Fatih Türkmenoğlu

Fatih Türkmenoğlu

fturkmenoglu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İstanbul’un her yeri plaj


Aslında belki de şehrimizin tadını yeterince çıkaramıyoruz. İlle de uzaklara gitmeye gerek yok; İstanbul’un her yeri plaj. Deniz son ölçümlere göre birçok yerde “temiz” sınırlarında. Hava güzel, okullar tatil. İşte her fırsatta gidebileciğiniz bizim plajlar; bir tek güvenliği elden bırakmamanızı öğütlerim. Malum Boğaz’ın da Karadeniz’in de suyu hırçın; ailelerinizin canı yanmasın.
Benim bütün çocukluğum, denizde geçti. İstanbul’da, Boğaz’da. O zamanlar “yazlığa gitmek” gibi bir “konsept” yoktu; en azından bizim ailede. Genelde mayıs başı denize inilir, 6 Ekim İstanbul’un Kurtluşu’na kadar da her gün saatlerce yüzülürdü. Malum, o gün okullar tatil olurdu; bizim ailenin de “deniz jübilesi günü” 6 Ekim’de yapılırdı.
Daha yeni 40 yaşındayım; ne çabuk değişti her şey, nasıl hızla kirlendi... Sahil şeridinden aile boyu denize girme keyfi yok oldu. Deniz yıllar içinde değil, sanki bir anda karalar bağladı.
Önce tamamen “girilemez” boyutlardaydı. Geçtiğimiz 10 yıl içinde birtakım önlemler ve çalışmalarla zehirli atıkların bir kısmı temizlendi; birçok plaj “olur” raporunu aldı.
Şimdi İstanbul’un, gene, bir sürü plajı var. Deniz zevki için ille de tatile gitmeye gerek yok. Her semte yakın bir deniz mutlaka sizi bekliyor.
Gene de neyi özlüyorum, biliyor musunuz? Plaj mlaj değil; ben her deniz kıyısından denize girmeyi özlüyorum. Ben İstanbul gibi bir şehirde neden böyle bir yazı yazayım ki? Her yer deniz, her yer tatil değil mi? 
Bebek’den, Yeniköy’den, Tarabya’dan, “cup” diye denize atlamayı özlüyorum. Güneşten korunmak için değil de, daha çok yanmak için zeytinyağı ve kola sürülen günleri özlüyorum. Evden gelen peynirli-domatesli sandviçlerin, denizden çıkar çıkmaz mideye indirilişini özlüyorum.
O günler geri gelir mi dersiniz?

Şile-Ağva: Şile, İstanbul’un ilçesi. İlçede yerleşim çok eski; görülecek çok yer, yapılacak çok fazla şey var. Plajları muhteşem. İstanbul’da olduğunuza inanamayacaksınız. Uzunkum, Ağlayankaya, Ayazma, Sofular; hepsi birbirinden dinlendirici ve bakir. Otel veya pansiyon seçenekleri çok fazla; ama gerekirse belediye otobüsleri ile de ulaşım mümkün.
Ağva, Şile’ye bağlı. İstanbul’a uzaklığı 97 km. “İki dere arası” anlamına geliyor; Yeşilçay ve Göksu’nun Karadeniz’e döküldüğü deltanın üzerinde. Fazla detaylı yazmıyorum; çünkü hem Ağva hem Şile, ayrı yazı konuları.

Rumelikavağı: Sarıyer’den sonra 3.5 km daha araba kullanırsanız, Rumelikavağı’na varırsınız. Hatta belediye otobüsüyle bile rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Balık lokantaları çok güzel; özellikle midyenin tadına doyulmuyor.
Rumelikavağı’nda iki plaj var: Altınkum ve Elmaskum. Altınkum’un sahili, 500 m uzunluğunda. İnanın ikisi de muhteşem. Yaz başında, kimse yokken gitmiştim; denize girmedim, ama aklımda, en yakın zamanda gideceğim.

