Cadde İlk kez kendim için bir şey yapıyorum

İlk kez kendim için bir şey yapıyorum

20.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Güliz Onursal, cemiyet sayfalarında boy gösterse de sosyetik güzel lafını sevmiyor. Şu anda 'bebeklik' döneminde olduğu oyunculuk için çalışıyor. Yıllar sonra kendisi için bir şeyler yaptığı ve yeniden öğrenci olduğu için mutlu...

İlk kez kendim için bir şey yapıyorum

"İstanbul sosyetesinin en güzel 10 kadını kim?" diye bir anket yapılsa, bu listede banko yerini alacaklardan biri olan Güliz Onursal, birdenbire karşımıza dizi oyuncusu olarak çıktı.48 yaşındaki Onursal, önce Cine5'te yayınlanan "Metropol Cafe"de, ardından da Show TV'nin "Kuzey Rüzgârı"nda oyuncu olarak kamera karşısına geçti. Merve ve Mina adlı ikiz kızları 24 yaşına gelen Onursal'la içinde yaşadığı dünyayı, emekleme döneminde olduğu oyunculuğu ve hedeflerini öğrenmek istedik, ama ne mümkün.Adeta bir ipekböceği gibi kendini kozasına hapsetti, dışarı çıkmamakta direndi.Onursal da benim gibi akrep burcu. O damarı da denedim ama fayda etmedi. Çünkü "Yumurta ikizi kızlarım bile müthiş farklı özellikler taşırken içimden gelmiyor burçlara inanmak" dedi.Cem Boyner'in başkanlığını yaptığı bir Yeni Demokrasi Hareketi (YDH) vardı. Malum o hareket siyaset arenasında başarılı olamayıp tarihe karıştı. İşte o parti, içinde aktif olarak yer alan Güliz Onursal'ı "sosyetik güzel"den çıkarıp "Politik güzel" yaptı. Bu gerçeği de söyleşinin sonuna doğru fark edip taktik değiştirdim ama iş işten geçmiş, maç bitmişti. Teybin kayıtta olduğu dönemde ağzından çıkacak bir sözün yankılanıp canını yakmaması için kendini saklamayı başaran Güliz Onursal, bant bitince müthiş şeyler anlattı ama onlar da kayıtdışı kaldı. Türkiye onu, magazin dergilerinin "cemiyet sayfaları"nda boy boy fotoğrafı yayımlanan "sosyetik güzel" olarak tanıdı. Televizyondan bana hep teklif geliyordu sunuculuk için ama evliliğim, ikiz kızlarım gibi önceliklerim olduğu için sıcak bakmamıştım. Ama hep içimde kalan bir şeydi. Sonra sevgili arkadaşım İnci Aksoy, "Metropol Cafe" dizisinin teklifiyle geldi. Bu sefer de dedim ki artık kızlarım büyüdü, kendi ayakları üzerinde duruyorlar falan. Bu sefer de artık böyle bir şeye sıcak bakabilirim, ama mutlaka bir diksiyon dersi almalıyım. Özel ders almak için çok eskiden tanıdığım Aliye Uzunatağan'la konuştum. Bana, "Benim zamanım çok kıymetli ve hiç de yok. Eğer ki disiplinli çalışmayacaksan benim zamanımı alma" dedi. Ben de onu gerçekten çalışacağıma ikna ettim. Bir kere daha anladım ki ben öğrenci olmayı ve ders çalışmayı seviyorum. Niye birdenbire oyunculuğa başladınız? Egzersizleri var, evde onları yapıyorum. Ayrıca okuma çalışmaları var, onları yapıyorum. Aliye Uzunatağan'a diksiyon dersleri için gittim ama o beni psikolojik analizler ve drama konusunda de test etmiş. Sonra bana, "Sen aslında oyuncu da olabilirsin" dedi. Diksiyonla başlayan derslerimiz drama ile sürdü. Sonrası malum. Nasıl çalışıyorsunuz? Aliye Hoca'nın dediği de odur. Herkes