Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbolun iç karartan gündemine dalmış gidiyoruz...
Hangi kulüp başkanı kime tokat atmış? Kim orta parmağını rakibin gözüne sokmuş? Gazeteci döven futbolcular neden az ceza almış? Falanca takımda, hangi oyuncular hocasına isyan bayrağı açmış? İnsanın içini ısıtacak, yüzünü güldürecek bir tek haber var mı?
Maalesef durum budur! Vizyonu, misyonu olmayan, ahlâki değerleri salt kazanmak üzerine kurgulu bir sistemde, daha iyisini hak ettiğimizi sanmıyorum.
Körler sağırlar birbirini ağırlarken, dünyanın kendi ekseni etrafında döndüğünü sananların gözden kaçırdıkları şeyler ise kimin umurunda?
Örneğin, Türkiye Futbol Federasyonu’nun en önemli organizasyonlarından biri olan Gelişim Ligleri.
Türkiye Futbol Koordinatörü Fatih Terim’in de bu liglere büyük önem verdiğini ve yakından takip ettiğini biliyoruz.
Amaç ne? U 14’den U 19 takımlarına dek yetenekli futbolcuları keşfetmek, geleceğin milli takımlarına kaynak yaratmak.
Hâl böyle oyunca, ülkemizde yeterince değer verilmediğini bildiğimiz alt yapıları güçlendirmek, onları yarışmacı hâle getirmek, ciddi bir emek ve özveri gerektiriyor.
Bu işlevi yıllardan beri takdir edilecek projelere dönüştüren Altınordu, aynı zamanda TFF 1. Lig’de yabancı futbolcu oynatmayan tek kulüp.
İzmir temsilcisi, aynı özeni, alt yapı takımlarına da gösteriyor. Bunlardan biri Bölgesel Gelişim U 19 Türkiye finallerindeki başarısı. Finalde Bursaspor’a 3-1 yenilmesine karşın başarı diyoruz, çünkü futbolun her kademesinde yaşanan adaletsizlik burada da karşımıza çıkıyor.
Makamını, yetkisini, unvanını bilmiyorum. Ama hangi akıllı düşündü ve kabul ettirdi ise pes diyorum.
Kardeşim, adı üzerinde “Futbol Gelişim Ligi.” Ne işi var yabancı futbolcuların buralarda? Zaten profesyonel liglerde kendi gençlerimizin önünü kesen, yeteri kadar ithal oyuncu yok mu?

Abesle iştigal!
Niyetimiz Bursaspor’un kazandığı kupayı gölgelemek değil asla. Adamlar haklı! Madem Gelişim Ligi statüsü sezon başında yayınlanmış ve futbolcu uygunluğu ilan edilmiş, genç yabancıları oynatmasına teknik olarak kimse itiraz edemez!
Lakin, Türk futbolunun geleceği olarak görülen proje, bu anlayışla devam ederse, şimdiden fiyaskoya dönüşebilir.
Neden mi? Sorunun yanıtını vermesi gerekenler, milli takımlara bu seviyeden devşirme futbolcu arıyorsa, adres bu köşe değil. Onlara sormak gerek!
Biz yaşanan trajediye bakalım. U 19’da finali kazanan Bursaspor’un kadrosunda Yusuf Abdullah Muhammed ve Taiwo Abdulrahman isimli iki Nijeryalı vardı. Grup maçlarından itibaren yeşil-beyazlı formayı giydiler. Finale dek Yusuf 12, Taiwo 7 gole imza attılar. Finalde de Altınordu’ya karşı 3 gol, bu ikiliden geldi. Şampiyonlukta aslan payı onların!
Peki, bu çok normal bir durum ve etik bir uygulama mı? Statüyü hazırlayanlar neyi savunursa savunsun, asla değil! En azından benim gibi düşünen safları inandıramazlar.

Siyah protesto
Gelelim Altınordu Kulübü’nün haklı ve son derece demokratik isyanına. Kulüp başkanı Seyit Mehmet Özkan final maçı öncesi tepkisini ortaya koydu. Uygulamayı protesto etmek için Bursaspor maçına takımı “siyah” formalarla çıkarttı. Üstelik, kaybedip kaybetmeyeceğini bilmeden. Bir de gönderme yaptı ülkenin alt yapıya değer veren üç-beş kulübünden biri olan Bursaspor’a; “İhtiyacınız mı vardı? Yabancı oyuncuları A takımınızda oynatın” diye!
Duygusal değilim. Ama gururla söylüyorum, bir yanım İzmir’lidir. Altay’a, Göztepe’ye, Karşıkaya’ya sempatim vardır. Altınordu ise daha farklıdır. Özel ilgim ve hassasiyetim olduğunu gizlemem. Bağlı olduğu ilkelere, asla vazgeçmediği değerlere daima saygı duyarım. Ne de olsa “Gavur İzmir”in onurlu temsilcilerinden biridir!
Futbolun kirletilmiş ortamında haksızlıklara karşı çıkmak ve yanlışlara işaret etmek, elbette birilerini rahatsız edecektir. Olsun... Altınordu Kulübü bunu cesaretle dile getirdi ya. Kusura bakmasınlar, benim de gönlümdeki şampiyon “O” dur!

Haberin Devamı

Cüneyt Çakır sezonu kapattı!
Şampiyonlar Liginde Atletico Madrid- Real Madrid yarı final rövanş maçını yöneten Cüneyt Çakır, Türkiye’de sezonu kapattı!
İspanya dönüşü ayağının tozuyla FIFA U 20 Dünya Kupası organizasyonu için Güney Kore’ye uçan Çakır ve ekibi, 11 Haziran’a dek bu ülkede kalacak. Dolayısıyla ligin son dört haftasında MHK’nin onlardan yararlanma imkanı kalmayacak.
Daha önce iki kez U 20 finallerinde görev yapan Çakır’ın Kore’de bulunmasının asıl amacı, FIFA’nın bu organizasyonu Video Assistant Referee (VAR) için bir laboratuvara çevirme niyeti.
FIFA’nın Rusya’daki 2018 Dünya Kupası öncesi VAR’ı en ciddi şekilde test edeceği bu turnuvada, Çakır da aktif biçimde video asistan hakemliğinin eğitimi içinde yer alacak.
FIFA Hakem Komitesi Başkanı Pierluigi Collina’nın projeye ne denli önem verdiği aşikâr. Bu turnuva, FIFA için de tecrübe olacak. Avrupa’da bazı ülkeler VAR’ı uygulamaya hazırlansa da, FIFA’ya üye pek çok federasyonun video hakemliğinden bihaber olması ciddi sıkıntı.
2018 Dünya Kupası’nda düdük çalacak diğer kıta federasyonu hakemlerinin de video asistan hakemliği için eğitilmesi ve hazır hâle getirilmesi kolay bir uğraş değil.
Bu yüzden Collina’nın Kore’deki turnuvadan çok, VAR eğitim programıyla ilgileneceği açık. Bu tip organizasyonlarda genç hakemleri görmek isteyen FIFA’nın tarzı, Cüneyt Çakır’ın Kore’de final yönetmesi bekleyenleri hayal kırıklığına uğratabilir. Çakır seviyesindeki hakemler için Kore, eğitim amaçlı olacak ve buradaki performansları 2018 Dünya Kupası finallerinde VAR’ın kaderini belirleyecek.
Hani bizde “VAR” diye tutturanlar var ya; FIFA’nın Kore’deki hazırlığı ve henüz karar aşamasında olması bile, bizim daha çok fırın ekmek yememiz gerektiğini gösteriyor.