Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İstanbul’un seçilmiş 98 milletvekili var. Bir başka deyişle, parlamentonun altıda biri İstanbul temsilcisi. Dolayısıyla da İstanbul’un İstanbullunun sorunlarının Ankara’ya taşınma ve TBMM’de çözüm üretilme yüzdesi hayli yüksek. Tabii kâğıt üstünde çünkü bunun realiteye dönüşmesi o milletvekillerinin performansıyla doğru orantılı. Bu bağlamda da sıkıntı olduğu açık ve net. Hem kronik sorunların varlığını koruması hem de İstanbul’un vekillerinin vatandaşla kurduğu bağın daha çok seçim dönemlerine odaklı olması nedeniyle. Yani vekiller normal zamanlarda istisnalar hariç pek sokakta halkın arasında görünmüyorlar. Nitekim vatandaşa sorsan birçoğunun ismini hatırlamaz bile. Onun için de seçmenin kafasında bazı soru işaretleri söz konusu. Özellikle de inandırıcılık açısından... Aynen şimdilerde olduğu gibi. Şöyle ki; malum şu anda 23 Haziran’a dönük hemşehri odaklı seçim stratejileri kapsamında iktidar ve muhalefet cephesinden yenisi, eskisi yüzlerce milletvekili İstanbul’da kamp kurdu, devamı da yolda. Onlar da geldikten sonra sandık gününe kadar neredeyse her mahallede sekiz on milletvekili olacak. Ve her biri öncelikle hemşehrilerini ikna etmek için sokaklarda dolaşacak, evleri, iş yerlerini ziyaret edecek, bu arada da bildiği, çalıştığı, dilinin döndüğü kadar İstanbul’un sorunlarına dönük çözüm önerilerine değinmek zorunda kalacak. Zira ikna etmeye çalıştığı hemşehrisi de artık İstanbullu ve kentin kronik sorunları onu da doğrudan ilgilendiriyor. Peki, bu durumda ne kadar inandırıcı olacaklar ya da olurlar? Dün bu konuyu İstanbul’un deneyimli eski milletvekilleriyle konuştum. Kesiştikleri noktalar şunlardı:

Haberin Devamı

“Milletvekil-lerinin İstanbul’un bırakın sorunlarını, master planlarını, insan haritasını ciddi bir şekilde bildikleri kuşkulu. Birçok yere zaten İstanbul’daki partililer götüreceklerdir. Örneğin, Sivas milletvekili diyelim ki Beykoz’da görevlendirildi, Beykoz’un çayırını bilmez. Hayatında ilk defa İstanbul’a gelecek insanlar var. Dolayısıyla, sokakta sadece ana problemleri saymak ve o problemler etrafında vatandaşla ortak bir gündeme iştirak etmekten öteye gidemezler. Yani trafik sorunu der, altını deniz yolu, kara, raylı ulaşım diye lafla geçiştirirler.

Haberin Devamı

Bunlar genellikle çarşı pazarda gezecekleri için, çarşı esnafı, vatandaş ülkenin ekonomik sıkıntılarını soracaktır ve bazı istenmeyen diyaloglar yaşanacaktır. Çünkü hemşehrisi ‘Oğlum işsiz, ben işsizim, memlekette şu problemim’ var diyecektir. Hatta ‘Bugüne kadar neredeydin? Şimdi mi hatırladınız” şeklinde sitemler, tepkiler de olacaktır.

Bunları iyi değerlendirebilecek insanlar öne çıkmalı yoksa kolay ‘Sen Erzurumlusun ya da Sivaslısın, ben de Dadaşım, Yiğidoyum, senin bu işini hemen yaparım’ diye seçim edebiyatı başlarsa, zaten siyasi kadrolara inancını yitirmiş insanlar bir kez daha boşluğa düşer. Onun için samimi olmalılar, yapabileceği sözleri vermeliler...”

Özetle; İstanbul’da iddialı olduğu kadar sıkıntılı bir seçim atmosferi söz konusu. Çünkü bu kampanya süreci milletvekili-vatandaş ilişkileri açısından çözüm odaklı değil, çıkar amaçlı bir görüntü verecek. Ve verilen sözler İstanbul’dan, sorunlarından ziyade, herkesin kendi yöresi, hatta kişisel meseleleri üzerine odaklanacak. Yani kentin cadde ve sokaklarında hiç olmadığı kadar milletvekili dolaşacak ama bu yine de İstanbul’a yaramayacak...