oyuncu olabilir. Sadece önemli olan içindeki duyguları yansıtabilmek ve sıkı çalışmaktır. Hiçbir iddiam ve hırsım yok. Dediğim gibi hâlâ bir öğrenciyim. Oyunculuk dürtüsünü ne zaman keşfettiniz? Aliye Uzunatağan'ın derslerine katılıyorum Kadir Has Üniversitesi'nde. Misafir öğrenci olarak gidiyorum zaten. Bu söyleşi yüzünden üniversitedeki dersinizi kaçırdığınızı söylemiştiniz. Ne dersiydi? İlk dizide psikolojik açıdan daha rahattım. Çok amatör oyuncular vardı. Burada kadro çok profesyonel ve çok iyi oyuncularla bir aradayım. Dolayısıyla ilk başlarda daha gergindim "Kuzey Rüzgârı"nda. Ama o kadar güzel bir ekiple çalışıyoruz ki. Sette herkes bana o kadar çok yardımcı ki... Neticede ekip işi bu... O ortamda kendinizi rahat hissederseniz işiniz o kadar kolay olmaya başlıyor. Ekibe çok teşekkür ediyorum çünkü bana herkes çok yardım ediyor. İlk diziyle bunu kendinizde mukayese ettiğiniz zaman, kendinizde nasıl bir gelişme görüyorsunuz? "Sosyete ne? Sıradan biriyim" Sosyete ne bilmiyorum ben. Ben öyle değerlendirmiyorum, kendimi öyle görmüyorum. Sosyete misiniz siz? Normal, sıradan bir vatandaş. Ben şimdi oyunculuk yapmaya çalışıyorum, bu konuda öğrenciyim ama bundan önce oyuncu değildim, manken değildim. Sıradan vatandaş dediğim oydu yani. 28-29 senedir aslında basında yer alıyorum, çok da yeni değilim onu söyleyeyim. Ne görüyorsunuz kendinizi? Bilmiyorum. Belki bizim gençlik dönemlerimizde çok fazla gezen, çok fazla göz önünde olan yoktu yani. Niye yer alıyorsunuz? Kaç kişiydik bilmiyorum valla, herhalde çok az insandık, yani gezen. Dolayısıyla o günden sonra öyle süregelen bir şey oldu bu. Kaç kişiydiniz? Hayır bilmiyorum. O dünyanın içine sonradan girmedim tabii ki. Hepsi arkadaşlarım, dostlarım. Siz bu dünyanın içine nasıl girdiğinizi bilmiyor musunuz? Evet öyle kabul etmek istemiyorum. O şekilde lanse edilmeyi sevmiyorum, sosyetik güzel lafından nefret ediyorum. Sosyetik güzel ne oluyor biliyor musunuz? Biraz böyle sanki aşağılayıcı bir terim gibi. Hani bir işe yaramaz, sadece sosyetik güzeldir gibi bir durum oluyor. Bu beni rahatsız ediyor açıkçası. Ama siz içinde olduğunuz dünyanın sosyete olduğunu bilmiyorsunuz. Ben kendimi öyle hissediyorum. Benim hoşuma giden bir kavram değildir bu. Ama biz baktığımız zaman sosyetik güzel derken aşağılık değil de bir üst sınıfdan bahsediyoruz. Kavramı sevmiyorum ben. Kendimle, sosyetiklikle Güliz Onursal'ın özdeşleştirilmesi beni çok rahatsız etmiştir her zaman. Bu çevrenin içinde yaşıyor olabilirim, tabii ki hepsi dostlarım, arkadaşlarım ama ben de bu çevrenin, ortamın insanıyım ama o sıfat ve o lakap hoşuma gitmiyor. Benim başka değerlerim de var, diye düşünüyorum. Benim için önemli olan insani değerler. Sadece giyimle, kuşamla veya güzelliğimle, dış görünüşümle bir yerde olmak beni çok fazla da ilgilendirmiyor. O zaman nasıl bir kavram daha iyi olabilir? Bence bir sürü şeyler yaşamış bir insanım. Hiç dışarıdan göründüğü gibi değil hayat. Asla o kadar da kolay değil. Bir kadın olarak İstanbul'da tek başına, bir de lakabı da sosyetik güzel olarak ayakta durmaya çalışıyorum. İki tane kız çoçuğu yetiştirdim. Medyada 20 küsür yılda çıkan haberlerin fotoğrafları bir kenara attık, ben Türkiye'ye yeni gelmiş biriyim, kendinizi nasıl tanıtırsınız? 