Ege Bitmeyen seri

Bitmeyen seri

14.02.2018 - 01:00 | Son Güncellenme:

Spor Toto Süper Lig’in 21. haftasında İzmir’de Osmanlıspor’la 3-3 berabere kalan Göztepe öne geçtiği bir müsabakada bu sezon 4. kez üstünlüğünü koruyamadı. Ligde 5 haftadır kazanamayan sarı kırmızılı ekip, üst üste 3. beraberliğini aldı, puanını 33yaptı...

Bitmeyen seri

Bülent Buda: Castro, Gouffran ve de Demba Ba için çok üzüldüm. Kazanmayı çok istediler, kahramanlara özgü savaştılar ama sevinemediler. Anlıyorum onları. Çok yaşadık bu düş kırıklıklarını. Şimdi bu maçın kasetini izleyecekler ve de şaşacaklar, rakibin savunma arkası koşularına ürettikleri pozisyon sayısına. Hem de iki farkla öndeyken. Evet Kosanovic’in sol ayağının baygınıyız da, o yıkıcı özgüveni de öldürüyor. Şimdi ne diyeceğiz? Kadu gitti, oyun da gitti öyle mi? Bence kırılma 45’te, Halil’in ilk hareketi birinci sınıf. Kale, tüm metrekaresiyle karşısında. Final vuruşu, saç baş yoldurur. Niye bu denli kart görme, öfke, dağınık görünüm? Maç kazanamayınca sinir sistemlerinde arıza mı baş gösterdi? Kaygılı değilim, hasılat ligin ilk yarısında umutların ötesindeydi. Şu günlerde de iki iki eksiliyor. Nihayetinde birer puanlar ligi bitirir sorun değil. Benim kaygım çocukların harçlıkları eksilecek. Canları sıkılacak, üzülecekler.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Maçın başından itibaren Göztepe ve Osmanlıspor’un oyun anlayışında benzerlikler vardı. Baskı ve kazandıkları hızlı oyuncularla topu rakip kaleye taşımayı amaçladılar. Osmanlıspor, Serdar Gürler’le etkiliydi. Özer’in şutu da direkten döndü. 10. dakikadan sonra, Demba Ba, Castro ve Gouffran muhteşem üçlüsü öne çıktı. Göztepe, 2-0 öne geçti. Kosanovic’in inanılmaz hatasıyla durum 2-1 oldu. Osmanlıspor’un direnci arttı, maça tutundu ve o hızla ikinci yarıya başladı. İlk 5 dakikada yine 2 gol kaçırdı. Tam oyunu kontrol altına almıştı ki Kadu sakatlandı. (O pozisyonda Kadu’ya gösterilen sarı kart yanlıştı. Mehmet Batdal’a vurmamak için iyi niyetini gösterdi ve ayağını geri çekti.) O pozisyondan sonra Kadu oyundan çıktı ve defansın foyası da meydana çıktı. Yerleşim ve adam paylaşımı hataları yaptılar. Ağır ve tek hamlelik oyuncu olmalarının sıkıntılarını yaşadılar. Bölgelerini iyi koruyamadılar. Osmanlıspor pozisyonlar ve gol buldu. Göztepe yine öne geçti. Bu sefer son dakikadaki penaltı golüyle 2 puanı bıraktı. Yazık oldu. Maçın ilk 10 dakikasıyla son 10 dakikası hariç maçın mutlak hâkimi Göztepe’ydi. Bu iyi oyunun karşılığı 3 puan olmalıydı.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Göztepe, Osmanlıspor ile 3-3 beraber kaldı hem de Bornova’da. Sanırım biraz da Bornova Stadı’nın uğuru bozuldu gibi. Çünkü bu sezon Bornova Stadı’nda sadece 4 maç kazanabildi. Karşılaşmanın son dakikalarına önde giren Göztepe, Osmanlıspor’un 90+5’te kazandığı penaltı vuruşunu Cikalleshi’nin gole çevirmesiyle hayal kırıklığı yaşadı. Demba Ba, ilk kez bir mücadeleye 11’de başladı ve umut verdi. Özellikle Demba Ba, Gouffran ve Castro üçlüsünün performansları müthişti. 33 puanlı sarı kırmızılılar, 21 haftalık periyotta 9 galibiyet, 6 beraberlik ve 6 yenilgi aldı. Bu maçlarda 35 gol atan Göztepe kalesinde 32 gol gördü. Attıkları kadar gol yiyorlar. Sevgili Başkan Mehmet Sepil, “Stadımız ve akademimiz devreye girene kadar bu takım Süper Lig’de kalsın, ondan sonra başarılar gelecektir” diye hedef belirledi. Haklı da. Göztepe, bu sezon önemli işler başardı. Taraftarının tribün şovlarıyla da tüm Türkiye’nin sempatisini kazandı. Onun için fazla ağıt yakmaya gerek yok. Puan sıralamasındaki yerleri, ilk yıl için fena değil. Taraftarlara, kulübe zarar verecek ve antipati kazandıracak tezahüratlardan kaçınmalarını tavsiye ediyorum. Başarı, alkıştan çok kıskançlık getirir...

