Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Beşiktaş-Fenerbahçe derbisi bitti, tartışmalar sürüyor. Belleklerde de uzun süre yerini koruyacağa benziyor. Tartışmalar, yorumlar gırla gidiyor.

Talisca’nın parmak işareti yüzünden başı dertte! Robin Van Persie ‘dil’ çıkardı, üç maç ceza aldı, ikiye indirildi. O dilini, sen de parmağını kullandın, öfkene yenik düştün, bakalım kaç maç ceza gelecek?

Kaleci Volkan Demirel’i bilmeyen yok! Niye onun tahriğine kapılır, parmağına sahip çıkmazsın arkadaş? İyi oyuncusun tamam, ne var ki iyi profesyonel olduğunu söylemek çok zor! Kaldı ki Volkan Demirel bizim penceremizden zaten defolu... Sütten çıkmış ak kaşık değil! Bu ne ilk, ne de son olacak! Adamın işi kalecilik falan değil, ortamı germek... Niye gaza geliyorsun! Kaldı ki, derbi öncesinde bu tehlikelere vurgu yapmıştık, demek ki anlatamadık!

Haberin Devamı

Kartal penceresinden gerçekten dramatik bir maç oldu. Rakip dokuz kişi kalmış, son saniyelerde garip bir gol yiyorsunuz, emekleriniz kuş misali uçup gidiyor! Üstüne üstlük, fark yapacağınız maçta iki puan kaybediyorsunuz! Asıl kafama takılan Kjaer’in orta yaptığı pozisyon.. Yok Fabri hatalı, yok ona Emenike faul yapıyormuş (doğru), Marcelo’yu bozuyormuş, bunların hepsi safsata! Yahu arkadaş, Quaresma, Cenk Tosun ve Oğuzhan, Kjaer’e niye baskı yapmayı düşünmüyor, seyrediyor? O golün asıl hazırlayıcıları onlardır, gerisi hikayedir!

Taraflı-tarafsız şampiyonluğun en büyük favorisi olarak gösterilen Beşiktaş ile ilgili çekincelerimi iki aydır yazıp, çiziyoruz. Bu oyunda hiç bir şey garanti değildir. Zaten bunun için de çok seviyoruz.

Dememiz o ki, Kartal bizim penceremizden de favoridir. Sürekli krediden yiyor. İnanılmaz, hatta mucizevi puanlar kaybediyor. Fikstüre bakıyoruz, en yakın takipçisi Başakşehir’in de Trabzon ve Kayserispor’la kritik maçları var, bunları da unutmayalım. En önemlisi, Beşiktaş’ın iki puanlık avantajını da kulak ardı etmeyelim.

Neşter vuruldu, tedavi başladı!

Efendim, Galatasaray, sezonu kaçırdı, ununu eledi, eleğini astı. Kasımpaşa maçından sonra Igor Tudor’un açıklamaları oldukça ilginç geldi. Ne diyor Tudor: “Van Gaal, Prandelli, Lippi ya da Hamza Hamzaoğlu da buraya gelse, hiç bir şey değişmez.”

Haberin Devamı

Yani, Tudor, bu sözleriyle Aslan’da futbolcuya dayalı sistemi işaret ediyor, köklü değişimin şart olduğunu vurguluyor. Valla haksız da değil...

Takım arkadaşım Nevzat Dindar’ın bu yöndeki haberleri sıcaklığını hâlâ koruyor. Başkan Dursun Özbek yeni sezonda Igor Tudor’la devam edeceklerini açıkladı, bu da doğru... Olağanüstü bir şey olmadığı taktirde Tudor, ligin bitimiyle birlikte savaş baltasını çıkaracak, Florya’da mıntıka temizliğine gidecek. Yani takımda yeniden yapılanmayı hedefliyor. Kimler yolcu, kimler kalıcı net bir şey yok. Kapalı kapılar ardında hedefteki isimler konuşuluyor, ne var ki öyle dedikoduya dayanarak yorum yapmayı sevmem, tarzım da değil.

Başkan Dursun Özbek’de boş durmuyor, yeni sezonda Florya’da park edecek, mesaisinin büyük bir bölümünü burada geçirecek. Öyle ki Başkan için Florya’da ofis oluşturma konusunda hummalı bir çalışma var...

Haberin Devamı

Aslan’daki bu yeniden yapılanmanın sarı - kırmızılı camiayı umutlandırdığı da bir gerçek... Biliyoruz ki, köklü değişimler, başarıyı da birlikte getirir. İşin özeti Igor Tudor, kanayan yaraya neşteri vurdu, bakalım tedavi için nasıl bir yöntem uygulayacak, bekleyeceğiz, göreceğiz.

Olmuyor başkan olmuyor

Başkan Aziz Yıldırım’ı iyi tanırız... Fenerbahçe dediniz mi, onun için akan sular durur, çocuğu gibidir. Adeta onun için ‘kalkan’ olur. Başkanın bu sevgisine gıkımız çıkmaz, saygı duyarız.

Ne var ki, bu sevginin karşılığı ‘tokat’ olmamalıdır. Haa işin içinde tahrik, ya da oyuncularınızı ‘ayartma’ olabilir. Ama bunun karşılığı asla şiddet değildir. Ortada bu iki unsur varsa ki,doğru olduğu iddia ediliyor; gidersiniz, konuyu hukuka taşır, orada çözüm ararsınız. Öyle çevrenizin dolduruşuna gelerek (!) kalkıp faturayı kesmeye kalkarsanız ki, asla doğru değil, ceremesini de çekersiniz!

Öfke kontrolü diye bir şey var. Hele hele Fenerbahçe gibi büyük bir kurumu yönetiyorsanız, öfkenize teslim olmayacak, elinize-dilinize sahip çıkacaksınız! Ne diyor Başkan Yıldırım, “Gerekirse yine yaparım.” Yoo başkan, olmuyor. Şu öfkenize bir türlü fren koyamıyor, soğukkanlılığınızı koruyamıyorsunuz. Kuruma bir şey olmaz. Ancak geleceğinizi, koltuğunuzu tehlikeye attığınızın farkında mısınız?

Yıllardır özellikle tesisleşme konusundaki övgüyle söz ediyoruz. Bu başarılarınızı bir ‘tokatla’ silip-atmaya ne hakkınız var? Valla işin özeti, sizin adınıza üzüldüm, böylesi negatif fotoğraflar sporumuzla asla örtüşmüyor.