21.11.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
İktidarın yurtiçi ve yurtdışında hedefinin 2019’daki Cumhurbaşkanlığı seçimi ve yüzde 50+1’e ulaşmak olduğunu belirten Yılmaz, hükümetin iç siyasette kullandığı kutuplaştırıcı üslubunu dış siyasette de kullandığını öne sürdü.
‘Alçak bir yaklaşım’
Yılmaz, NATO tatbikatındaki “Atatürk ve Erdoğan düşmanlığı” skandalını ilk kınayan partilerden birinin CHP olduğunu dile getirerek, yapılan davranışın hiçbir suretle kabul edilemez alçak bir yaklaşım olduğunu vurguladı. Yılmaz, şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı’nın dün, ‘Bugüne kadar bize yapılan saldırıları gizleyemedikleri bir sevinçle karşılayanların işin içine Atatürk dahil edilince meselenin gerçek yüzünü anlamış olduklarını ümit ediyorum’ açıklaması oldu. Ben bu cümleyi şöyle kurmak istiyorum; Bugüne kadar Atatürk’e burada yapılan saldırıları gizleyemedikleri bir sevinçle karşılayanların işin içine yüzde 50+1 gerçeği girince, gerçeği daha iyi anladıklarını ben de ümit ediyorum. Atatürk’e sahip çıkmak sadece konjonktürel yaşanan saldırılar ve çirkinliklerle sınırlı kalmamalı. Atatürk, kurduğu ülkenin evlatları tarafından hakarete uğradığında ses çıkarmayanlar bugün farklı bir tonda ses çıkarıyorlar.”
Yılmaz, “Türkiye’de popülist bir lider var, her şeyi iktidar için kullanıyor, iç politikayı, dış politikayı, bütün milli hassasiyetleri kendi istiklali için kullanıyor. Böyle olunca dış politikada gerginlik bitmiyor, içeride kutuplaşma dinmiyor. Türkiye’deki bütün milli hassasiyetler, Sayın Cumhurbaşkanı’nın Türkiye’yi koruma refleksinin yüz katı önündedir” dedi.
Sarraf tedirginliği
Yılmaz, Rıza Sarraf’ın itirafçı olduğuna dair iddiaları hatırlatması üzerine de, “’Sarraf bir vatandaş, Amerika’da itirafçı olsa ne olur olmasa ne olur’ gibi düşünmemiz gerekmez mi? Neden bu tedirginlik? Bize açıklanmayan, bizim bilmediğimiz bir korku gerektirecek gerçeklik mi var? Nedir?” diye sordu.