Cadde Lütfi Ömer Akad ve İstanbul

Lütfi Ömer Akad ve İstanbul

25.03.2011 - 00:25 | Son Güncellenme:

Şehri en çıplak, en sahici haliyle filmlerine yansıtan Lütfi Ömer Akad, eski İstanbul semtlerini çalışmalarında fon olarak kullandı. ‘Yalnızlar Rıhtımı’, ‘Yangın Var’, ‘Üç Tekerlekli Bisiklet’ gibi bir döneme damgasını vurmuş yapıtları 1453 Dergisi inceledi. Tüm filmlerin ortak noktaları, İstanbul’du

Lütfi Ömer Akad ve İstanbul

Lütfi Ömer Akad sinema kariyerinin ilk yıllarında, o günkü Türk sinemasında var olmayan bir dilin kurulma çabasının öncüsüydü. Tiyatro geleneğinden sinema tekniğine geçişi başlatmış, sinema tekniği ve diline yeni bir anlayış getirmişti. Kamerasını ‘yeni gerçekçi’ akıma öykünürcesine sokağa çıkarmış, hareket vermişti. Tiyatrocuların geliştirdiği dekor üzerine kurulu mekan kullanımı yerine, gerçek mekan kullanımına yönelmişti. İstanbul’u ve semtlerini, filmlerinde çıplak ve sahici halleriyle kullanmayı seçti.

Haberin Devamı

YANGIN VAR
Tipik bir İstanbul filmidir ‘Yangın Var’. Fakat bir farkla: Buradaki İstanbul, eski Osmanlı’nın başkenti olan İstanbul’dur. Arnavut kaldırımlı sokaklara dizilmiş bahçeli ahşap konaklarıyla, çifte atlı faytonlarıyla, fesli feraceli hanımları, redingotlu beyleriyle, Göksu sefalarıyla dillere destan olan, o eski Osmanlı İstanbul’u... Lütfi Ömer Akad filmleri içinde esas oğlan ve esas kızdan sonra üçüncü büyük rol, İstanbul şehrine verilmiş gibidir bu filmde...
Haykırışlar arasında yangınlara koşan tulumbacıların reisidir, Murat Reis (Ayhan Işık). Kabadayılık, efendilik ve sportmenlik simgesidir tulumbacı takımı reisliği. Fakat Kadırgalıların bir rakibi vardır: Mevlanakapılılar... Onların reisi de Yalaza Nuri (Turgut Özatay) adında başka bir bıçkın... Her iki grup da Beyazıt Kulesi’nden gelecek yangın ihbarına ilk gitmenin derdinde... Bir gün Cibali’deki Hilmi Paşa’nın (Hulusi Kentmen) konağında yangın çıkar. İki tulumba takımı için eski İstanbul sokaklarında (Kadırga, Süleymaniye, Küçükpazar ve Unkapanı) yarış başlar. Yangın yerine ilk Kadırgalılar gelir. Murat Reis yangını söndürürken başka bir yangının içinde buluverir kendini: Gönül yangını... Paşa kızı Müjgan’dır (Leyla Sayar) bu yangının sebebi... Kabadayılık, efendilik, centilmenlik, ahlak anlayışı ve aşk, ince ince işlenmiştir filmde.

Haberin Devamı

Lütfi Ömer Akad ve İstanbul
YALNIZLAR RIHTIMI
Bugün Lütfi Ömer Akad sineması denilince akla gelen ilk filmlerdendir ‘Yalnızlar Rıhtımı’. Senaryosunu Attila İlhan’ın yazdığı, müziklerini Hulki Saner’in yaptığı filmde Sadri Alışık, Çolpan İlhan, Turgut Özatay, Melahat İçli, Osman Alyanak, Sadettin Erbil, Kamuran Yüce, Kemal Edige ve Ahmet Tarık Tekçe gibi oyuncular bir araya gelir. Filmde anlatılan, mutsuz ve zayıf karakterli bar şarkıcısı Güner (Çolpan İlhan) ile uzak deniz kaptanı, mutsuz ve yalnız Rıdvan’ın (Sadri Alışık) sonu hüzünlü biten aşklarının öyküsüdür. Fotoğraf direktörü Yoakim Filmeridis’in iç sahnelerde kullandığı aydınlatma çalışmasıyla Lütfi Ömer Akad’ın abartısız, uzun ve tek planlı sahneleri, ‘Yalnızlar Rıhtımı’nı, eleştirmenlerin karşısına iftiharla çıkaracaktır. Sirkeci’den başlayarak Galata Köprüsü, Eminönü, Süleymaniye Camii ve Unkapanı; Haliç’in sisli, puslu silueti, Arnavut kaldırımlı Karaköy sokakları ve özellikle Galata rıhtımındaki son sahnelerin yağmurlu görüntüleri, filmin unutulmazları olarak anılır. Sirkeci’deki dönemin en popüler otelleri Pozan Palas ve Lozan Palas, o zamanki İstanbul’dan silik bir hatıra olarak kalmıştır.

