Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Trabzonspor kurulduğu günden bu yana en kritik kongrelerinden birini yapacak. Şartlar olağanüstü. İki aday var, tek konu kimin seçileceği değil kulübün içine düştüğü ekonomik açmazdan çıkış yolları ve vadesi gelen borçların ödenmesi.
Böyle bir dönemde göreve talip olmak, yönetime girmek gerçekten cesaret ister. Bir kere o ateşten gömleği giyecek olanlar şunu bilmeli; Trabzonspor için bu son şans. Ve süreç sonunda ortaya çıkacak tablo ne olursa olsun, isimleri ya kurtuluş mücadelesinin kahramanları olarak anılacak, ya da çöküşün mimarları. Diyeceksiniz ki “Onlar mı getirdi kulübü bu hâle? Neden faturayı ödesinler?..”
Kim ödeyecek peki? Bu güç koşullarda elinizi taşın altına sokuyorsanız, o elin bir daha size ait olmayacağı riskini de göze almışsınız demektir.
Son 5 yıldır koltukta oturanlar bıraktıkları mirastan pişmanlık duymadıklarına göre, iki seçenek vardı. Birincisi kulübe kayyum atanacak ve kaderine terk edilecekti. Ya da Ahmet Ağaoğlu ve Metin Kaya desteklenecekti. Desteklenecekti derken, kanıksanmış siyaset ilişkisinden söz etmiyorum. İki adayın da listeleri çok önemli. Laf olsun diye yönetim yapmanın acı örneği, Muharrem Usta’nın bizzat kendisidir. 15 kişiyle yola çıktı, 1.5 kişilik yönetim tarzı ile borcu katladı. Daha vahimi, kulübe tarihinde ilk kez FİFA’dan transfer yasağı geldi. Umarım en azından vicdanlarıyla hesaplaşır ve başlarını yastığa koyduklarında huzur içinde uyuma şansını bulurlar.
Bu arada Ağaoğlu’nun parlak spor kariyerine sözümüz yok. 17 yıldır Golf Federasyonu başkanlığını sürdürmek ile, bir sezon Trabzonspor’u yönetmek arasındaki dağlar kadar farkı biliyordur elbette. Önünüzdeki uçurumu küçümsediniz mi, dipsiz bir boşluğun içinde bulursunuz kendinizi...

Sürprize hazır olun!
Şimdi, camianın akil insanları ve başkan adayları, kısa vadede kimsenin mucize beklememesi yolunda mesajlar veriyor. 3-5 yıllık bir aralıktan söz ediliyor. Doğrusu taraftara bunu anlatmak ve kısa sürede olumlu tepki almak saflık olur.
Aslında yapılacaklar belli. Mevcut ekonomik tablo malum. Borçlar, karşılığı olmayan geçici kaynaklarla veya taşınmazların satılmasıyla kapanmayacak kadar büyük. O hâlde, sezon sonunda kadrodaki genç yıldızlar yüksek ücretlerle elden çıkarılacak, Trabzonspor’da kalmak isteyenlerle makul kontratlar yapılacak, maliyeti yüksek futbolcularla vedalaşılacak, altyapının dinamikleri harekete geçirilecek, transfer politikası sil baştan olacak. En önemlisi bu acı reçetenin niçin yazıldığını beyan etmekle yükümlü olduğunuz camiadan “feda” isteyeceksiniz. Zor değil mi?
İkinci seçenek, kan kusup kızılcık şerbeti içmek gibi bir şey. Çare kalmadı ise “yabancı ortak” fikrine şimdiden alışmaya başlayın derim ben de!

