Cadde Gece de gündüz de yaşayan bir kent

Gece de gündüz de yaşayan bir kent

17.08.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Antalya ve çevresi öyle büyük ve zengin ki, bir günde geziyi de yazıyı da toparlamak imkânsız. O yüzden bugün kentin içini ve Aspendos'u dolaşacaÇım. Pazartesi günü de Manavgat ve Alanya'ya uzanacaÇız

Gece de gündüz de yaşayan bir kent

fturkmenoglu@milliyet.com.tr Eskiler "AÇustos'un 15'i yaz 15'i kış" derlerdi, ama herhalde Antalya için bu söz aralık ayına adapte edilmeli! Nasıl bir sıcak ve nem var; sanki Singapur'un tropik iklimindeyim... Klimasız her ortamda, Kaleiçi'nin bütün güzelliÇine karşın, "bir an evvel içeri kaçayım" hissi içerisindeyim. Şöyle iyice kremlenip, bir büyük şapka bir de büyük gözlük arkasına gizlenip, yanınıza da buz kovaları, dondurulan bantlardan ve bir termos dolusu soÇuk su alırsanız, o zaman durum başka işte... Antalya, M.Ö. 150 senesinde, Bergama Kralı 2. Attalos Filadellos tarafından "Attaleia" adıyla kurulmuş. M.S. 130 yılında şehri ziyaret eden Roma İmparatoru Hadrian'ın adı da, şehirde adını taşıyan güzel kapıya verilmiş.Antalya, Haçlı Seferleri sırasında önemli bir liman kentiydi. Osmanlılar'a katılması, Yıldırım Beyazıt dönemine rastlıyor. 1918 yılında da, kısa bir süre İtalyanların yönetimine geçiyor.Antalya, yüzyıllardır gezginlerin ilgisini çeken bir kıyı kenti olmuş. İbn-i Battuta, Evliya Çelebi ve sayısız Batılı gezgin, Antalya'yı metheden yazılar kaleme almış. Kimi bu bölgeden ihraç edilen limonlardan, kimi Düden Nehri'yle beslenen 200 çeşmeden bahsetmiş... MÖ 150'de kurulmuş Antalya şehir merkezindeki Antalya Müzesi, şehir gezisine başlamak için ideal. İnanılmaz bir koleksiyon var müzede. MaÇara Devri'nden kalma eserler de var, Roma Dönemi'nden kalma parçalar da. Heykel koleksiyonu, özellikle çok ilgi çekici. Bir de düşünün ki civarda kaç tane antik kent var; Pamfilya, Likya ve Pisidya'nın kesiştiÇi noktada kurulmuş bir şehir burası. Bütün eserleri sergileyebilmeleri de imkânsız. Antalya Müzesi'nin deposunda, eminim beş müzelik daha koleksiyon saklanıyordur...Müze gezisinden sonra yapılacak en güzel şey, çarşıda dolaşmak. Her seferinde İstanbul'da bulamadıÇım bir sürü şeyi, Antalya'da bulup alıyorum. Misal geçenlerde aldıÇım, uçakta kabine girebilecek büyüklükteki seyahat çantası!Sonrasında özel müzeler, camiler, plajlar falan derken günler geçiveriyor. Antalya, gündüzü ve gecesiyle yaşıyor ve yaşatıyor.