Çocuğunuza Karşı Sabırlı Mısınız?

Sabrın sözlükteki kelime anlamına baktığımızda; 1.olacak ya da gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme 2. öfke doğuracak bir şey karşısında bile öfkelenmeme durumu gibi tanımlamalarla karşılaşabiliriz.

Kimine göre büyük bir erdemdir sabır, herkesin ulaşamayacağı. Ama size güzel bir haberim var sabırlı olmak için derviş olmanıza gerek yok. Çünkü sabır öğrenilebilir bir şey!

Bilinenin aksine sabır bir karakter özelliği de değil. Hayatınızın her alanında sabırlı olmanıza gerek yok yani olmamalısınız da zaten. Ama bazı zamanlar muhakkak olmalısınız yoksa oyunu kaybedersiniz.

Haberin Devamı

Bizim kültürümüz arabesk eğilimli. Her şeye sabreden o melek insanı inanılmaz takdir ederiz. Ama sanırım bu değişmeli! Belki böylelikle sabretmemiz gereken yeri doğru tayin edebiliriz. O arabesklikten biraz uzaklaşıp mantığı ele almanın vakti! Sana bağırıp çağıran bir kocaya, bir arkadaşa, patrona ya da komşuya tahammül etme, sabır gösterme. Şiddetin hiç bir türlüsüne sabretme mesela. Ancak çocuğunuza/çocuklara sabredin lütfen. Hayatınızın hiç bir alanında sabırlı olmayın isterseniz sabırsızlığınız yüzünden eşler, işler, yollar kaybedin ama lütfen bir çocuğa sabredin. Lütfen bir çocuğu kaybetmeyin.

Ben, dünya üzerinde, sabredilmeyi bu kadar hakeden başka bir varlık ya da oluşum göremiyorum. Siz görebiliyor musunuz?

Sevgiyi, saygıyı, sınırları, özgüveni, okumayı, yazmayı, yürümeyi, konuşmayı ve daha bir çok şeyi başarabilmek için bizim sabrımıza fazlasıyla ihtiyaçları var. Biz ne kadar sabırsızsak onlar da o kadar geç öğreniyorlar unutmayın.

Ancak bazı zamanlar, çocuklarımızı çok sevsek de, sabırlı kalabilmeyi çok istesek de, çok zor olabildiğinin farkındayım. Özellikle bazı kriz anlarında sakinliğinizi koruyup o kriz anının beraberinde getirdiği sinir harbine sabredebiliyor musunuz? Yoksa bağıran, çağıran, kıran, döken, inciten ebeveynlerden misiniz siz de?

Evet ise alttaki maddeler sizin için geliyor, kriz anlarında sabırlı olmayı isteyen ama nasıl olacak diyen sevgili anne ve baba-lar.

Annelerimizin "soldan soldan geliyorlar bana" diye tabir ettiği şeye biz "tetikleyiciler" diyelim. Sizin tetikleyicileriniz neler öncelikli olarak bunu düşünmelisiniz. Çocuğunuz ne/neler yaptığında sinirleriniz zıplıyor? Bunları analiz ettikten sonra alttaki 3 adımla sabrı öğrenebileceğinizi umut ediyorum. Ben öğrendim, bir çok insanın öğrenebildiğini gördüm sıra sizde!

Haberin Devamı

1. Adım: Ne olduğunu gözlemlemek

Tetikleyicileri hissetmeye başladığınız anda derin bir nefes alın ve olup biteni gözlemlemeye başlayın. Şuan ne oluyor? Çocuğum ne yapıyor? Nasıl hissediyorum? Peki o nasıl hissediyor? Daha önce benzer bir olay yaşadık mı? gibi soruları içinizden yanıtlamaya çalışın. Soruların yanıtlarını bulmak sakinleşmenize yardımcı olacaktır.

2.Adım: Kontrolünüzü geri kazanmak

Sakinleşmenizi daha da sağlamlaştıracak bazı cümleler bulun kendinize ve içinizden tekrar edin. Mesela "Çocuk olan o, ben ise yetişkinim", "Sakin hissetmiyorum, ama bu şimdi geçecek daha önce de geçti", "Bağırmam, kalbini kırmam bir işe yaramayacak", "Çocuğumu seviyorum, yaptığını değil ve bu düzeltilebilir" gibi. Siz kendine en iyi gelenleri seçmekte ya da türetmekte özgürsünüz. Bu evrede çocuğunuza bir şeyler söyleyebilirsiniz ya da söylemeyebilirsiniz. Hangisi size daha iyi hissettirecekse onu yapın. Ben çoğu zaman susuyorum ve bakıyorum. O an onun duygusunu yaşamasına izin veriyorum. Arada bazen "Bitti mi? Şuan her şey yolun da mı?" gibi sorular sorabiliyorum.

Haberin Devamı

Eğer ben de çok sinirli hissediyorsam "şuan sakinleşmeye ihtiyacım var 5 dk izin ver ve odana git" cümlesi de işe yarayabiliyor. O gitmiyorsa ve siz hala sakinleşemiyorsanız farklı bir odaya giden siz olabilirsiniz. 2-3 dk ayrı odalarda kalın, çıkmadan derin bir nefes alın ve çıktığınızda ona sarılmayı teklif edin.

3.Adım: Düşünerek yanıt vermek

Bu evreye geldiğinizde sakinliğinize kavuşmuş ve duygularınızı daha dingin hissediyor olacaksınız. Bu artık mantıklı bir çözüm üretebileceğiniz anlamına geliyor. Şimdi sorunu çözme vakti. Hızlıca bir kaç teklif yapın ve uzlaşmaya gidin. Eğer çocuğunuzun uzlaşmaya gönlü yoksa onun biraz daha zamana ihtiyacı var demektir. Bu zamanı ona verin. Sonra yeni çözümleri deneyin.

Zamanla pratik ettikçe daha kolay olduğunu ve kriz anlarını daha sabırla atlattığınızı dolayısıyla hem çocuğunuzu hem de vicdanınızı daha az rahatsız ettiğinizi göreceksiniz.

Kolaylıklar dilerim.

Sevgiyle,

Nuray ER