Naim Dilmener

Naim Dilmener

ndilmener@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Ebru Aydın’ı hatırlar mısınız? Hemen hemen her şeyin-herkesin (iyi-kötü) kendine yer bulabildiği Ekşi Sözlük’e bakılırsa, bu hem tatlılar tatlısı, hem de güzel sesli genç yorumcuyu pek hatırlayan kalmamış.
Çok az şey yazılmış hakkında, 2000’lerin bu hop oturup hop kaldıran “mecra”sında.
“Böyle bir şarkıcı kız vardı...” demiş “vinyl” kod adlı “bi’ arkadaş”; ardından da, “yakında ‘müsaadenizle’ isimli albümü çıkacaktır” demiş, muhtemelen şarkıcının çevresinden bir başkası.

Bize de güler dünya
Bu kadar. Belki “Müsaadenizle” (DMC) adlı yeni (albüm değil ama) single, Aydın’ın “ekşi” satırlarını-sayfalarını coşturacaktır. Ne de olsa, alternatif-malternatif, bu sözlük-kaynak da, günün popüler eğilimlerinden alıyor asıl gücünü; ekran(lar)daysanız, oradasınız da. Değilseniz, orada da değilsiniz.
Aydın’ın yeni şarkıları, 90’ların ikinci yarısında (yanılmıyorsak 1998 yılında) “Son Verdim” adlı albümüyle, ağızlarına bir parmak bal çaldığı eski hayranları dahil, çok sayıda insanın ilgisini çekecek gibi.
Genç şarkıcıda, bunu başaracak-sağlayacak her şey var: Kimi zaman-kimi şarkılarda caz’a da meyleden müthiş bir gırtlak, Tarkan’a da vokal yaptığı yıllar ve sonrasında olgunlaşmış müthiş bir vokal kabiliyeti, pop müziğin tam da istediği çok renklilik... 

Gelelim aşklara
Mustafa Sandal’ın henüz şarkı söylemediği (ahh ah; ne güzel günlermiş o günler) bir dönemin ürünü “Bir Gün Mutlaka”. O zamanlar Sandal’ımız bir DJ olarak mekik dokumaktaydı muhtelif “kıyı”lar arasında. Yalnız da değildi. Bülent Tezcan adlı (ve bize sorarsanız, birkaç Mustafa Sandal eden) bir başka müzisyenle ortak şarkılar yazıyor, bir o kapıyı-bir bu kapıyı zorlayıp duruyordu. Tıklatılan kapıların bir kısmı (şans bu ya) açılıverdi ve Sandal süzüldü içeriye.
Önce Ajda Pekkan kucak açtı ona; hem de (Açık Radyo’da katıldığı “Dünya Dönüyor” programında anlattığı üzere) Garo Mafyan’ın tüm itirazlarına rağmen.
90’ların henüz başlarıydı ve Süperstar, (nur içinde yatsın) Anuş Bakış’ın büyük desteği ile “Ajda 1990”ı yapmış, yeniden gündemin üst sıralarını işgal etmeye başlamıştı. Bu albümün ardından da (bu sefer de Şehrazat’ın desteği ile) yeni bir albüm hazırlamaktaydı.
İşte bu albümün hazırlıkları sırasında, bir şekilde stüdyoya sızdı Sandal; “Ajda Hanım, sizin için bir şarkı yazdım,” diyerek, “Vazgeçme” adlı şarkıyı Süperstar’ın ellerine tutuşturdu. “Olurdu” (Pekkan), “olmazdı” (Mafyan) derken, genç müzisyen-DJ’imiz, bahis konusu stüdyoda bir “sandalye” kaptı kendisine.
Ardından da Zerrin Özer kapısı açıldı Sandal’a; sonra sonra da Tezcan’ı bir köşede ekti, bizzat kendi kapısını-kalesini inşaya niyetlendi. 

Usulca geçer hoyrat zaman
Sandal’ı (artık bizzat hayranlarının da yapmış olduğu gibi) ardımızda bırakıp, gelelim Ebru Aydın’a.
2000’li yılların en zeki, en başarılı müzisyenlerinden olan Sinan Akçıl ve Erhan Bayrak’la çalışmış Aydın. Akçıl’ın bu single’a katkısı Bayrak’tan (ve şarkılardan bir başkasına imza atan Cenk Çalışan’dan) daha fazla. Akçıl, hem yalnız hem de Aydın’la birlikte şarkıları yaratma aşamasına da dahil olmuş. Bu şarkılardan “Papatya”, özellikle dikkat çekici. Aydın’ın caz’a meyleden sesi, bu şarkıda dağlar-tepeler aşıyor, sonra da serin mi serin, yeşil mi yeşil bir vadiye ulaşıp, ferahlıyor-ferahlatıyor.
Ebru Aydın, “Son Verdim”in o pembeli-tüllü-rujlu-kremli “genç kız odası”nı ardında bırakıp, “asıl sahne”ye yerleşecek, bu yeni şarkılarıyla.
Yıldız Kaplan da öyle.
Kaç yıldır müzik dünyasının içinde var olmasına rağmen, hak ettiği yere bir türlü-bir türlü-bir türlü gelememiş bu sesi güzel, vokal yeteneği müthiş şarkıcı, son albümü “Motive” ile piyasanın bütün olumsuz şartlarına rağmen imkansızı başarıp, kendisini herkese kabul ettirebilir. Albümün kadrosu şu “parasız-pulsuz” günlere rağmen müthiş. Nazan Öncel, Şehrazat, Bülent Yetiş, Müfide İnselel, Metin Özülkü ve Sude Bilge Demir imzaları var şarkıların altında. Hepsi de saygıda kusur edilmeyecek isimler.
Müzisyen kadrosu da öyle. Başta Volga Tamöz (ki Pekkan’ın “Aynen Öyle”si de bu müzisyenimizindi ve iki şarkı, sanki biraz arka arkaya ya da yan yana çalışılmışlar gibi), Erdem Sökmen, Ayhan Günyıl ve Gündem Yaylı Grubu olmak üzere, çok sayıda müzisyen, Yıldız Kaplan, hiç olmazsa bu sefer “tamamına erdirsin diye ter dökmüş.
“Serdar Ortaç Sound’u”nun derli toplu (hatta, bu sound’a adını verenden bile daha derli toplu) bir örneğini sunan Kaplan için de, bundan fazlasını yapmış Aydın için de, bu sefer yollar daha açık gibi.
“Müsaadenizle” olsun.