Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyasetten, ekonomiden, futboldan, ofsayttan, VAR’dan ve günlük sıkıntılardan, kaçıp soluğu sevdamızın adı Ekincik koyunda aldık.
Yurdumun bakir kalabilmiş ender köşelerinden biri burası. Hâlâ insan zulmüne direnmeye çalışıyor. Berrak denizi, üç yanı ormanlarla çevrili doğası ile cennetin Ege kıyılarında tasvir edilmiş kopyası Ekincik.
Huzur dedim ya.. Lakin her gelişimizde, “vandalların” yarattığı tahribata tanıklık ediyoruz. Carettaların doğal yaşam alanına verdiğimiz zarar, onların üremelerine engel olmakla kalmıyor, Ekincik’in hak etmediği manzaralar yaratıyor. Gecenin bir vakti yumurtadan çıkan yavrularını tek tek toplayıp denize bıraktığımız bu sevimli canlılar, başka diyarlara kaçıyor, nesillerini sürdürebilecekleri yeni vatan arıyorlar bucaksız sularda.
Aynı coğrafyada yaşıyoruz. İnancı, dünya görüşü ne olursa olsun, sahip olduğumuz güzellikleri korumak yurttaşlık görevimiz. Yeter ki insanlığımızı unutmayalım, ardımıza dönüp baktığımızda, utanacağımız izler bırakmayalım.

Yılmak yok!
Sadece Ekincik’te değil, üzerine titrememiz gereken tüm kıyılarımızda yaşanıyor aynı manzaralar. Özellikle günübirlikçi tatilcilerin sorumsuzca kirlettiği sahillerimiz, ciğerimizi yakıyor. Öylece bırakıp gidiyorlar hiç pişmanlık duymadan.
Mısır koçanları, içecek kutuları, izmaritler, çocuk bezleri, karpuz kabukları ve dahasını görmek, canını acıtıyor her doğa severin.
“İnsanlar evlerinde de böyle mi yaşıyor” diye düşününce, nasıl bir toplumsal travma yaşadığımızı anlayabiliyoruz.
Sevgili dostum Emrah Şatır ve ailesinin koydaki mütevazı mekanlarını yaşatmak adına verdiği mücadele, takdire şayan. Yıllardır gözünü bu güzelliklere diken, sonradan görme “yeni nesil işgalcilere” karşı azimle direniyorlar.

Cehalete karşı!
Ama, ahh o çaresizlik? Onları da endişeye sevk ediyor. Umarım pes etmezler ve kazanılması gereken bu savaşın kahramanları arasında yer alırlar!
Parsel parsel yağmalanan yeşillikler, acımasızca katledilen asırlık ağaçlar, bir kibritle kül olan ormanlarımız, ranta ve güce peşkeş çekilen pırıl pırıl koylarımız..
Cennet Ekincik özelinde, her birimizin zihinlerine yer eden güzellikleri koruyacak çoğunlukta olduğumuza inanmak, cehalete ve ihanete karşı en büyük kozumuz.
Başka ne gelir ki elden?.. Değil mi güzel Ekincik?

Haberin Devamı

Sütten çıkmış ak kaşık!
Her türlü siyasi manevra ve propagandaya hazır, ama 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın ev sahipliği için umudumuz vardı. Dördüncü başvuruda daha iddialıydık. Rakibimiz Avrupa’nın en güçlü ekonomisine sahip olsa da, biz “Gelin paylaşalım” dedik, Alman halkı organizasyon için ayrıştı. Biz statlarımızda ulusca ne kadar istekli olduğumuzu haykırdık, Almanya’da “istemiyoruz” pankartları açıldı.
Devlet garantisi verdik, 6 yıl içinde yapılacaklarımız taahhüt ettik. İki kıtayı birleştiren Türkiye’ye şampiyonanın çok yakışacağını anlattık.
Yine olmadı. Üzülmeli miyiz? Evet. Bunca çaba, fedakârlık ve özverinin karşılığında, bir futbol ülkesinin neler yapabileceğini göstermek hakkımızdı. Sevinmeli miyiz? 20 milyar euroluk bir yükten kurtulduğumuz için belki.. Dostu- düşmanı tanımamız da cabası!
Bu arada kimse din üzerinden senaryo üretmeye kalkmasın. Öyle olsaydı bir dünya kupası finali, müslüman Katar’a verilmezdi.
Oylamaya katılan ülkeler politik davrandı. İnsan hakları, demokrasi, ayrımcılık gibi konularda mangalda kül bırakmayanlar, Türkiye lehine görünen her organizasyon ve girişimde bu argümanlarla karşımıza çıkacak, şaşırmayalım.

Kendimize gelelim
Beni asıl UEFA Başkanı Ceferin rahatsız etti. Türkiye’deki risklerden söz etti. Dürüst değildi. Farklı endişeleri, ırkçılığın hortlamaya başladığı Almanya için taşımaması garipti. Rakip sanki sütten çıkmış ak kaşıktı. Açıkça “sizi Avrupalı görmüyoruz” dese daha dürüstçe olurdu.
Sonuç bizi yıldırmamalı, eksiklerimizi gidermek adına fırsat yaratmalı. Tesis artık sorun değil, lakin tek başına yetmiyor. Demokrasinin vazgeçilmezlerini hayata geçirmek için gerçekçi ve aceleci davranmalıyız. Yeter ki gerçeklerle yüzleşip, bu toplumun çok daha iyi şeylere layık olduğunu anlayalım ve gereğini yerine getirmek için çalışalım.