Haberin Devamı

ÜÇLEME: ‘GELiN’, ‘DÜĞÜN’, ‘DiYET
Lütfi Ömer Akad’ın 1973-1974 yıllarında çektiği bu üç film, ‘göç üçlemesi’ olarak sinema tarihindeki yerini almıştır. Yerini yurdunu geride bırakıp yeni hayatlara pencere açmak isteyen insanların Haydarpaşa Garı’nda başlayan serüvenleri, 1950’lere kadar uzanmaktadır. 1970’lere gelindiğinde, artık ‘gecekondu’ denilen ve yalnızca bu insanların yaşadığı derme çatma kenar mahalleler kurulmuştur İstanbul’un kıyısında bucağında... Lütfi Ömer Akad, bu insanların İstanbul’da var olma savaşlarına çevirmiştir kamerasını... ’Gelin’de konu edilen aile Yozgat, Sorgunlu’dur. ‘Düğün’de Şanlıurfalı, ‘Diyet’teyse Afyonlu... Üçlemenin tamamında hikaye birliği vardır ve ağırlık kadın kahramanın üzerindedir. Tiplemeler Hülya Koçyiğit üzerinden işlenmiştir.
‘Gelin’, trenin Haydarpaşa Garı’na gelmesiyle başlar. Aile bir kenar mahallede bakkal açmış ve kök salmaya niyetlenmiştir. Amaç İstanbul’un merkezine yürümek, büyümektir. Ailenin yaşadığı yer Mecidiyeköy’ün aşağılarında bir mahalle, dükkan ve çevresiyse Kemerburgaz’dadır. Filmde ayrıca Haydarpaşa Garı, Karaköy vapuru, Eyüp ve çevresi de görüntülenir.
‘Düğün’de Şanlıurfa’dan İstanbul’a göçmüş altı kardeşin öyküsü vardır. Zelha, tüm kardeşlerinin annesi gibidir ve bu yüzden Şanlıurfa’daki nişanlısını bırakıp İstanbul’a gelmiştir. Fakat İstanbul’da var olmak bu altı kardeşe bedel ödetecektir. ‘Düğün’de kullanılan mekanlar yine Kemerburgaz ve Eyüp çevresindedir. Ayrıca Sirkeci sahil yolu, Eminönü gibi kalabalık mekanlar da filmde yer alır.
Göç üçlemesinin son filmi ‘Diyet’teyse, Afyon’dan gelen fabrika işçisi Hacer’in öyküsü anlatılır. Hacer, çalıştığı fabrikada Hasan’la tanışır ve evlenir. Fakat fabrika sendikaya üye olanlarla olmayanlar arasındaki sürtüşmeye sahne olmaktadır. Hacer sendikadan yanadır ama Hasan asla... Bu karşı duruşun bedeli olacaktır. ‘Diyet’ Gayrettepe, Mecidiyeköy ve çevresinde çekilir. Filmde ayrıca Valikonağı Caddesi ve Nişantaşı da yer alır.

Haberin Devamı

ÜÇ TEKERLEKLİ BiSiKLET
Bu film, Orhan Kemal’in ‘Sokakların Çocuğu’ adlı romanından uyarlanarak yazılan, Vedat Türkali’nin senaryosu üzerine kuruluydu. Fakat filmin başrol oyuncusu ve dönemin yıldız ismi Ayhan Işık’ın film için verdiği çalışma günü bitince, eser yarım kalmış ve Lütfi Ömer Akad filmden kopmuştu. Bir süre sonra yerine Memduh Ün girdi ve film bitti. Ayhan Işık’tan başka Sezer Sezin, Reha Yurdakul, Sadettin Erbil, Senih Orkan, Muazzez Arçay, Osman Alyanak ve Ayla Kaya gibi oyuncuların yer aldığı film, İstanbul’un o güne kadar sinemada hiç kullanılmayan bir semtinde, Zeytinburnu ve çevresinde çekilmişti. 1960’lı yılların hızlı göç günlerinde ortaya çıkan bu semt, tüm sıradanlığıyla yer alır filmde. Derme çatma gecekondular ve fakir insanlar... Lütfi Ömer Akad, çekim planlarını ince detaylarına kadar elleriyle çizmiş, iç mekandaki dekor ve aksesuarları elleriyle yerleştirmiştir. Filmlerinde sık kullandığı ‘kıstırılmış adam’ teması burada had safhaya çıkmış, işin içine bir de psikolojik olarak ‘kıstırılmış kadın’ eklenmiştir. Filme böyle bakıldığında bir kenar mahalle hikayesidir. Yaralı ve kaçak Ali’nin (Ayhan Işık), tek çocuğuyla yaşayan çamaşırcı dul kadın Hacer’in (Sezer Sezin) evine zorla girip saklanmasıyla başlar. Zeytinburnu’nun kıyısındaki mahallede yaşayanlar, komşuluk ve hemşerilik ilişkileri, Almanya’ya gitme derdindeki işsizler, kahvehane kültürü ve fakirlik, filmin ana temalarıdır.