Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Fatih Terim’in yeniden işbaşı yapması “vaka-i hayriye”, hayırlı bir olaydır. Futbola vereceği hizmetin akamete -kesintiye- uğraması sadece kendi için değil, ülke futbolunun da zararına olurdu.
Bu arada itiraz sesleri de yükseliyor tabii... Örneğin değerli dostum Fatih Altaylı, Fatih Kuşçu ile yaptığı programda “Galatasaray’ın etik anlayışı yok mudur? Futbol Federasyonu’nun görevden uzaklaştırdığı bir hoca, yaptığı yanlışın bedelini ödemiş mi oluyor? Aynı sezonda Galatasaray’da işbaşı yapması ne kadar etiktir? Ben olsam Fatih Hoca’yı Galatasaray’a getirmezdim” diyor.
Galatasaray taraftarları içinde Fatih Hoca’nın gelişini bayram gibi kutlayanların yanı sıra kuşkuyla karşılayanların da olması gayet normaldir. Önemli olan yaşadıklarımızdan hep birlikte ders çıkarıp çıkaramadığımızdır.
Fatih Terim, iki günlük antrenmanla, taşların yerini de fazla oynatmadan biraz “motivasyon”, biraz da “taktik dokunuşlarla” TT Arena’daki Göztepe maçını 3-1 kazandı. Taraftar da özlediği heyecanı ve başarıyı doya doya yaşadı. İlk yarının sonunda tatile giren takım, şimdi lider Başakşehir’in 1 puan gerisinde... Şampiyonluk için hiç de umutsuz değil!
Bu arada basına açık toplantıda söyledikleri de önemli: “20 Ocak’a kadar ayrı bir sözleşme, 31 Mayıs’a kadar ayrı bir sözleşme yaptık. Bu sözleşmelerde belirtilen süre içinde ücret kısmı “bedelsiz” olacaktır.”
31 Mayıs’tan itibaren geçerli olacak yeni sözleşmede ise Terim’e 1 yıllık görev verilecek, yılda 3 milyon Euro ödenecektir.
Duygusallığı bir yana bırakırsak... Terim, görevden ayrılmasına karar veren Türkiye Futbol Federasyonu’na açtığı 12 milyon liralık tazminat davasının herhangi bir nedenle zaafa uğramasını istemiyor. TFF ile sözleşmesinin Haziran 2018’e kadar sürdüğünü belirterek Galatasaray’da o süre dolana kadar “bedelsiz” çalışacağını açıklıyor.
TFF avukatlarının mahkemeye verdikleri dilekçede ise “Beş yıllık sürenin bitimine 1 yıl kala görevden ayrılmanın bu kadar önemli bir talebi haklı çıkaramayacağı” ileri sürülüyor. Avukatların verdiği dilekçelerde Terim’le uzlaşma zemini arandığını hissettim. Bakalım, hakimler ne karar verecek?

Haberin Devamı

Halterde cezalı ülke: Türkiye

Haberin Devamı

Uluslararası Halter Federasyonu (IWF), 1 Ekim 2017 tarihinde yayınlanan bir kararla 9 ülkeyi uluslararası müsabakalardan men etti. Rusya, Çin, Kazakistan, Ermenistan, Azerbaycan, Belarus, Moldova, Ukrayna ve Türkiye!
Bu haberin kamuoyunda yeteri kadar tartışılmadığını, gözlerden uzak tutulduğunu düşünüyorum. Türkiye Halter Federasyonu Başkanı Tamer Taşpınar, göreve geldiği günden beri “temiz halter/temiz sporcu” kavramlarını hiç dilinden düşürmedi. Gelin görün ki Nurcan Taylan, Sibel Şimşek ve Sibel Özkan’ın doping uygulamaları, Türkiye’nin de yasaklı dokuz ülkeden biri olmasına yol açtı.
Naim Süleymanoğlu’ndan sonra parlayan halter ışığımız yavaş yavaş sönme aşamasına geldi.
Öte yandan Uluslararası Olimpiyat Komitesi de halteri yakından izliyor. 2008 ve 2012 belge ve bulguları, yeni teknolojilerle gözden geçiriliyor. WADA kayıtlarına göre halterde ortaya çıkan doping uygulamaları önlenemediği takdirde olimpiyat oyunları programında halter geçici bir süre de olsa yerini kaybedecek. Türkiye için madalya şansının ortadan kalkacağı bir karar! Halter olimpiyat oyunlarında bugüne kadar 60 kota kaybetti. Elemeler ya da seçmelerle gelecek sporculara açık kapılar daraldı. Türkiye bu kötü gidişe nasıl dur diyecek? IWF ile ortak bir program uygulayacak mı? Temiz sporcu yetiştirecek mi? Bekliyoruz.

Haberin Devamı

Saygının şampiyonları

Eğip bükmeden, taktik analiz cevherleri yumurtlamadan doğrudan lafa gireceğim:
Başakşehir, Süper Lig’in saygı şampiyonudur.
Gösterişsiz, polemiksiz, kavgasız, şamatasız futbol oynadılar sadece...
Rakipleriyle çatışmadılar, tartışmadılar, kapışmadılar.
İstikrarlı bir kadroyla, iyi çalışılmış, sisteme dönüşmüş oyunlarıyla takdiri hak ettiler.
Volkan’dan Attamah’a... Emre’den Mahmut’a, Mossoro’dan Adebayor’a, Elia’dan Kerim Frei’ya, Caiçara’dan Epureanu’ya hepsi de iyi niyet ve emek kahramanıydı.
Göksel Gümüşdağ ve Abdullah Avcı, bir kulüpte başkanla teknik direktörün nasıl çalışması gerektiğinin örneğini verdiler.
Boşuna lider bitirmediler ilk yarıyı. Ligin sonunda ne olur bilemem.
Şimdiden saygıyı, sevgiyi, alkışı, takdiri hak ettiler.
Şampiyonluktan fazlasını!

Transfer esintisi

Futbolcuların tatili ya kumsalda, ya barda.
Finansal Fair Play’e rağmen gördük ki bazı kulüpler hâlâ hovarda.
Oysa maaşları zor ödüyorlar, bütçeler darda.
Aman ha... Büyüklerimizi ters döndürmeyin mezarda!