Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

25 Eylül 2013... Galatasaray Başkanı Ünal Aysal, yönetim kurulunun teknik direktör Fatih Terim’in görevine son verdiğini açıklıyor. Galatasaray TV’de “Fatih Terim bizim elemanımızdır” diyerek teknik direktörüne alt kademede bir statü belirleyen ve iki tarafın da- kendisi ve Terim- ego savaşına kibrit çakan Aysal, önce Sneijder, sonra da Drogba transferleriyle Galatasaray’da “çilekli pasta” sürecini başlatıyor. O pastada Terim’in aklı ve emeği var ama Başkan ve yönetim kurulu kamuoyuna “çilek” tadıyla iki şampiyonluk sunuyor.

Haberin Devamı

Terim’in eleman olarak kapıya konmasından sonra Mancini, Prandelli, Hamza Hamzaoğlu, Mustafa Denizli, Riekerink ve İgor Tudor teknik direktör olarak turnikeye giriyorlar. 41 ayda 7 teknik direktör... Ortalama 6 ay görevde kalıyorlar. Rüzgar alt yapıda da dinmiyor. Bülent Ünder, Ahmet Akcan, Orhan Atik, Riekerink peş peşe göreve gelip ayrılıyorlar. Çocukların başı dönüyor. Teknik direktör yardımcılarına bakalım... Hasan Şaş, Taffarel, Ayhan Akman... Arada gelip gidenler de var. Hepsi de sessiz, sakin, uysal adamlar. Yönetimle futbolcu grubu arasında bir tür köprü görevi üstleniyorlar. O köprüden bol bol kulis ve havadis geçiyor. Arada bir de emektar kaptan Cüneyt Tanman’ın sportif direktör gibi bir göreve geldiğini unutmayalım. Derken Levent Nazifoğlu ve Mehmet Özbek..
Galatasaray bir tür yolgeçen hanına dönen futbolu kötü yönetiyor. Terim sonrası oluşan futbolcuya dayalı düzen, yerlisi yabancısıyla iktidar savaşında hemen tüm teknik direktörlerin başını yiyor.

Igor Tudor’un doğru strateji, yanlış zamanlamayla Başakşehir maçından sahaya çıkardığı onbir, bu düzene son verme niyetinin göstergesi... Hırvat teknik direktör, resmen kılıç çekiyor. Yerlilerden kıdemli kaptan Sabri Sarıoğlu zaten 18 dışında... Takımın iki yabancı yıldızı Podolski ile Sneijder yedek kulübesinde... Başakşehir’de Adebayor’un peşpeşe attığı gollerle “üçleme” yaptığı maçta Tudor, ikisini ancak 67. dakikada oyuna alıyor. Ortada kocaman bir sorun var: Podolski, Galatasaray’a az da olsa para kazandırarak (2.6 milyon Euro) Japonya yolculuğuna hazırlanıyor. Pahalı adam (yıllık 6 milyon Euro) Sneijder ise, yeni hesap - kitap döneminde 30 yaş sınırını da aştığı için göz ardı ediliyor. Yeni sezon için belirlenen bu stratejinin hem de Başakşehir’e çıkan kadroda uygulanması ne kadar akılcı olabilir. Yönetim mi çılgın, yoksa Tudor mu? Fatih Terim stadı bu savaşın çatışma alanı olabilir mi?

Haberin Devamı

Dursun Özbek UEFA’nın bunaltıcı baskısıyla bütçeyi ve zarar sınırlarını kontrol derdine düşmüş... İşi gerçekten çok zor. Örneğin Umut Bulut’un 34 milyon TL’lik, Hamit Altıntop’un 52 milyon TL’lik maliyetleriyle oluşan finansal felaketin sonlandırılması için çabalıyor. Ne var ki, onun masraf kısıtlayan her hamlesi, futbolda yenen darbelerle etkisiz hale geliyor.

Dört gollü Başakşehir rezaleti, beklenmeyen bir olay değil... 2013 Eylül’ünden beri birbirini izleyen yanlışlar, bir halk deyişinin futbol versiyonunu söyletiyor:

“- Alma elemanın ahını.. Çıkar aheste aheste!”

İNSANLAR YAŞADIKÇA...

Haberin Devamı

Fernando MUSLERA - Bir şirkette en değerli patente sahip olmanıza rağmen ortakların hatasıyla nasıl iflas edilir? Mustafa Pektemek’in masum çocuk Muslera’ya attığı golü bir kez daha izleyin.

Rıdvan AKAR - Beşiktaş’ın Trabzon deplasmanındaki 4-3’lük galibiyetiyle coşup abartılı bir tweet attı... Özür dilemesine rağmen kimsenin gönlünü alamadı. Tanıdığım en iyi gazetecilerden biri. Beşiktaş’a sağlıklı iletişimin yollarını gösteren meslektaşım, maalesef iletişim kazasına kurban gitti.

Şenol GÜNEŞ-Ersun YANAL - Meseleye iki kulübün rekabeti ve puan tartısı gözüyle bakarsanız, yanılırsınız. İki teknik adam ve futbolcuları, bize son yılların en güzel futbol maçını sundular. Formaya aşk, futbolcuya sempati, kulübe sadakat kavramlarının yanına en temel kavramı koydular: Oyuna saygı! Saygıyla teşekkür ediyoruz.

Dirk ADVOCAAT - Akhisar maçını başladığı onbirle bitirerek ne demek istedi acaba? Kulübedekilere “Size ihtiyacım yok” mu demek istedi? Yönetime “Artık transfer yapmasan da olur. Al bu takımı seneye de tepe tepe kullan” önerisinde mi bulundu? Hiç anlaşılamadı!

Hadi buyur: Adebayor

Abdullah Avcı ve Başakşehir’i yok sayarak analiz yapılamaz. Onlar sezon başından -hatta yıllardan- beri ektikleri doğru ve akıllı tohumların hasadını yapıyorlar. Son hamleleri de çilek düşkünü Büyükler’i kıskandıracak kadar güzel. Togolu Emmanuel Adebayor’u 1,5 yıl için 1.6 milyon Euro’ya İstanbul’a getiriyorlar. Adam Real Madrid formasıyla yaptığı “üçleme”yi, yıllar sonra Başakşehir formasıyla tekrarlıyor. Şimdi merak ediyorum: En az 3 santrforla sezonu taşımaya çalışan Büyükler’de bir adet Adebayor var mı acaba?

İki küçük anekdot: Başakşehir’in yeni transferlerinden İrfan Can Kahveci, İstanbul’a ve kaliteli bir takıma gelince havalanıyor (!) Teknik Direktör Abdullah Avcı, “terbiyevi” bir uygulamayla Kahveci’yi 18’e almıyor. Genç futbolcunun ayaklarını yere basması umuluyor.

İstanbul’daki Galatasaray maçının galibiyet primi normal tarifede 10 bin lira. Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ, beklenmeyen bir müjde ile futbolcularını kutluyor: Süper prim 30 bin lira!

Beşiktaş’ı şampiyon ilan eden, Başakşehir’i de Galatasaray ve Fenerbahçe’nin “ikincilik” avı olarak gören anlayışların kulakları çınlatılıyor.

Spor Hayattır

Lig Radyo’da Sevgili kardeşim Mehmet Ayan’la birlikte yaptığımız “Spor Hayattır” programı, Okan Üniversitesi öğrencileri tarafından dalının en iyisi seçildi. Yedi yıllık emeğimize taze enerji katan bir ödül bu. Mehmet’e ve Okan Üniversitesi’ne teşekkür ediyorum. Lale Orta hocam, sana da!