İstanbul’un her yeri plaj


Kilyos: İstanbul merkeze sadece 25 kilometre uzakta, ama özellikle hafta sonları gitmek bir saatten fazla sürebiliyor. Yörede yerleşim çok eski. Köydeki kale, Cenevizliler zamanında yapılmış, Sultan 2. Mahmut zamanında yenilenmiş; ama ziyaretçilere kapalı. Deniz, özellikle bazı günlerde çok güzel oluyor. Tabii unutmamak lazım: Karadeniz; dalgası ve rengi belli olmaz. Aslında ben Kilyos’u en çok kışları seviyorum. Sert dalgalar eşliğinde ve gri gökyüzü altında saatlerce yürüyorum.  
Birçok plaj var; Demirciköy’deki Dalia ve Uzunya, Gümüşdere’deki BURC Beach, en çok tercih edilenleri. Solar Beach de hiç fena değil. Rumelifeneri’nde de Golden Beach Club’ı deneyebilirsiniz.
Kilyos’ta birçok içkili ve içkisiz lokanta var; aç kalmak mümkün değil! Ayrıca birçok otel de bulabilirsiniz, belki uzunca bir hafta sonu geçirmek için çok uygun olabilir. 

İstanbul’un her yeri plaj


Adalar: Adalar, Osmanlı döneminin elit sayfiyesi. Şimdilerde, özellikle hafta içi çok güzel.
Denizi çok muhteşem değil doğal olarak; ama inanın idare ediyor. Kınalıada’da Ayazma Plajı ve Kamos Beach Club’a gidebilirsiniz. Büyükada’da Yaman’ı her Adalı bilir. Heybeliada’da bütün eski fotoğraflardaki  siyah-beyaz plaj görüntüleri, Sadıkbey Plajı’dır. Burgaz’da da Kalpazankaya’ya mutlaka yolunuz düşecektir...

İstanbul’un her yeri plaj


Kumburgaz: Belki 1.5 saatte rahatlıkla ulaşabileceğiniz, şahane bir banliyö. Geçtiğimiz 20 yıl, Marmara Denizi’nin çok hızlı kirlenmesiyle; neden “kirlenmesi” diyorum, insanların acımasızca kirletmesiyle; 8 kilometrelik plaj öksüz kaldı. Halbuki dünyanın her yerinde, büyük şehire yekın yazlık yerler hep bakımlı, hep güzel, hep pahalı olur. Her güzelliğe yaptığımız gibi, Kumburgaz’ı da yıllar içinde katlettik.
Şimdilerde hafif bir canlanma var gene. 80’lerin nostaljisini yaşamak isterseniz, sitelerin arasında dolaşmak insana iyi geliyor. Hala vidanjör dolaşmıyordur eminim; ama biz çocukken ne güzeldi, değil mi?

Anadolufeneri: Önce Anadolukavağı’na ulaşmak gerekiyor. Sarıyer’den şehir hatları vapurlarıyla gidebilirsiniz. Kavacık’tan belediye otobüslerini kullanmak mümkün. Lokantalar enfes. Yoros Kalesi ve Yuşa Tepesi’ni görüp, olağanüstü manzarayı seyretmek gerekiyor. Sonra yola devam edince, Anadolufeneri ve Poyraz’a varmış oluyorsunuz. İstanbul’un çok bozulmamış, çok eski İstanbul havasında, harika bir semt. Ayrıca deniz başka türlü güzel.

Son birkaç hatırlatma: 
Büyüçekmece’de Wattabe diye bir doğa sporları merkezi var. En yakın zamanda yazmak için gideceğim. Tuzla’da Dodo İstanbul Beach Club var. Deniz nasıldır, bilemem.
Caddebostan Plajı hiç fena değil. En kötü, oturup denizi seyredersiniz. Eskisi kadar bakımlı değil. Kadıköy Belediyesi açtı, ama yönetim İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne geçti. Geçen yıl donlu adamlarla sosyetik kadınlar aynı anda plaj keyfi yapıyordu.
Florya’nın Menekşe, Çiroz ve Güneş Plajları’nı da sayabiliriz. En azından koruyucu kremle güneşlenmek için.
İstanbul’da yüzülebilir 83 yer tespit edilmiş. Kumburgaz ve Florya plajları da “ok” alan yerlerden. Boğaz ve Karadeniz, iyi kalite olanlar. Büyükçekmece sahili “yeterli” not almayı başarmış.
Bu arada, belediyenin sitesinden öğrendim, 1-30 Haziran 2008 tarihleri arasında 382 kişi, İstanbul plajlarında boğulmaktan kurtarılmış. Kardeşim, yüzme bilmiyorsan denize atlama!
O kadar!