Çok farklı bir dizi sezonu yaşıyoruz. Sürprizler daha sezon başından itibaren gelmeye başlamıştı. Birçoğumuzun ‘Uyarlanması zor‘ dediğimiz ‘Bizim Hikaye’ geldi ve ‘Vatanım Sensin’i geçti. Ayyaş bir baba ve yoksul kardeşlerin gecekonduda hayata tutunma çabasını anlatan dizi, ‘Vatanım Sensin’ gibi büyük prodüksiyonlu bir işi geçmeyi başardı. Kocasını kaybetmiş, yalnız bir kadının iki çocuğuyla yaşam mücadelesini anlatan ‘Kadın’ ise, üç sezondur zirvede olan ‘Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz’ı tahtından indirdi. Amerikan uyarlamalarını andıran, nispeten dizi seyircisine zor ve yabancı gelecek hikayesiyle ‘Ufak Tefek Cinayetler’, sezonun en parlak işlerinden biri oldu ve zirvede yerini aldı. Komedide ise cesur hamle ‘Çocuklar Duymasın’dan geldi. 15 yıldır devam eden projenin yeniden başarı yakalaması riskliydi. İyi başladı ama bir süre sonra reytingleri düştü. Günlük hayatın küçük meselelerini anlatan ve yıllar süren başarısını böyle yakalayan dizi, bambaşka bir kulvara girdi. ‘Çocuklar Duymasın’ da asla olmaz denilen hikayeyi yapmaya cesaret etti ve zirveyi gördü.
Asıl büyük bomba Karadeniz bölgesinden geldi. ‘Diriliş Ertuğrul’, 104 haftadır bir türlü geçilemiyordu. Herkes teslim bayrağını çekmişti. ‘Sen Anlat Karadeniz’, daha ikinci bölümde başardı bunu. Haftaya, bizi şaşırtmaya devam edebilir. Sezonun en yüksek reytingini almaya aday.
3-4 sezondur patinaj yapan ve aynı çemberde debelenen dizilerden sıkılan seyirci, yeni denemelere ve cesarete açık olduğunu gösterdi. Sektör, ters köşe yapayım derken seyirci süprizini yaptı. Hep yazdık, söyledik. Birbirini tekrar etmek yerine cesaretle yeni şeyler denemek lazım cancağızım!
‘Sen Anlat Karadeniz’in asıl cesareti ne?
Geçtiğimiz hafta ‘Sen Anlat Karadeniz’deki parmak kırma sahnesi çok konuşuldu. ‘Şiddeti özendiriyor, yayından kalkmalı’ diyen de oldu. İkinci bölümde ise, tecavüz sahnesi eleştirildi. Eleştiriler üzerine Osman Sınav, “Şiddet sert bir şeydir. Onu hafifletmek, mazur göstermektir. Ölenler (kadın cinayetleri) varken, neyi hafifletebiliriz? Bilakis kadına şiddeti gözler önüne seriyoruz” şeklinde cevap verdi.
Ekranda her türlü şiddet var. Mafya dizilerinde patır patır cinayetler işleniyor ve işkenceye varan sahneler gösteriliyor. Bunlar dururken, parmak kırma sahnesindeki şiddeti çok bulanları anlayamıyorum açıkçası. Sınav’a da katılıyorum. Kadınlar, boşanmak istediği için sokak ortasında bıçak darbeleriyle öldürülüyor. Bu şiddet ne ki!
Bence dizinin cesareti bu sahneyi göstermesi değil. Şiddete sessiz kalmayı gelenek haline getirmiş bir toplumda, mağdurun yanında olmayı işaret etmesi. Sadece şiddete değil, aynı zamanda bu yanlış geleneğe meydan okuması. Karakterlerin, yanlış yapıyorsun demesine rağmen Tahir’in aşkından vazgeçmemesi... Tahir’i bu aşktan vazgeçirmek için vuracağını söyleyen abisi Mustafa’ya karısının, “Tahir’i vuracağına Vedat’ı vur. Yapmam diyorsan söyle de ben yapayım” diyerek kadın dayanışması yapması... Köyün imamının bile ölüm pahasına Tahir’le Nefes’i korumaya çalışması...
‘Vatanım Sensin’de kahramanlık ne?
Kadına şiddetin ve tecavüzün konuşulduğu bu hafta ‘Vatanım Sensin’de de benzer bir durum vardı. Her savaşta kadınlar ne yazık ki tecavüzle karşı karşıya kalıyor. Azize de Yunan bir subayın tecavüzüne uğramış, bu nedenle de aylarca ailesinin kendisini öldü sanmasına razı olmuştu. Sonunda Cevdet onu buldu ve olayı öğrendi.
Büyük bir cesaretle Yunan ordusunun içine sızmış, her an ölümle burun buruna olan kahraman, karısını görünce çocuklar gibi ağladı. Tecavüzü öğrendiğinde ise, bir saniye bile tereddüt etmeden karısına tam destek verdi. “Sakın ağlama, üzülme senin hiç suçun yok” dedi. ‘Ne yaptın, ne dedin,ne giyinmiştin?’ diye sormadı. Cevdet, asıl kahramanlığını eşi Azize’ye olan davranışıyla göstermiş oldu.