Haberin Devamı

Akhisar nihayet!

Bülent Buda: ‘Vuslat’ın sözlükteki karşılığı sevgiliye ulaşmak, kavuşmak. 12 haftadır uzaktılar birbirlerinden kavuşamadılar. Pazar günü nihayet sonlandı özlem. Galibiyet ile Akhisar buluştular uzun bir aradan sonra. Çok nitelikli bir futbol sergileneceğini beklemiyordum. Öyle de oldu. Ama akıllı, sabırlı, istekliydiler. Baskı altında oynadılar. Top daha çok Bursa’daydı. Sanki beklentiler, duran toplara göre ayarlanmıştı. Öyle oldu. Olcan, epeyce duran top kullandı. İlkinde net gol fırsatıydı. Mustafa kafa yönlendirmesinde başarılı olamadı. Ama ikincisi... Bakın o fansastik topuk vuruşuna ayrıca tek sayfa yazılır. Duran toplarda Mustafa paratoner gibi kendine çekiyor gelen topları. Şu sıralar Akhisar’ın puanı 30 üzeri olsaydı bu galibiyet Okan Hoca’nın soyadı gibi olurdu. ‘BURUK’. Ancak bu 3 puan o denli önemli ve gerekliydi ki ne tür koşullarda ortamda kazanılmış ona bakıyoruz. Boğulmak üzereydik, can simidi gibi geldi.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Akhisarspor’un, 12 haftalık galibiyet özlemini sonlandırmak, en önemlisi de 3 puanı alarak sıkıntılı bölgeden kurtulmanın hesabını yaptığı bir maçtı. Rakipte güçlü Bursaspor. Elbette böylesi kritik dönemde oynanan maçta düşmeyen bir tempo ve heyecan dolu bir müsabaka izledik. Ancak özel oyuncuların ve oynadığı oyunla takımın öne çıkmasını sağlayan oyuncuların da hakkını yememek lazım. İşte bu maçın yıldızı da Mustafa Yumlu’ydu. O azimli, inançlı Mustafa fantastik bir gol attı. Takım o golle 3 puan aldı. Övgüm sadece gol için değil. Ayrıca Olcan ve Soner etkiliydiler. Tek sıkıntı Olcan’ın çok geri gelmesi takımın, hücumun çoğalmasını engelliyor. Ancak takımı adına müthiş efor sarf ediyor. Soner ise dikine ve kanatlara yaptığı paslarla iyi oyun kurdu ve gerekli hallerde merkezden kenarıya toplar taşıdı. Ayrıca Larsson’u da bu maçta beğendim. Kaleci Lukac dikkatliydi. Hele Caner’in geri pasındaki kurtarışı çok güzeldi. İki bek Lopez ve Bayram kanat oyuncularıyla iyi yardımlaştılar ve kanatlardan getirdikleri toplarla etkili oldular. Akhisar takım oyunu oynadı. Sağlam defansıyla öne çıktı. Seyircisiyle bütünleşti ve çok önemli bir 3 puan aldı. Ama unutulmasın bu daha bir başlangıç.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Akhisarspor, evinde ağırladığı Bursaspor’u yenerek 12 maç aradan sonra şeytanın bacağını kırdı. İki takımın da kontrollü bir futbol oynadığı karşılaşmada pek fazla gol pozisyonu yaşanmadı. Orta saha mücadelesi şeklinde geçen karşılaşmada tek gol duran toptan geldi. Kazanılan serbest vuruşta Olcan Adın’ın ortasına Mustafa Yumlu’nun Zlatan İbrahimovic’i andıran golü, Akhisarspor’u zafere taşıdı. Akhisarspor bu galibiyetle sadece 3 puan kazanmadı. Özgüven ve moral ile stresten kurtuldu. Önümüzdeki haftalara daha umutla bakacaktır. Geçen hafta da yazmıştım. “6 sezondur Süper Lig’de Ege’yi temsil eden tek takımdır Akhisarspor. Geçen sezonun ikinci yarısında da benzer tablo vardı. Okan Hoca geldi ve bu takımı ayağa kaldırdı, yine kaldıracaktır” diye. Hasretle yanan gönüller güzel günlere doğru emin adımlarla yürüyecektir. 12 bin kişilik stadı dolduramaz diyenlere inat, yeşil-siyahlı renklere gönül vermiş taraftarlar, takımlarını yalnız bırakmayarak stadı dolduruyor.

