Cadde 20 yıllık klasik

20 yıllık klasik

14.10.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

.

20 yıllık klasik

İyi yemek, Boğaz manzarası ve şık ambiyansla başlayan seçeneklerin İstanbul’daki klasiklerinin başında gelir Lacivert... Bu sene, 20’nci yılını kutluyor. Avrupa’daki restoranlar gibi yüzlerce yıldır, kuşaktan kuşağa aktarılmış markalar olmadığını düşünürsek, İstanbul gibi müşteri dinamiği sürekli değişen bir şehirde 20 yıl hiç de az bir süre değil!
Ambiyans olarak dünyada bile çok az muadili vardır Lacivert’in ön bahçesinde yenen yemeğin... Ama bu ambiyans, diğer harika özelliklerini de gölgeliyor. Marka, algılardaki balıkçı tabaklarını, deniz restoranına başarıyla ilk dönüştürenlerden... Bunu da sağlayan ilk günden bu yana mutfakta olan Hüseyin Ceylan. Hüseyin Şef; mevsimine göre balıkları, buna uygun reçeteleri o kadar başarıyla uyguluyor ki, belki de bu konuda hakkı en az teslim edilmiş şeflerden... Salona çıktığında misafirleriyle sadece yemek konuşan, günlük önerilerini bir garsondan bile daha saygılı bir üslupla anlatan harika bir şef! Ceylan’ın spesiyallerinde uskumru dolması ve çam sakızlı beğendili levrek külbastısı, kendi özel buluşlarından.

Haberin Devamı

İlk konuk: Del Sorbo

Lacivert ve Hüseyin Ceylan uyumundan bahsederken belki de uzun yıllar sonra Galvin ve Asım Yıldız’dan da bu şekilde bahsedeceğiz. Daha açılalı bir yıl olmasına rağmen Galvin için, İstanbul’da ‘şık İtalyan’ denince ilk akla gelen yer demek, pek gerçek dışı olmaz. Tayfun Topal mekanlarındaki mimari ve servis detaycılığının belki de en iyi uygulanışı burada. Bu detaylar müşteriye o kadar güzel sirayet ediyor ki; ceketsiz erkek, çanta ayakkabı uyumsuz kadın görmüyorsunuz.
Yıldız’ın İtalyan yemeklerini harika uygulayışına rağmen Topal, İtalyan konuk şeflerler de müdavimlerine sürprizler yapıyor. Geçtiğimiz hafta Positano’lu Marco Del Sorbo menüsüyle bu sezonun kil konuk şefiydi. Tuna Tataki’ye eşlik edenler, risottosundaki karides formu ve dana yanağı hazırlayışı muazzamdı.

Haberin Devamı

Mecburi isim değişikliği

Boğaz hattının manzarasız en çok iş yapan mekanı Tike, ismini Beylerbeyi Tike olarak değiştirdi. İlk modern kebapçılardan Tike’nin kuruluşu 98’den bu yana markayla olan Seçkin Gönler, 2011’de kendi açtığı kebapçıya, markaya aidiyeti nedeniyle bu ismi vermişti. Diğer şubelerindeki algının kendi dışında olduğunu görünce de en azından farklılığını belli edecek ‘Beylerbeyi’ ibaresini tabelasına eklemiş. Zaten menüsü de, et tedariğini sağladığı yerler de ilk günden bu yana farklıydı. Bence geç alınmış bir karar…

Reasürans’ın yenisi

Abdi İpekçi Caddesi’nde tek tük yerin olduğu, Atiye Sokak’ın trafiğe kapanmadığı yıllarda Nişantaşı sosyalliğinin merkeziydi Reasürans Çarşısı... O merkezin göbeğindeki Zanzibar’ın yerine açılan mekanlar bir türlü dikiş tutturamadı. Şimdi iki kuzen kendi hayallerindeki mekanı buraya bire bir uygulayarak, çarşının en popüler markasını oluşturdular. Serra Erman ve Merve Büyükuğur bir dönem şehrin sosyalliğine yön veren mekanların kurucusu olan Doors genlerini, kendi jenerasyonuna muazzam uygulamış. İddiasız görünen ama lezzetli menülerinde; tereyağlı, pul biberli yoğurt sosla servis edilen kabak cipsi, dört tahıllı kinoalı köfte, karamelize soğan ve tahin sosla hazırlanan kinoa burger mutlaka denenmeli. Mekanın bir diğer sevdiğim özelliği ana yemeklere eşlik eden garnitürlerin farklı bir lezzet gibi özel bir şekilde hazırlanması...