Cadde Zindanı taştan oyarlar içinde de parti yaparlar

Zindanı taştan oyarlar içinde de parti yaparlar

08.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Zindanı taştan oyarlar içinde de parti yaparlar

Zindanı taştan oyarlar içinde de parti yaparlar



Zindanı taştan oyarlar içinde de parti yaparlar


Televole’de bir anons var ya "İstanbul gece hayatına dair öyle görüntüler vereceğiz ki, oradaymış gibi hissedecek; her şeyi öğreneceksiniz". İşte "Fazıl Say-Mercan Dede" konserine ilişkin bu yazı tam da öyle...
Gazeteden büyük bir heyecanla çıktık; çünkü bilet bulmak için akla karayı seçen Nedim, sürekli "Ya bu muhteşem bir şey ya... Yedikule Zindanları’nda Fazıl Say ve Mercan Dede birlikte... Avrupa Birliği’ne girmekten bile önemli benim için" diyordu. Alttan müziği verip bizi coşturdu yani...

Harleyli kız
Fanatik ‘FM’ (Fazıl Mercan) taraftarı Nedim’in verdiği gazla girişe yaklaştığımızda Harley motosikletli, uzun sarı saçlı, bir hayli endamlı çoook güzel bir kız Yedikule esnafına soruyordu: "Hey beyler konser burada mı?"

Reina’cılar, ‘clubber’lar
Otomobili kapının önüne kadar getirmediği için kocasına söylenen şık tuvaletli kadın, motorlu kızla büyük tezat oluşturuyordu Ve konser ortamının ana teması bu ‘tezat’tı... Bir yanda AKM büyük salonuna, Reina ya da Laila’ya gidecekmiş gibi giyinenler... Diğer yanda yırtık kotlar, ilginç saçlar, rengârenk pabuç ve tişörtleriyle ‘clubber’lar... Bir tarafta "hiçbir etkinliği kaçırmayız, biz sanat insanıyız" diyenler... Diğer tarafta "parti nerede biz orada" der gibi duranlar.
Zindan zindan olalı böyle kalabalık görmemişti herhalde... Yerde, yastıklarda yatanları, tuvalet, yiyecek, bira ve bilumum kuyrukları geçtik, numaralı plastik koltuklara ulaştık... Bu arada işe alınırken, "330 mililitreden bir damla fazla vermeyeceğim, yemin ederim" sözünü vermiş gençten 4 milyon liraya bira almayı da unutmamıştık...

Koltuğa havlu atmaca...
İnsanlar, Âşık Veysel’i yorumlayan Fazıl Say ile, Mevlana’yı hatmetmiş Mercan Dede’yi dinlemeye gelmişlerdi ama ne de olsa Türk’tüler! ‘Havuz kenarında şezlong kapma, havlu atma’ huyu buraya da sirayet etmişti...
Oturuyoruz, "Arkadaşlar gelecek, 4 sıra kayın" diyor biri... Kayıyoruz; ‘Çocuklar gelecek’... Kayıyoruz... Eee.. Sonunda orta yaşlı bir beye, "Almanya’dan gelip bizi koltuktan kaldıracak oğlunuz, eş, dost akrabanız yoksa oturabilir miyiz?" diyorum, gülüyoruz ve köşe kapmacamız ‘bir süre’ için bitiyor. Konserin ortasında yine yerimizden ediliyor ve kendimizi ‘böcekli’ çimlerde buluyoruz. (msj: Bu izlenim zor şartlarda oluşturulmuştur.)

‘Cep’ler piyanoya karşı
‘Şık şıkıdım’ hanımların, ‘tiril tiril’ beylerin seslerini yükselterek yer kavgası yaptığı gecede, konser geç başladı ancak Fazıl Say ‘acıları’ unutturdu. Birçok kişinin, cep melodilerini müzikle yarıştırıştırmakta- ki ısrarı dikkat çekiciydi... ‘Çin Seddi misali’ uzayan tuvalet sırasını aşabilenler ikinci bölümde sahne alan Mercan Dede’nin konuşmasını yakalayabildi.
Bu arada arkadaşımın sigara istediği kadın, kendisine, "Ya paranı, ya canını" denmiş gibi bakıyor, oflayıp pufluyordu.
Mercan Dede, ‘batik tişörtlü’ Fazıl Say’ı görünce "Hayatımda iki kez ütülü gömlek giydim. Bir evlenirken, bir de Fazıl Say’la sahne alacağım için bu konser... Adam gitmiş tişört giymiş" diyerek güldürdü... Ve ekledi: "Umarım konser evliliğimin sonuna benzemez!"

Zevkler ve renkler
Ve ney ile süslediği elektronik müziğini konuşturdu... Ardından Say’ın piyanosu devreye girdi ve Türkiye’de bir ilk denendi. Sanırım herkes farklı şeyler hissetti. Başta bana da ‘ıspanak ile karıştırılmış makarna’ tadı veren müzikten -biraz direndikten sonra- bir hayli hoşlandım.

Ve parti zamanı...
Zaman zaman Fazıl Say’ın da DJ kabinine geçtiği konser, koltuklu izleyicilerin gidişi, Mercan Dede’nin gerek kıyafeti, gerekse müziğiyle DJ Arkın Allen kimliğine bürünüşüyle partiye dönüştü... Geceye noktayı bikini tipi büstiyerler, cıbıl göbekler, ilginç saçlı gençler koydu...
Nedime gelince... Sabah, "Zindanlar böyle bir ‘işkence’ için en uygun yerdi" diyordu! Yine de konseri beğenen çoktu.