Altınordu geliyor!

Bülent Buda: Dışarıdan bakınca kurabiye gibiler. Ekmeğini ban, birkaç lokma almaya çalış. Ceviz gibiler, dişleri fena yapıyor. Hiç unutmuyorum, ligin ilk yarısında İstanbulspor maçı öncesi İstanbulspor Antrenörü, Altınordu temas futbolu oynayamıyor, onlara biraz dokunacağız demişti. Dokundular, dağıttılar Altınordu’yu. Bugünlerde de o temas futbolunda sorun yaşayan takım evrim geçirmiş sanki. Darwin günümüzde yaşasaydı, şaşkına dönerdi bir olasılıkla. Dört maç, dört yengi. İkisi rakip saha, skorlar net. Yani bizim sokak ağzıyla fıstık gibi. Bu güzel günlerde bir şey ya da çok önemli bir şey gözünüzden kaçmamış olmalı. Erce, neredeyse 4 maçın tamamında takımın en iyisi. Aman yanlış anlaşılmasın sadece bir durum saptaması. Barış, vites küçültmeden savunma arkası koşularını ve de kalecileri paralize eden gollerini sürdürüyor. Bu bağlamda o final paslarını atanları da ıskalamayalım. Deniz, Alanya’daki toparlayıcı abi kimliğinin kıyısına geldi sevindirdi. Hasan iyi ki Altınordu’yu seçmiş. Neyse bu kadar güzelleme yeterli. Takımın bütünü her hafta üstüne koyuyor. Oyun alanı duruşları izleyende sevinç, gurur duygularını çağrıştırıyor. Artık ilk 6’dayız. İçimde bir şeyler kıpırdıyor. Güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler.

Fatih Tanfer: Altınordu, deplasmanda önce Ankaragücü’nü, sonra Rizespor’u yendi. Kime sorsanız ilk ikide Süper Lig’e çıkacak takım düşüncesi olduğu bir gerçek. Büyük resim bu. Gelelim Rize maçındaki değerlendirmemize... Seyit Mehmet Özkan’ın doğru politikaları sonucunda doğru işler devam ediyor. Takım özelinde ise Hüseyin Eroğlu’nun doğru düşünceleri takımın iyi çalışması ve en önemlisi oyuncuların yarattığı sinerji artıyor. Rizespor, Altınordu’nun hücum alternatifi için Erdoğan’ın üzerine çalışmış, planını ona göre kurmuş. Demek ki Barış’ı görememişler. Elbette Rize’de oynuyorsun, güçlü oyuncuları var. Baskı yiyeceksin, yedi de... Ancak kaleci Erce, merkezde Hasan ve Uğur ve iki bek iyi oynadılar. Deniz kendini buldu. Kerim Avcı attığı golde olduğu gibi artık hücum aksiyonlarına da katkıda bulunuyor. Altınordu ikinci yarıyla birlikte, takım halinde değişimi ve gelişimi çok iyi yaptı. Doğru oynayan Altınordu, 3 puanla Rize’den döndü ve 4. galibiyetini aldı. Şimdi Cuma günü rakip Samsunspor. Çok zor bir müsabaka. Bana göre de önemli bir viraj.


Mehmet Demirtaş: Türk futbolunun, Türk gençliğinin gururu Altınordu yeniden ilk 6 içerisinde. Ne mutlu ki bu ülkenin gençlerine imkan veren ve güvenen bir Altınordu var. Bu aslan yürekler milyon euro’luk futbolculara, takımlara karşı başarıyla mücadele ediyor. Altınordu’nun bu haftaki rakibi geçtiğimiz sezon Süper Lig’den düşen ve tekrar Süper Lig’e çıkmak için and içen Çaykur Rizespor’du. Rakip güçlüydü ancak 3 haftadır kazanan aslan yüreklerde hafife alınacak gibi değildi. Rize’yi muhteşem futbol ve gollerle dize getirdiler. Erce Kardeşler her hafta üzerine koyarak muhteşem performansıyla göz doldurmaya devam ediyor. Savunma ve orta sahanın mükemmel bir organizasyonuyla Barış ve Kerim’in akılcı golleri alkışı sonuna kadar hak ediyor. Altınordu’nun 4 haftadır kazanarak girdiği bu umut dolu havayla kolay maç kaybedeceğine imkan vermiyorum. Sıradaki rakip Samsunspor. Yolunuz Play Off olsun aslan yürekler...

