Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Terörün amacı, toplumda endişe ve korkuları körükleyerek kitleleri kontrolsüz infiallere sevk etmek. Bugün PKK’nın İstanbul ve Kayseri gibi büyük şehirlerde uygulamaya çalıştığı planın özeti bu. Evet bir hafta arayla gerçekleşen kalleş saldırılarda görünen hedef polis ve PKK’nın korkulu rüyası komandolar olsa da asıl amaç ülkede kardeş kanı akıtmak, yani iç savaş çıkartmak. Şöyle ki; Haziran 2015 seçimlerinden sonra bölgesel ve küresel güçlerin desteğiyle ülkenin doğusunu Suriye’deki iç savaşla birleştirme hevesine! kapılan PKK bunun üzerinden bir ayaklanma hesabındaydı. Bunun için de dağ kadrosundaki teröristlerini yerleştirdikleri Güneydoğu’daki Cizre, Nusaybin, Sur ya da Yüksekova gibi ilçelerde hendekler, barikatlarla kaos taktiğini denedi. Amaçladıkları ise devletin silahlı gücünü üzerlerine çekmek ve bu vesile ile, Suriye’de olduğu gibi, bölgede bir halk ayaklanmasını tetiklemek idi.

Haberin Devamı

Fakat, Kürt vatandaşlar bu oyuna gelmedi ve terör örgütünün kendisinden beklediği desteği ona vermedi. Hatta, bütün tehdit ve alıkoymalara rağmen, halk, bulduğu ilk fırsatta oradan kaçarak kurtulmaya çalıştı. Aylarca süren çatışmalarda da binlerce PKK’lı öldürüldü. Açıkçası kukla terör örgütünün ve arkasındaki güçlerin bu oyunu çöktü.

Şimdi ise aynı oyunun ikinci perdesi sahneleniyor. Bu seferki hesap ise masum sivillere, polise ve silahsız askerlere düzenlenen alçak saldırılarla Türk refleksini harekete geçirmek. Amaç da şu:

“Yetti artık” tepkisiyle halk galeyana gelirse, batıda bazı yerleri basabilir, bazı insanları oradan çıkartmak isteyebilir. Şiddet, baskı uygulayabilir. Dolayısıyla da Türkler ve Kürtler arasında karşılıklı tepki tetiklenebilir.

İşte bu nedenle de hedefler artık Güneydoğu değil, Kürt nüfusun ya da milliyetçi ve muhafazakar tabanın yoğun olduğu iller. Yani dememiz o ki İstanbul’dan bir hafta sonra huzur kenti olarak gösterilen Kayseri’deki bu olay sadece Komando Tugayı’na yönelik kalleş bir saldırı değil, milliyetçi muhafazakar hassasiyetleri dürtmeye yönelik hain planın bir parçası. Çünkü Kayseri, etrafında Yozgat, Kırşehir, Nevşehir Sivas, biraz daha ilerisinde Tokat ve onun komşusu Malatya, Kahramanmaraş gibi bir çok hassasiyetin kurcalanabileceği konumdaki bir şehir. Nitekim, katliam sonrasında sokağa yansıyan bazı olaylar da bunun açık kanıtı.

Haberin Devamı

Yalnız ve güzel ülkemiz aman dikkat...

Acının son adresi

Patlayan bombaların 80 milyonun yüreğinde açtığı yarayı hissetmek için sokakta ve sosyal medyada gezinmek yeterli. Bunun bir örneği de Kayseri’deki patlamanın olduğu gün Burcu Gürses’in Facebook’ta paylaştığı şu satırlar:

“Dün çocukluğumun geçtiği Altunizade tarafındaki evimize gittim. Annemle ve kızımla sohbet ederken Halep’teki çocukların durumu konuşuldu başladım ağlamaya. Sonra çıktık kızımla köşebaşındaki eczaneye uğradık çünkü saçma sapan şekilde parmağıma çakı battı. Eczacı hanim pansuman yaparken içeri giren biri ilaç alıp “Mahallede de şehidimiz varmış” dedi. Ben de sordum, eczacı hanım anlattı. Maçka parkında intihar bombacısını fark edip üzerine atlamış polisimiz. Köşedeki bakkalın oğluymuş. Başladım eczanede ağlamaya. Kızımı alıp çıktım köşedeki bakkala doğru yürüdüm başsağlığı dilemek için yolda ağlayarak. Baktım ağlamam durmuyor ağzımı açamıyorum bile onların moralini iyice bozmamak için bindik kızımla arabaya yolda ağladım rahatlayana kadar. Sonra migren krizim tuttu. Gece erken yattım. Sabah yatakta gözümü yavaş yavaş açarken salondaki televizyonda spiker anlatıyordu: “Kayseri’de çarşı iznine çıkan askerlerimizin olduğu otobüsü arkadan takip eden araç patladı. Yaralı ve şehitlerimiz var.” Dün yağan kar tüm acıları örter sanıyordum; bugüne bu satırları yazarak ve ağlayarak başladım. Yanıma kızım geldi “her gün ağlıyorsun sen de” dedi. Diyemedim ki bu kadar acıyı taşımak artık iyice zor geliyor.”