik diye yorumlamaları hikâye. Gerçek neden birçok ismin bu süreci karambolde piyango bana da vurabilir hayaliyle Kılıçdaroğlu’nun gözüne girme yarışına dönüştürmesi. Özellikle de CHP’nin kaleleri olarak nitelendirilen yerler açısından. Dolayısıyla da daha baştan zaman yok gerekçesiyle ön seçim yolunu kapatan Kılıçdaroğlu “tek seçici” olarak yine de teşkilatın, sokağın nabzını tutsa ya da tutmak istese sorun olmayabilirdi. Ancak tam tersini yaptı, yapıyor ve kafasına koyduğu isimlere yol vermek uğruna parti içinde yeni küskünler, muhalifler yaratıyor. Bunun son örneği de İzmir’de yaşananlar. Çünkü o parti meclisi, bu parti meclisi diye İzmir adayını açıklamayan, açıklayamayan Kılıçdaroğlu şimdi Kocaoğlu’nun ben de varım tornistanıyla hepten labirentten çıkış arar hale geldi. Kafasındaki ismi tercih etse Kocaoğlu ne yapacak? İstemese de Kocaoğlu’nu seçmek zorunda kalsa, Kocaoğlu’nu destekleyen ilçe belediye başkanları var, onlar ne olacak? Aday gösterse de sıkıntı, göstermese de... Tabii aynı durum İstanbul’daki ilçe başkan adaylıkları için de geçerli. Oralarda da mevcut-eski başkanlar, yeni-eski ilçe yöneticilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda aday adayı Kılıçdaroğlu’nun iki dudağının arasına bakıyor. O nedenle de partide “kazan” kaynıyor. Dün bu durumu CHP’nin önde gelen bazı isimleriyle konuştum. Tespitleri çarpıcıydı:
“CHP yönetimi hiçbir yerde toplumu kucaklayacak şu ana kadar bir mesaj veremedi, hamle yapamadı çok geç kaldılar. Dolayısıyla, CHP iyi yönetilmiyor, problem bu. İzmir gibi bir yerde siz kendi adayınız da bu kadar tereddüt ederseniz, seçmen size nasıl oy versin? Sen kararlı olacaksın, üzerine basa basa adayını açıklayacaksın. Şimdi Ahmet mi, Mehmet mi, Hasan mı hâlâ tartışılıyor. Bakalım bu karambolden kim çıkacak?
Garanti yerleri Kemal Bey bana bırakın dedi. Önceki yerel seçimde komisyon falan vardı bu konuyla ilgili, şimdi o da yok. Yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı ve örgütten sorumlu genel başkan yardımcısı bir hazırlık yapıp Kemal Bey’e götürüyor. Onlara sorduğumuzda da Kemal Bey biliyor diyorlar.
Anket bazı yerlerde yaptılar ama onu da açıklamıyorlar. Zaten açıklansa da anlamı yok çünkü geçen seçimde de anket yapmışlardı ama önde çıkanların hiçbiri aday gösterilmedi..
Seçimde alınacak oydan çok, kurultayda nasıl dik durulur ve değişim olmasının hesabı yapılıyor. Onun için kenarlara, köşelere kendi adamlarını yerleştiriyorlar. Büyük olasılıkla, seçimden sonra ilçe başkanlarını da değiştirip kontrolü elde tutmaya çalışacaklar ama çok zor. Bu tsunamiye benzer, vurdu mu hiçbir şey dinlemez.
Oysa iyi, doğru adaylar tespit edip, bu seçimde yüksek oy alsa kimse bir şey diyemez ama tam tersi oluyor şu anda. Liyakatten çok, adayların genel merkeze yakınlığı genel başkana yakınlığı, sadakati göz önüne alınıyor. Yani aday değil, kadro tespiti yapılıyor...”
Özetle; parti sözcülerinin sık sık yinelediği üzere, yerel seçimde zafer beklentisi içindeki CHP’nin an itibarıyla görüntüsü sandığa konsantre olmaktan ziyade hâlâ aday sorununu çözüme odaklı. Ve bu da 31 Mart’tan çok, kurultaya hazırlık algısı veriyor... Önümüzdeki günler ne getirir, ne götürür hep birlikte göreceğiz...
