Ferhan İstanbullu

Ferhan İstanbullu

ferhanist@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Haziran’ın 5’ine dek yolu Paris’e düşenler... Chanel markasını bir başka tutkuyla sevdiğini bildiğim, hali vakti yerinde olan Türk kadınları... Bu sergiyi görmeli misiniz yoksa görmemeli mi, aslında emin değilim...
Muhtemelen Gabriel Chanel’in her senaryodan daha ilginç olan hayatını, ilham kaynaklarını, dostlarını ve inanılmaz hırsının izlerini bulabileceğiniz bu sergi, markanın ürünlerine olan iştihanızı artıracak. Duyduğuma göre öyle bir yan etki durumu mevcutmuş, serginin ardından kadınlar kendilerini şehirde 500 tane filan olan mağazalardan birine
atıyormuş.
Hepsinin içinde elbette favorimiz, Matmazel Chanel’in de zamanını çokça geçirdiği Rue Cambon mağazası. Ama biz, Paris’e esas No.5’in neden bu denli bir fenomen olduğunu dinlemeye geldik. Nasıl olmasın ki? Marilyn Monroe bile yatağa girerken ‘sadece 5 damla Chanel. No.5’ sürdüğünü söylemiş; 80’lerde ününün zirvesindeki Andy Warhol’ün resmettiği popüler kültür ikonlarından biri No.5...
Coco Chanel’in bu parfümü üretme nedeni bile kadınların bu ürünü daha da istemesine yol açıyordur; ilk büyük aşkı Arthur ‘Boy’ Capel’in genç yaşta, bir trafik kazasında ölmesinin ardından, içindeki boşluğu yansıtmanın yollarını arıyor Coco Chanel... Bu koku, yaşandığına şükrettiği aşkını ölümsüz kılmasının yolu olmuş. Ve elbette bir dönem dünyanın en zengin kadınına dönüşmesinin de!.. Parfüm daha adıyla, şişesiyle bile dönemi için bir fenomen: Bir kere modaevlerinin parfüm üretmesinin ilk örneği. Sonra rakiplerinin adları ‘arzu, tutku, rüya, vs.’ gibi buram buram şiir kokarken bu müthiş özgüvenli kadın, No.5 gibi laboratuar örneğini çağrıştıran bir isimle çıkıveriyor.

Sadece bir revizyon
Kadınlara maskülenle feminen arasında duran bir stili ilk önerenin, Belle Epoque sonrası kadınların kısa saçlı olmalarının rol modelinin de Coco Chanel olduğunu hatırlatayım. İlk başta daha yuvarlak hatlı olan şişenin tasarımı yıllar içinde sadece bir kez revizyondan geçiyor; o viski karaflarını andıran köşeli forma daha o yıllarda kavuşuşor. Bu şişede bile Arthur Capel’in izlerini bulmak mümkün; Chanel’in ilhamını onun metal viski matarasından aldığı söyleniyor. Yetimhanede yetişen biri için ne büyük hayaller kurmuş ve gerçekleştirmiş bir kadın öyle değil mi? Bu hırs yeri geldiğinde Naziler’le işbirliğine kadar götürüyor Coco Chanel’i. Ve hiç değişmeyen, bir eczacı yazmış gibi duran siyah-beyaz etiketin ilhamıysa Chanel’in çok yakın olduğu ve yaratıcılığını direkt etkilemiş olan DADA sanatçılarının kitaplarındaki görsel dile yakın.

İlk kez bir erkek
Siyah&beyazdan bahsetmişken Coco Chanel’in tüm zamanlardaki favorisi bu iki tonun ona çağrıştırdıkları arasında yetimhanede giydiği siyah, beyaz yakalı üniformanın olduğu söyleniyor. Catherine Deneuve’den Nicole Kidman’a, Ali MacGraw’a kadar her dönemin en güzel kadınlarının kampanyalarında yer aldığı No.5’in son yüzü, ilk defa bir erkek; Brad Pitt.
Her zaman ‘en...’ olmayı başarmış bir kült ürüne de bu yakışırdı, değil mi?