Akıttıkları tere saygı!

Bülent Buda: 3 farklı yenilgi yanıltıcı. Trışkadan goller. Esaslı gol pozisyonları siyah beyazlıların üretip atamadıkları. Takır takır aslanlar gibi oynadılar Bolu’da. Yarıştılar, savaştılar. Onurlandım, gurur duydum. Vazgeçmek yok. Bu yarış, bu savaş ligin bitimine kadar sürecek. Birinci sınıf gol pozisyonları ürettiler, gole dönüştüremediler. Geleceği öngörme gibi yeteneklerim yok. Bu takım, oyun alanı eylemleriyle saygıyı hak ediyor. Futbolcular daha vazgeçmedi. Vazgeçen, Manisa’nın muhterem halkı.

Fatih Tanfer: Manisaspor’un, Boluspor karşısındaki 3-0’lık yenilgisini duyanlar hiçbir şey oynamadı, gitti teslim oldu diyebilirler. Hiç de öyle değil. Beklenenin aksine, gerçekten baskılı, varını yoğunu ortaya koyan futbolcuların pozisyon şansı yoktu. Top iki direk arasında gidiyor, kalecinin kucağına düşüyor. Biz bu doğruları söyleyince bazı futbolseverler çok az da olsa bu takıma güzelleme yapıyorsunuz diyorlar. Ne yapalım yani. Sahada aslan gibi mücadele eden gençler var. Manisaspor’da sezon başından itibaren kongre kulusi, imza tartışmaları, taraftarların meydanlarda toplanması ve çözülemeyen sorunlar. Ve nihayet kongre vakti geldi. Madem kongre kararını alacaktın, niye ara transfer dönemi bitmeden almadın? O zaman bir faydası olurdu. Şimdi bu alınan kongre kararını ve kulübe sağlayacağı faydalarını biri bana anlatsın. İlkinde çoğunluk sağlanmadı, ikinciye kaldı. Sonucunda Manisaspor’da oyuncu takviyesi mi yapılacak? Bugüne kadar bu konulara hiç girmemiştim. Ancak, Taner Taşkın ve oyuncularının büyük gayretlerini gördükten sonra kongre tartışmalarını tek kelimeyle özetleyecek olursam, buna ‘orta oyunu’ diyorum.

Mehmet Demirtaş: Manisaspor, 9 haftadır kazanamayan rakibi Boluspor’a 3-0 mağlup oldu ve 14 puanla 17. sırada yer aldı. İçinde bulunduğu zorlu süreçte Manisaspor’da başarının gelmesini beklemek çok hayalcilik olur. Devre arasında 10’un üzerinde oyuncun maddi sorunlar yüzünden elden kaçmış, kalanlar saha içinden çok saha dışı etkenlerle boğuşuyor. Kongre kararı alınan Manisaspor’un 590 üyesi bulunuyor, ancak çoğunluğun sağlanabilmesi için üye tam sayısının yarısının bir fazlasının katılımda bulunması gerekirken çoğunluk sağlanamamadığı için kongre, 18 Şubat 2018 tarihine erteleniyor, olan da Manisaspor’a oluyor. Koskoca Manisa’ya yazık oluyor. Şehrin dinamikleri de seyretmekle yetiniyor. Buradan 9 bin kişi kapasiteli Bolu Stadyumu’nda takımını tek başına destekleyen Manisaspor taraftarını tebrik ediyorum.

Yeni hoca, yeni umutlar!

Bülent Buda: 8 yeni oyuncu geldi, aşağı yukarı hepsini tanıyoruz, oyun alanı zenginleşti, kulübedeki seçenekler çoğaldı, dedik. Sevindik. 4 hafta oldu tık yok. Kayıplar sürüyor. Sergilenen oyun kötü. İkinci teknik adam da gitti. Üçüncüsü gelecek. Oyuncuların niteliği bence iyi. Yalnız bir arada oynamayı bir türlü beceremiyorlar. Nedeni takım olamadılar. Böylesine bilinçten yoksun, salt görüntü olsun diye 8 transfer. Ne var önümüzde? Kötü futbol ile yenilgiler.