Haberin Devamı

Burak gitsin, kim kalsın!
Sezon bitmeden transfer haberleri konuşulmaya başladı bile. Bunlardan biri Trabzonspor’u golleri ile sırtlayan Burak Yılmaz. 33 yaşındaki forvete devre arası kampında meslektaşlarımız “Ayrılacak mısın?” diye sorduğunda kapıyı açık bırakmış, “içeriden ve dışarıdan isteyenler var” diyerek Mayıs’ı işaret etmişti.
Bordo-mavili kulübe ikinci dönüşü bir hayli pahalıya patladı Burak’ın. Allahı var, karşılığını veriyor şimdilik! Lakin Çin’den 4 milyon euroya yakın bir bonservis ücretiyle gelmişti. 3 yıllık maliyeti ise 10 milyon euroyu aşkındı.
Trabzonspor’un yeni yönetiminin alacağı radikal kararlar arasında oyuncu ücretlerini düşürmek, kadroda revizyon ve öz kaynaklara yönelmek varsa, Burak’a yol göründü demektir. Yarın gelecek teklifleri iki sene sonra hangi kulüp verir bilemeyiz ama, ayrılmayı düşünüyorsa, iki taraf da bir dakika beklemesin.
Bence Burak, Türkiye’ye dönmek için Trabzonspor’u bir basamak olarak gördü. Şimdilerde kankası Arda Turan da İstanbul’a intikal ettiğine göre, yakında aynı kentin havasını solumaları sürpriz olmaz.
Bordo-mavili kulüp çıkarlarını gözeterek iyi bir ticaret yapma şansını kaçırmamalı. Belki küstürülen golcü Hugo Rodallega’yı da kazanma fırsatı olabilir bu değişim...

Haberin Devamı

Ba gol atarsa?..
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın yaptığı acemilik değilse, söyleminde kasıt vardır diye düşünüyorum. Göztepe maçına 48 saat kala Demba Ba sevdasının alevlenmesi ne etikle izah edilebilir, ne iyi niyetle. Kullandığı ifadeler sadece kendisini bağlasa amenna. Göztepe’yi, Ba’yı töhmet altında bıraktığını düşünememiş olabilir mi? Gereksiz, yersiz, zamansız oldu. Rakip kazanır, Ba gol atarsa ne diyecek acaba başkan? Büyük aşkı bitecek mi?..

Haberin Devamı

Oscar gecesi ve Yıldırım!
Gillette-Milliyet ortaklığı ile bu yıl 64.sü düzenlenen “Yılın sporcusu ödülleri” töreni muhteşem bir atmosferde gerçekleşti. İlgi muhteşemdi. 4 milyona yakın oy kullanıldı. Sonuçta yılın spor adamı Aziz Yıldırım, yılın takımı Fenerbahçe Doğuş basketbol takımı, yılın sporcusu sarı-lacivertli kulüpten Ramil Guliyev, yılın antrenörü Zeljiko Obradovic seçildi. Geceye bir anlamda Fenerbahçe damgasını vurdu.
Başkan Aziz Yıldırım kuşkusuz gurur duymuştur. Ancak ödülünü aldıktan sonra yaptığı konuşmada, kendi sporcularına haksızlık ettiği fikrindeyim. Adı üzerinde Fenerbahçe Spor Kulübü. Yıldırım bu ödülü futbol takımının geçen sezonki lig üçüncülüğünden dolayı almadı. Amatör branşlardaki tarihi başarılar onu kürsüye çıkardı.
Gelin görün ki, başkan yine hain FETÖ kumpasından girdi, üç yıl önceki takım otobüsünün kurşunlanmasından çıktı, faillerin bulunması için devlet büyüklerinden istekte bulundu. Hepsi kabul görür ve haklı şikayetler olabilirdi, ama yeri değildi.
Gün, Euroleague kupasını kaldıran erkek basketbol takımı, bu başarıda büyük payı olan Obradovic ve Türkiye’ye atletizmde dünya şampiyonluğunu kazandıran Guliyev’i bir kez daha takdir etme günü idi. Yıldırım onlarla ilgili tek cümle kurmadı. Başkana seçim çalışmalarında başarılar diliyorum!