Gündem ‘Böyle giderse iki yılda bir kuraklık yaşayacağız’

‘Böyle giderse iki yılda bir kuraklık yaşayacağız’

21.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Türkiye, aşırı iklim olaylarının yaşandığı 2017’nin ardından bu yıl da kuraklık riski ile karşı karşıya. Uzmanlar kuraklığın Türkiye için giderek artan bir problem olacağını söylüyor

‘Böyle giderse iki yılda bir kuraklık yaşayacağız’

Türkiye geçen yaz mevsimindeki fırtınaları, hortumları ve kaporta göçerten yağışlarıyla aşırı iklim olayı dolu bir yıl geçirdi. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nun son 44 yılın en kurak dönemi dediği 2017’nin etkileri hala devam ediyor. Kış mevsiminin ilk yarısı bitmiş olmasına rağmen barajları dolduracak yağışlar hala gerçekleşmedi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eşref Fakıbaba, kuraklığın tarımı olumsuz etkileyeceğini ancak sigortalı çiftçilerin zararlarının karşılanacağını söyledi.

Haberin Devamı

‘Yaz sonu susuzluk’

Milliyet’e konuşan iklim uzmanları mevcut durumu şöyle değerlendirdi:

Enerji ve İklim Uzmanı Önder Algedik: “Kuraklığa karşı mücadelede ihtiyacımız olan şey su kullanımındaki kaçak ve kayıp rakamlarını düşürmek. Hiç kullanmasanız bile suyun büyük kısmını baştan kaybediyorsunuz. Doğadan çektiğimiz suyun yaklaşık üçte birini tüketiciler kullanırken, geri kalan üçte ikisi kayboluyor. Diğer bir sıkıntı ise Eroğlu’nun açılışını yaptık dediği 7 bin 200 arıtma tesisinde suyumuzu tam arıtamıyor olmamız. Suyun bir kısmı sadece fiziksel arıtma yapılarak elekten geçirilerek dışkıdan arındırılıyor ve o pis su, dere gibi kaynaklara gönderiliyor. Oysaki gelişmiş arıtma yapsak, bugün Londra gibi aşırı yağışlı şehirlerin bile yaptığı gibi suyu tekrar kullanabiliriz. Ankara’da eğer buharlaşma olmazsa yazın sonuna kadar ihtiyacı anca karşılayacak gibi gözüküyor.”

Haberin Devamı

‘Yanlış su yönetimi’

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikaları Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü Ümit Şahin: “İklim değişikliğinin kuraklığı artıran etkisi ve mevcut politikalarla Türkiye’deki kuraklığı aşamayız. Türkiye’deki kuraklığın nedenini sadece yanlış su politikaları olarak ele alamayız. Kuraklığın temel nedeni küresel ısınmadır. Hem toprak kuruyor hem de yağış miktarı azaldığı için durum doğrudan kuraklığa neden oluyor. Su politikalarını da sanki küresel iklim değişikliği yokmuş gibi yapmaya devam ettiğimiz için kuraklığın etkisini artırıyoruz. Böyle giderse önümüzdeki 10 yıl içerisinde iki senede bir kuraklık yaşamaya başlayacağız.”

‘Türkiye’nin batısı risk altında değil’

İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Ömer Lütfi Şen: “İstanbul’da sonbaharda az yağış aldık ama son yağışlarla beraber kuraklık kendini hissettirmiyor. Ama Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve İç Anadolu’nun bazı kesimlerinde şiddetli bir kuraklık gözüküyor. Son 100 yıl içinde Türkiye’deki kuraklık en fazla iki veya üç yıl sürdü ama bu gelecekte daha uzun süreli kuraklıklar olmayacağı anlamına gelmiyor. Şu anki meteorolojik kuraklık ise Türkiye’nin mevcut su politikalarına bağlanamaz. Yakın gelecekte ise özellikle GAP Projesi kapsamındaki Güneydoğu Anadolu’da, bu kuraklığın zaman içerisinde tarıma ve su kaynaklarına olumsuz etkisi olacaktır. Bu yaz kuraklık açısından Türkiye’nin batısı ise risk altında değil. Marmara Bölgesi’nde ise barajların doluluk oranı haftada yüzde 1 azalıyor. Eğer böyle devam ederse yüzde 50 doluluk oranıyla bu bölge yazı çok rahat geçirir. Bundan sonra hiç yağış olmasa bile bahar yağışlarıyla durum düzelebilir.”

‘Böyle giderse iki yılda bir kuraklık yaşayacağız’

Göller kurudu mevsimler şaşırdı

Türkiye’de son 44 yılın en kurak kış mevsiminin görüldüğü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hava sıcaklıkları mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor. Ocak ayı sonuna gelinmesine rağmen yağış düşmemesi bölge çiftçilerini endişelendiriyor. Halk arasında ‘Zemheri’ olarak bilinen kışın en soğuk döneminde bölgedeki güller yeniden çiçek açarken, birçok doğal ve baraj göllerinde önemli miktarda su çekilmeleri görüldü.

Kilis’in su ihtiyacını karşılayan Seve Baraj gölü de yüzde 90 oranında kurudu. Eskiden balık avlanan ve kenarında piknik yapılan göl alanından araçla ve yaya geçilebiliyor.