Fatih Tanfer: Geçen hafta, 8 takviye yapıldığını ancak nedense olmadığını ifade etmiştik. Elazığspor karşısında yine puan alınamadı. Fatih Tekke ile anlaşıldı. Umarım bu sorunları çözer ve Denizlispor çıkışa geçer. Bu takım güçlü ve hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan fedakâr bir yönetimide var. Yönetim, futbolcu ve taraftar üçgeni dahada fazla bütünleşmeii.

Mehmet Demirtaş: Denizlispor, İstanbulspor ve Eskişehirspor’un ardından devre arasında 5 milyon lira harcayarak 8 futbolcu kazandırdığı kadroya rağmen Elazığ deplasmanından 1-0 mağlup ayrıldı. Bu kadar değişimle takımda uyum sorunu yaşanacağı başından belliydi zaten. Sonuç olarak da büyük hedeflerle başladığı ikinci yarıda istediğini bir türlü alamadı. Hızla irtifa kaybetmeye devam ediyor. Elazığspor’un attığı gole baktığımız zaman Denizlispor ceza sahası içerisinde 1 Elazığsporlu futbolcu var. Kaleci Asil Kaan dahil Denizlisporlu 8 futbolcunun arasından o tek futbolcu golünü atabiliyor. Horoz’un üst sıralar ile puan farkı 7’ye çıktı. Umutlar bir bir tükeniyor...

Duran toplarda tatilde misiniz?

Bülent Buda:3 duran top, 3 gol. Neresinden başlayalım? Alan paylaşımı, adam paylaşımı. Kafa vuruşlarını hiç sıkıntıya girmeden yapan rakip futbolcular, goller. Köşe vuruşlarında niye kaleci çizgide kalır? Neden rakibin uzun futbolcularının rahat kafa vuruşuna izin verilir? Giray Hocam, Vukovic haftalar oldu kulübeyi mesken belledi. Nedenini sormak bana düşmez, sadece merak. Oyun başlıyor, bir anda iki fark. Yine de takım durmuyor, saldırıyor, gol arıyor. Fırsat tartışılır bir penaltıyla geliyor. Takım vazgeçmiyor, pes etmiyor. İyi de geliyor üçüncü gol. Yine köşe vuruşu, uzak direkte unutulmuş rakip takımın stoperi. Takım pes etmiyor. 51’de de hamle geliyor. Sedat içeri doğru, ama Otoo dışarı. Yapmayın. Oyuncunuzu tanıyın. Durur gibi gözükürken, atan adam Otoo. Tamam yerine giren Sedat zaten ilk 11’de olmalıydı diyeceğim ama bize ne? Ya ikinci hamle, Furkan dışarı, Muhammed Ali içeri. Neden? Ne amaçlanıyordu? Anlayamadım... Skor oyuncuları kulübede. Unutulmuş bellek. Anlaşılamamış Foxi. Bence, ilk altı umutları başka bahara kaldı.

Fatih Tanfer: Balıkesirspor, İzmir’de Altınordu karşısında 6 ve 11. dakikada 2-0 yedi. Pazar günü evinde Ankaragücü karşısında ise 4 ve 15. dakikalarda yediği gollerle 2-0 yenik duruma düştü. Toparlarsak iki maçtır ilk 15 dakikada 2’şer gol yedi. Şansızlık ifadesi kolaycılıktır. Buna konstantre eksikliği, takım halinde uyumu yakalayamamak, savunma ve orta alanda gerekli yardımlaşmayı yapamamak diye nitelendirebiliriz. 2-0 sonrası takım birbirine yakın oynuyor, bu kompakt oyun anlayışı sonrası Nizamettin’in penaltı golüyle durumu 2-1 yapıyor. Bana göre takımda defans ve orta alanda çözülmesi gereken sorunlar var. Kendisine metiheler yazdığım Bülent Cevahir’i bu maçta hiç göremedim. Büyük bir avantaj kaçtı. Halk deyimiyle karalar bağlamaya gerek yok. Ancak Bülent Abim’in ifadelerine katılmamak da mümkün değil. Daha 13 maç, 39 puan ve takımın başında bilgisine ve sevgisine inandığım Giray Hoca var.