Acaba hangisi? Beşiktaş’ın Antalya deplasmanında istediği ritmi bir türlü tutturamaması, tempoyu yükseltememesi ve kendi oyununu rakibe kabul ettirmek yerine Antalyaspor ataklarına karşı direniş futbolu oynaması hengi nedenle açıklanabilir?
UEFA Avrupa Ligi’ndeki Olimpiyakos galibiyetinden sonra olası bir rehavet mi bu, yoksa yorgunluk mu?
Ya da şöyle soralım soruyu: Medipol Başakşehir’in kendi sahasında Kardemir Karabükspor’la 3-3 berabere kalması, Beşiktaşlı futbolcularda heyecanlı bir beklentiye neden olur mu? Böyle bir durum, yani puan farkının 4’e yükselme olasılığı bir baskı yaratmış olabilir mi?
Yazarken, bir de baktım ki Vincent Aboubakar, kaleci Ferhat’ı engellemekten ikinci sarıyı görüp kırmızıyla oyundan ihraç ediliyor. Olimpiyakos maçında yaptığı “delilik” ise dünkü davranışı da “zırdelilik” olmalı. Bu hareketin kuralla da ilgisi yok, akılla da! Böyle bir oyuncunun gollerine de tav olmamalı. Kiralık bir futbolcunun -golleri bir yana- bu kadar kötü bir karne ile ne kadar güven verdiği tartışılır. Bonservisi 10 milyon euroymuş. Kırmızılar pazarlık olacaksa fiyat ayarlamasını gerektirebilir.
Her neyse... Beşiktaş’ın Eto’o ve arkadaşlarına karşı savunmada olabildiğince disiplinli oynadığını, maç yorgunluğunu filan unutarak kendilerini adarcasına mücadele ettiğini söylemeliyiz. Üstelik orta alandan da yeterli destek görmeden!
Atiba-Oğuzhan ikilisi, olabildiğince -top çalarak, pas atarak- bir şeyler yapmaya çalıştılar. Özellikle hücuma katkıları önemliydi. Ama Quaresma, Talisca, Aboubakar, Babel oldukça verimsizdi. Şenol Güneş, yorgun ve etkisiz Quaresma’yı çıkarıp yerine Cenk Tosun’u alırken gol için çok önemli bir hamle yapmıştı. Ama anladık ki Aboubakar da hamleci(!) 60 ve 64’de peş peşe iki sarı kart nasıl görülür, bilmiyorum. Belki Aboubakar’ın bir bildiği vardır. Güneş’in 60’daki Talisca-Necip hamlesi de anlaşılabilir. Arada bir de Adriano’nun yerini Mitroviç’e bırakan zorunlu değişikliği var. Güneş’in hamleleri o nedenle sonuç vermedi.
10 kişi kalan Beşiktaş, Olimpiyakos’u 4 golle yenebilmişti. Dün de 10 kişi kalınca “tek kale” oynadılar. Şu farkla ki savunmaya, ayakta durmaya çalışan Beşiktaş’tı. Antalyaspor’un çabası ve baskısı her bakımdan saygıyı hak ediyordu.