'İki kızım da ABD'de okudu ' Zannediyorum ki doğru bir duruş da sergiledim. Çok da yanlış bir şeyler yapmadım. Çocuklarımla çok gurur duyuyorum ve çok güzel dostlarım var. Zaten benim için en önemli şey dostum. Ben hayatımda iyi bir yatırım yapmışım; insana yatırım yapmışım. Ve ben çok sıkıntılı dönemler de geçirdim hayatımda, o dönemlerde hep dostlarım vardı yanımda. Sağlık problemlerim oldu, kızlarımın sağlık problemleri oldu, hastanelerde yattık. Yani bunları hiç kimse bilmez. Onun için sosyetik güzel lakabı beni son derece rahatsız ediyor. Ben başka bir hayat mücadelesi veriyorum. O kadar basit değil. Kendim için ilk defa bir şey yapıyorum, ders alıyorum, oyunculuk yapmaya çalışıyorum, öğrenci oldum tekrardan bunca sene sonra. Çok sevdiğim bir şeyi yapıyorum, öğrenci olmayı çok seviyorum çünkü. Hayatım boyunca çok kurslar aldım. Fotoğraf kursu, piyano dersi hep öğrenci olmayı çok sevdim. Şimdi tekrar onu yapabiliyorum. Bu benim için en büyük bir mutluluk. Sıhhatim yerinde. Kızlarım çok güzel okullarda ve çok başarılı okudular. Nasıl başardınız bunu? Mina, Cornell Üniversitesi'nde mimariyi bitiriyor bu sene. Nazar değmesin diye söylemek istemiyorum ama bölüm birincisi olarak bitiriyor. Merve de School Of Visiul Arts New York'ta fotoğraf okudu. Notları bir gün A'dan aşağıya düşmedi. Ne okudular? Mimik kaybı olmasın diye botoks yaptırmıyorum Botoks yaptırdım, tabii ki yaptırdım. Ama şu dönem artık yaptırmıyorum. Çünkü oyunculukta mimik kaybı olmaması lazım. Ama tabii ki denedim, yaptırdım. Bunda ayıp bir şey yok ki. İhtiyacım olduğunda her şeyi yaptırabilirim. Ama şu anda birincisi, çok ihtiyacım olduğunu düşünmüyorum, ikincisi de ekranda korkunç durur. n Hayatta mutlaka yapmalıyım dediğiniz ne var? Mutlaka yapacağım gibi bir şey hayatta olamaz bir kere. Şu anda yukarıda bize ne yazıldığını bile bilmiyoruz. Ben şimdi çıkarım buradan, düşerim, kaldırıma kafamı vururum ve ölürüm. Allah kısmet ederse görmediğim yerlere gitmek istiyorum. Güney Amerika'ya gitmek istiyorum. İstanbul eğlence hayatında botoks yaptırmayanı dövüyorlar, siz dayak yediniz mi hiç? Keşke yapmasaydım dediğim hiçbir şey yok. Dönüp baktığımızda onlardan ders çıkarabiliyorsak ve bu sonraki yaşantımızda yol göstermişse, pişmanlık duyduğum hiçbir şey olamaz. Keşke yapmasaydım dediğiniz? Kızlarım. İyi ki yapmışım dediğiniz... Merve Hasman: Aşkım Mina Hasman: CanımNurettin Hasman: Üçüncü çocuğumMurat Evliyaoğlu: Çok sevgili dostumEda Taşpınar: Eski eşimin hayat arkadaşıAliye Uzunatağan: Çok değer verdiğim hocamKadir İnanır: Büyük bir star Oktay Kaynarca: Çok iyi bir oyuncu ve iyi bir insanİnci Aksoy: Çok sevdiğim dostum, bu işlere bulaşmama sebep olan insanCemal Özgörkey: Çok iyi bir dost 10 ismin çağrıştırdıkları