Şimdilik dasvidanya! Antalya Müzesi inanılmaz Antalya, artık bir megapol. Her keseye uygun konaklama imkânı mevcut. Kaleiçi'ndeki butik otelleri de çok seviyorum, ama iki büyük otel çok özel...Hillside Su: Lobisi mükemmel. BeyazlıÇın içinde olma hissi insana çok iyi geliyor. Yemekleri de ayrıca çok lezzetli. Tel: (0242) 249 07 25, www.hillside.com.trThe Marmara Antalya: 360 derece dönme özelliÇiyle, dünyada benzeri olmayan Revolving Loft'ta her an deÇişen bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Üstelik bu mühendislik harikasının üç katı su altında bulunuyor! Ayrıca, evcil hayvanlarınız da otele kabul edilebiliyor. Odaların renkleri ve banyolardaki rahle ile nalınlar da oldukça ilginç. Tel: (0242) 249 36 00, www.themarmarahotels.com Nerede kalınır? Bu sorunun cevabı şu: Her şey! Tostçu da var, kebapçı da. Her türün iyisi, kötüsü, ucuzu, pahalısı var. The Marmara ve Hillside'ın yemekleri muhteşem, hiç pişman olmazsınız. Bunun dışında, Parlak Restaurant'ın ev yemekleri çok leziz. (Tel: 0242 241 91 60)Kaleiçi'nde şöyle harika bir deniz ürünü yönünden zengin yemek isterseniz, Mermerli'yi deneyebilirsiniz. Mermerli, denizin üzerinde... Tel: (0242) 248 54 84Atatürk Parkı içinde, deniz kokusu ve dalga sesleriyle birlikte yemek için de Vedat Bey, Alara ve Gaziantep Restaurant'ı deneyebilirsiniz. Bunların dışında da o kadar çok iyi lokanta var ki; aklıma ilk gelenler: 7 Mehmet, Develi, Urcan Balıkçısı, Hasır Kebapçısı, BeydaÇı Lokantası, Kral Sofrası, Şişçi Ramazan... Buraya yazmayı unuttuklarım lütfen kusura bakmasınlar... Ne yenir? Şehir merkezindeki Antalya Arkeoloji Müzesi, çok zengin bir koleksiyona sahip. Roma Devri ve Osmanlı eserlerine özellikle dikkat! Konyaaltı Plajı, bence en güzel plajlardan biri. Bir kere şehrin ortasında, evlerin ve otellerin hemen önünde. İçinde yaşamın, şehrin olduÇu plajın tadı başka... Lara çok güzel bir semt ve plaj. Biraz merdiven derdi var, ama artık o kadar olsun! Yivli Minare'yi ziyaret edin. 13. yüzyılda, Alaaddin Keykubat döneminde yapılmış. Kaleiçi'ne uzun zaman ayırın. Her sokakta başka bir hikâye var. Sonra son derece sürprizli çay bahçelerinde soluklanın. Özellikle sabah saatlerinde muhteşem... Kaleiçi'ndeki Karatay Medresesi, Selçuklu taş işçiliÇinin en güzel örneklerinden biri. Murat Paşa Cami ve Tekeli Mehmet Paşa Cami'yi de ziyaret etmenizi öneririm. Ben Antalya çarşısını da çok seviyorum. Her zaman canlı, her zaman kalabalık. Esnaf "işler az bu yıl" diye şikâyet ediyor, ama herhalde aÇız alışkanlıÇı da var işin içinde... Bir de Yenigün'den reçeller almayı ihmal etmeyin; özellikle de bergamut ve turunç reçeli. Köprüçay'da rafting deneyebilirsiniz. Üstelik hiç bilmeyenler için de uygun. Selge Antik Kenti, Köprüçay'a çok yakın, ziyaret edebilirsiniz. Düden Şelalesi, biraz nefes almak için ideal! Şelale aÇaçların arasından akıyor. Limandan "Büyük Şelale" veya "Küçük Şelale" turları alabilirsiniz. Falezler'i de hakkıyla görmek için Büyük Şelae'yi öneririm. Gerçi bir ufak hatırlatma gerekiyor: Şelaleler eskisi gibi güçlü akmıyor; hatta yer yer sulardaki azalma hissediliyor. Üzücü yani... Bu mevsimde kayak yapılamaz tabii, ama Saklıkent zirvesine çıkabilirsiniz. Yol çok güzel. Biraz daÇ havası da iyi geliyor. Ne yapılır?