Cemal Ersen

Cemal Ersen

cersen@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Perşembe akşamı Kadıköy’de yaşanan utanç gecesinden sonra olacakları söyleyelim;
Devletin zirvesinden kınama mesajları verilecek, spor ve futbolla ilgili yetkili makamlar şiddetin önlenmesine dair açıklamalar yapacak.
Spor gazetecileri 6222 sayılı yasanın işlevini tartışacak; olay çıkaran taraftar savcı önüne çıkacak, adli kontrol şartı ile evine gönderilecek.
Kulüpler Birliği Vakfı yaşananların vahameti üzerine alınacak önlemleri konuşacak. Beşiktaş’ın sahadan çekilmesiyle ilgili polemikler devam edecek.
Futbol Federasyonu hukuk kurulları toplanıp, talimatın öngördüğü cezaları verecek.
Ceza alan kulüp provokasyon iddialarını sürdürecek, insanlar bir süre daha futbolun katledildiği geceyle ilgili sosyal medyada atışmaya devam edecek.
Sonra?..
Sonrası malum. İlk defa mı yaşıyoruz bunları? Yıllardır futbol anarşisi, holiganlar, yarıda kalan maçlar ve ardından beylik laflar işitmeye alışmadık mı?
Üç gün, bilemediniz bir hafta sonra unutacağız hepsini. Taa ki yeni bir çirkinlik ve rezalet yaşayıncaya dek. O zaman da filmi başa alıp, yukarıda sıraladıklarımızı tekrarlayıp duracağız.

Haberin Devamı

Neyi konuşuyoruz?

A takımı, B takımı. Falanca taraftar, herhangi bir stat. Türkiye’nin her yerinde benzer olaylara tanıklık ediyoruz. Kupa derbisini milyonlarca insan izledi. Televizyon vardı, kameralar vardı, onlarca foto muhabiri vardı. Her şey gözler önündeydi. Tüm bunlar üzerine ahkam kesmek, yargıya varmak, bir camianın tamamını karalamak en kolay iş. Kaç kişinin haberi var Anadolu’nun bilmem hangi stadında gerçekleşen infazlardan?
Hakemlerin statlarda saatlerce tutsak alındığı ve darp edildiği, yüzlerce taraftarın sahaya inip futbolcu kovaladığı, tribünlerin savaş alanına döndüğü, başkanların mevkidaşlarını tokatladığı, soyunma odalarının basıldığı, takım otobüslerinin kurşunlandığı, statların yakıldığı, hakaret ve tehditlerin gırla gittiği sayısız olay yaşandı bu ülkede. Yaşanmaya da devam edilecek.
Kimse sütten çıkmış ak kaşık değil. Taraftarından kulüp yöneticisine, teknik direktöründen futbolcusuna, siyasetçisinden medyasına, hiç kimse masum değil. Kazanmak için her yolun mübah sayıldığı; “adalet, etik, saygı, sevgi” sözcüklerinin sakız gibi çiğnendiği bir coğrafyada yaşıyoruz maalesef.
“Hata yaptık, özür diliyoruz, kusurluyuz, bağışlayın bizi” diyen bir tek yönetici, kulüp veya camia gördünüz mü bugüne dek? Herkes haklı, hepsinin kılıf uyduracağı bir mazereti veya üste çıkacağı argümanı var.

Haberin Devamı

Nerem doğru ki?

İyi de bunca suçu işleyen kim? Sporun, futbolun dibine dinamit koyan, fitilini ateşleyen, sevenlerini bu güzel oyundan soğutan, statlardan kaçıranlar kim? Sorumluluğu kim alacak, gerçeklerle ne zaman yüzleşecek bu toplum? Nasıl bir ruh hâli ve sapkınlıktır insanları bir savaş makinesine dönüştüren?..
Yanıtı çok basit aslında. Bakın etrafınıza. Yüzü gülen, birbirine sel am veren, çalıştığı ofiste arkadaşına günaydın diyen, evine gittiğinde huzur içinde kahvesini içebilen, bir sohbeti tartışmadan bitirebilen kaç insan var?
Kadın cinayetlerinin, çocuk tacizlerinin, tecavüzlerin, intiharların, dolandırıcılığın, din istismarının, her türlü üç kağıdın sıradanlaştığı toplumlarda, bir futbol maçında yaşananları konuşmak abes geliyor bana. Deveye sormuşlar boynun neden eğri, cevap vermiş, “Nerem doğru ki?”
Zıvanadan çıkmışız, geri dönüşü zor bu yolun.

Haberin Devamı

Fatih hoca haklı ama...

Fatih Terim’in kupadaki Akhisarspor yenilgisi sonrası faturayı bazı oyunculara kesmesi çok normal. Galatasaray gerçekten kötü oynadı. Takım ruhu ve kişiliği yoktu. İlk maçın skorunun verdiği rehavetten söz etmesin kimse. Büyük kulüpte forma giyiyor ve profesyonel oyuncu iseniz, görev verildiğinde çıkıp o makinenin dişlilerinden biri olmak zorundasınız.
Anlaşılan Terim bu maçtaki performanslarını beğenmediği oyuncuların durumunu sezon sonunda gözden geçirecek. Belki de bazılarını göndermek isteyecek.
Bu alma ve gönderme işlerini kolay sanıyoruz. Kazın ayağı öyle değil gerçekte. Terim’in kara listeye yazdığı isimlerden Latovlevici ve Yasin’in sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Ahmet Çalık, Eren Derdiyok ve Maicon’un 2021, Sinan ve Tolga’nın 2020’ye kadar kontratı var.
Maicon’un yıllık ücreti 2 milyon 200 bin euro, Tolga’nın 2 milyon, Eren’in 2 milyon 150, Ahmet ve Lines’in 900’er bin, Sinan’ın 650 bin euro.
Söyleyin tanrı aşkına; bu paraları Avrupa veya ülkemizde başka hangi kulüp öder gösterdikleri performans karşılığı.
Futbolumuzun kanayan yarasına parmak bastı farkında olmadan Terim. İmza attırırken bol kepçeden veriyor, sonra kontratlarına bakmadan göndermeye çalışıp FİFA ile papaz oluyoruz. Galatasaray gibi mali fair-play kıskacındaki takımların artık çok daha dikkatli olması gerek.
Hadi şimdi ayıklayın pirincin taşını da görelim!

Adam gibi adamlar!

Galatasaray’ın eski başkanlarından Adnan Polat, Başakşehir maçında taraftarın protesto ettiği Arda ve Emre için “adam gibi adamlar” cümlesini kurmuş. Adamlıklarına gerekçe olarak da Arda’nın Fenerbahçe’den gelen 15 milyonluk teklifi reddetmesini, Emre’nin ise Galatasaray’ın önerdiği parayı kabul etmeyince kendisinden “transfer izni” istemesini göstermiş! İşin içine “adamlık” girince medyamız da manşetlere taşımış bu sözleri.
Oysa ikisinin de hem Türkiye, hem Avrupa sicilleri gri renkte. Irkçı söylemlerden, babası yaşındaki gazeteciye saldırmak, medyayı tehdit etmekten, milli takımda prim kavgası yapmak, antrenmanda takım arkadaşına yumruk atmaktan, İspanya’da hakeme krampon fırlatmak gibi, saymakla bitmeyecek vukuatları var.
Polat’ın “adamlık” kriterlerine saygı duyuyorum. Ama, gerçek “adam gibi adamlara” haksızlık oluyor, bu iki futbolcuyu örnek göstermek! O zaman asıllarını hangi sıfatla onurlandıracağız?..