Çocuklarla seyahat bir başka keyifli

Eskiden, çocuk olunca aileler için dışarıda hayat bitiyordu. Genç ebeveynler artık bu tabuyu yıktı. Öyle ki çocuğuyla hiç korkmadan seyahat eden ebeveynlerin sayısı hızla artıyor. Çocuklarıyla birlikte seyahatin tadını çıkaran anne babalar, onların konforunu da en güzel şekilde sağlamaya özen gösteriyorlar. Kendileri yola çıkan da var, tur şirketlerinin çocuklu ailelere özel programlarına katılanlar da. Tercihler farklı ama hepsi mutlu. Bu yıl pazartesi gününe denk gelen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı ile 3 günlük tatili fırsat bilenler, şimdiden valizlerini hazırladı. Peki, çocukla gezmenin püf noktaları neler, onlarla nerelere gidilebilir? Bu soruları gezgin ailelere yönelttik:

‘5 yaşında 19 ülke gördü’

Hande & Talha Çilek (www.gumuspusula.com): Ela, anne karnındayken 9 ülke gezdi. Doğduktan 3 ay sonra ilk yurt dışı seyahatimizi Mısır’a yapmıştık. 6 aylıkken Maldivler’e gittik. Şu an 5 yaşında ve birlikte 19 ülkeyi gezdik. Son iki yıldır da Amerika, Los Angeles’ta yaşıyoruz, Amerika’yı karış karış geziyoruz. Yakın zamanda Kolombiya’yı ziyaret etmeyi planlıyoruz.

Çocukla gezmek tabii ki kolay değil fakat insanın çocuğuna dünyayı göstermesi kadar güzel bir şey olmadığı için zorluk kısmına çok takılmamak gerekiyor.

Çocukların en sevdiği şey deniz, güneş ve kum üçlüsü olduğundan çocukla tatil için denizin olduğu her yer uygun olur diye düşünüyorum.

Yurt dışında ise Disneyland, Universal Studios gibi çocuklara yönelik temalı parkların olduğu ülkeler ise her zaman ilk tercihimdir.

Çocuklarla seyahat etme fikri ilk başta zor gibi gelse de çocuklara hiçbir kitabın, hiçbir belgeselin katamayacağı öyle çok bilgi birikimi ve deneyim katıyor ki şu anda onu keşke daha çok yere götürseydim diyorum. Bence dünyada bir çocuğun başına gelebilecek en güzel şey ailesiyle birlikte seyahatlere katılabilmesidir.

‘İlk dişini yolda çıkardı’

Özlem Sezen Yılmaz (www.yollardahayatvar.com): Oğlum Arman’la ilk seyahatimizi 20 günlükken Çandarlı’ya gerçekleştirdik. 5 aylıkken Yunanistan’ı ve Almanya’yı arşınladık. 10 gün boyunca her gün ayrı bir Ortaçağ kasabasında konakladık, hatta ilk dişini burada çıkardı. Bebekle seyahatin çok zor olduğu düşünülür. Aksine en rahat gezi dönemi, ek gıdaya geçilen 6 aydan öncesi. Anne sütü ya da mama tüketir, uyku saatini kaçırmadığınız sürece bebeğiniz en iyi yol arkadaşıdır. Beraber 14 ülke gördük. En keyif aldığımız ülke Japonya oldu.

Ailelere tavsiyem, bir sling ya da kanguru edinmeleri. Kanguru sayesinde oğlum, annesinin kokusuyla uyudu ve böylelikle mobil hale gelebildik. 23 Nisan’da Ege’de Lübbey, Birgi ve Ildır köylerine gideceğiz. Çocuk büyüsün de gezelim diye düşünmeyin. Camillo Sbarbaro’nun güzel bir sözü var; “Hayat tramvay gibidir, tam yer bulmuş oturacakken bir de bakmışsın son durağa gelmişsin.”

‘Zor olmadığını göreceksiniz’

Ecem & Ege Ant: (www.cocukluseyahat.com): Derin, anne karnındayken yaptığımız İtalya seyahatiyle, maceramız başladı. 3,5 aylıkken de ilk uçak yolculuğunu geçekleştirdik. Çocukla gezmek, elbette kolay değil. Seyahatler, bazen diş çıkarma, bazen büyüme atağı dönemine denk geliyor. Çocuklar, evde olmaktansa gezmeyi daha çok seviyor. Herhangi bir sıkıntısı olsa bile evdekinden çok daha kolay atlatıyor. Şimdiye kadar 6 ülke, 9 şehri keşfettik. Çocuğun en rahat hareket edebileceği, doğaya karışabileceği yerler favorimiz. Bu yüzden çocukla seyahat etmek isteyenlere yurt içinde Abant’ı tavsiye edebiliriz. Yurt dışı için de küçük oluşu, tarihi açıdan zenginliği ve ekonomik olması sebebiyle Prag’ı öneriyoruz. Çocukla bir kere yola çıktıktan sonra zor olmadığını göreceksiniz.

‘Minik bir gezgin oldu’

Gamze & Ahmet Beyaz: (www.seyyahailem.com): Eylül, anne karnındayken Batum’a gitmiştik. Doğduktan sonra kısa süreli yurt içi seyahatlere de çıktık ama yurt dışına ilk çıkışımız 8 aylıkken oldu. 8 günde 3 ülke 11 şehir gezdik. Daha sonra gezme aşkımız kızımıza bulaştı ve 2,5 yaşındayken bizim izimizde 9 ülke görmüş bir minik gezgin oldu. Çocukla gezmek tek başına gezmekten çok daha keyifli. Yeter ki ilgisini çekebilecek mekânlar ve aktiviteler bulun. Onu dört duvar arasından kurtarıp, keşfedilecek kocaman bir dünya olduğunu gösterebilmenin haklı sevincini yaşıyoruz.

Viyana, bizim için en unutulmaz seyahatlerden biriydi. Yurt içinde ise Eylül’ün en çok Kapadokya ilgisini çekti. Bambaşka bir coğrafya… Milletçe “Çocuk olunca kır dizini otur” modundayız. Biz ise “Şimdi çocukla gezme zamanı!” sloganıyla düştük yollara. Çünkü esas çocuk olunca gezmeli. Bu 23 Nisan’da kızımızın uzun zamandır istediği ormanda çadır kampı için bir alan bulup doğayla iç içe, huzur dolu bir tatil planlıyoruz.

Tarihe yolculuk

Burçin & Erdi Vahid: Hırvatistan’daki Dubrovnik Old Town, en iyi korunmuş orta çağ şehirlerinden biriymiş. 11. ve 17. yüzyıl arasında inşa edilmiş şehri, koskocaman duvarlar çevreliyor. Biz de bu duvarlar arasında harika bir gezintiye çıktık. Yaklaşık 2 km uzunluğundaki yolda bol bol durup manzaranın keyfini çıkarabiliyorsunuz. Burası insanın tüylerini diken diken eden bir şehir. İyi ki gelmişiz dediğimiz bir yer daha gördük!

Büyüleyici bir park

Sera Yıldız (@piecesofsera): Bu koca ağaçların arasında gezerken kendinizi bir masal diyarındaymışsınız gibi hissediyorsunuz. Burası, Singapur’un dünyaca ünlü Gardens By The Bay’daki Super Tree diye adlandırılan kısmı. Alana girer girmez insan bir anda büyüleniyor!

Her adımda sizi daha da içine çeken atmosferi ve doğanın temiz havayla daha da motive edici konsepti, muazzam. Sabah saat 5.00’ten gece 2.00’ye kadar açık olan bu park, kesinlikle ziyaret edilmeli.