Varsın, Eren Derdiyok kenarda beklesin... Tolga Ciğerci, Serdar Aziz, Ahmet Çalık, sakatlıklarını tedavi ettirsinler, De Jong cezasını çeksin sorun yok. Hatta Riekerink’e de boş verin...
Galatasaray için fark etmez... Yeter ki onlar sahada olsun, oynasın!
Onlar kim mi? Muslera, Sneijder, Podolski vee...
...Kareyi tamamlayan Bruma!
Onlar oynadığında, onlar istediğinde, istedikleri ritm ve tempoyu yakaladığında Galatasaray kolay kolay kaybetmez. Takımın geri kalanları Yasin, Selçuk, Sabri, Carole, Semih ya da Hakan Balta, baltayı taşa saplamasınlar yeter! Onlar ayak uydurursa Galatasaray da kilitlenen her defansa maymuncuk uydurabilir. Dünkü gibi bol kepçe gol ziyafeti sunabilir.
Kilitlenen defans dedim de... Akhisarspor’a pek yakışmadı bu... Çünkü neresinden bakarsanız bakın, kilitlenmeyi unutmuşlardı. Ya da kilitlendiler ama hiç fark etmedi. Ellerini-kollarını sallaya sallaya golleri sıraladılar Akhisarspor’a.
Muslera’yı biliyorsunuz... O, bu ligin en iyi 2 kalecisinden biri... Orada hiç sorun yok. Yediği gollerde sorun varsa, biliniz ki bu savunmanın sorunudur.
Sneijder ve Podolski’ye dönersek... Adlarıyla sürekli gündemdeler. Çin’den, Katar’a, Japonya’ya kadar hemen her yerden teklif yağıyor. Çoğunu menacerleri reddediyor. Türkiye’de yaşamaktan, Galatasaray’da oynamaktan dolayı en küçük şikayetleri yok. O parlak rakamlar başlarını döndürmüyor. Bildikleri oyunu keyifle oynuyorlar.
Dün üçü de tıkır tıkır top oynadı, görev yaptı. Hatta Muslera’nın işsizlikten (!) sıkıldığını bile söyleyebiliriz.
Maçın asıl güzelliği, oyunun coşkulu bir gösteriye dönüşmesindeydi. O işi de Bruma yaptı. Galatasaray’a geldiği ilk yılında yeteneği göz kamaştırdı ama antrenörlerine göre futbolda öğrenmesi gereken çok şey vardı. Dünkü Bruma parçası olarak oyuna katılabileceğini, daha yararlı ve üretken olabileceğini gösterdi bize. Olağanüstü hızı, iki ayakla topa hakimiyeti, adam geçme becerisi ile soldan yüklendi, topunu taşıdı pozisyon yarattı. Yine soldan topla geldi, golünü attı. Sağdan da aynı biçimde bir gol attı. O golde Podolski’nin takdirini kazandı ki, Alman futbolcu samimiyetle -kendi vurmadan- asisti tercih etti.
Elbette böylesine baskı ve tempo ile oynayan takımın stoperlerinden de korner gibi duran toplarda gol atması beklenir. Semih Kaya bunu yaptı. Yasin de oynadığı sürece hücumdaki üç yabancı arkadaşına ayak uydurdu. Podolski’nin şutunda kaleciden dönen topu adeta tiplemesi takdire değerdi.
Maçın başında Rodrigues’in kenarda başlaması garipti. Sonradan oyuna girdi. Bir penaltı kazandırdı. Selçuk beşi getirdi.. Sinan da boş durmadı tabii...
Altı golden sonra yeniden zirve hesaplarını yaparsak... Lig’de de Kupa’da da Aslan’ın söyleyeceği çok söz var, galiba!
