Cumartesi Bu ada başka ada

Bu ada başka ada

25.05.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Bugünlerde ada deyince birçok kişinin aklına “Survivor” adası gelse de biz size başka bir adadan bahsedeceğiz. İşte Caravaggio’su, Temel Reis’in köyü, gece hayatı ve yemekleriyle Malta...

Bu ada başka ada

Daha uçağın penceresinden bakarken bu küçü

Bu ada başka ada
k adanın bir tatil yeri olduğunu hissediyorsunuz. Ada olduğu yetmezmiş gibi bir de her yerde mavi mavi havuzlar... Bir de etraf sarımsı bir renkte, neredeyse bütün binalar bir örnek giydirilmiş kardeşler
gibi görünüyor. Bu yüzden Hollywood’da devasa bir film setinde olduğunuz hissine kapılıyorsunuz. Brad Pitt’in başrolünde olduğu “Truva” filminin ve Russel Crowe’un başrolünde olduğu “Gladyatör” filminin yapımcıları ile aynı hissiyatı paylaşmış olmalıyız çünkü bu iki filmin de çekimleri bu ülkede yapılmış.
Bütün binaların birine benzemesinin sebebi Malta taşı adı verilen bir tür kireç taşından yapılmış olması. Bu taşlar binaların içinin yazın serin, kışın sıcak kalmasını sağlıyor. Kış dediğime de bakmayın; kış dedikleri şey hepi topu iki ay sürüyor, kar falan da yağmıyor. Akdeniz’in ortasında bir adada yaşamanın böyle de güzellikleri yok değil tabii. Bir de böylesine güzel bir adada olmanın bazı tehlikeleri var; adaya göz koyan düşmanlar! Bu adadan yıllar boyunca çok çeşitli milletler geçmiş, İngilizler, İspanyollar, Araplar, İtalyanlar, Fransızlar... Bir ara Osmanlı da göz koymuş buraya ve ada tarihinde “Büyük Kuşatma” olarak yerini almış.
En çok İtalyan ve İngiliz etkisi hissediliyor.
Ana gelir kaynakları turizm olduğundan mıdır bilinmez, Malta’da karşılaştığımız herkes güleryüzlü ve sevecendi. Her yerde belli bir standardın üstünde hizmet vermeyi başarıyorlar. Her yıl nüfusunun üç katı turist çekmek kolay olmasa gerek. Bu tatil yöresine ailece de gidebilirsiniz, sevgilinizle de, bekar arkadaşlarınızla da... Herkesi çekebilecek bir şey sunuyor bu ada. İşte onlardan bazıları...

Haberin Devamı

Nasıl gidilir?
Türk Hava Yolları ve Air Malta ile İstanbul’dan Malta’ya cuma ve pazar hariç her gün uçabilirsiniz. Ayrıca Mika Tur’un pazartesi ve perşembe günü çıkışlı turları bulunuyor. Uçuş iki saat sürüyor, bol deniz manzaralı, seyirlik...

Piramitlerden daha eski
Gozo üç ana adadan oluşan Malta Cumhuriyeti’nin ortanca adası. Bu adayı özel kılan ise Yunan mitolojisindeki Kalipso adası olması. Odiseus’un epik yolculuğu sırasında gemisinin bu adanın kıyılarında battığı ve cadı Kalipso’nun büyüsü altında yedi yıl boyunca burada kaldığına inanılıyor. Bu adayı bir “mutlaka görülmeli” yapan ise Ggantija (Maltaca devlerin kulesi). Burası milattan önce 3600-3000 yılları arasında inşa edilen ve bir tür tapınak işlevi gördüğüne inanılan bir yapı. UNESCO’nun dünya mirası listesinde olan bu devlerin kulesi Mısır piramitlerinden de eski. Adanın bir diğer çekim merkezi ise Azure Window isimli, doğa şartlarının şekillendirdiği kayalık alan. Adını pencereye benzeyen şeklinden alıyor. Bu alanın etrafında 3.5 avro karşılığında mini bot turuna çıkılabiliyor. Dalış için de çok uygun bir alan.

Haberin Devamı

Bu ada başka ada

Adanın atlı polisleri...

Önünde mıhlanıp kalınan tablo
Başkent Valetta’daki bu görkemli yapı meşhur şövalyeler tarafından 1573-1578 yılları arasında inşa edilmiş. Mermer tabanın altında onlarca şövalyenin mezarı var. Tavanındaki resimlerse saatlerce incelenecek cinsten.
Bu katedrali mutlaka görmenizi gerektiren şey ise ünlü İtalyan ressam Caravaggio’nun dev tablosu. Aziz John’un kafasının kesilişini resmettiği bu tablo karşında mıhlanıp kalıyor insan...

Bu ada başka ada


Temel Reis’in köyü
Çocuklarınızla gidebileceğiniz ideal yerlerden birisi. 1980 yapımı, Robin Williams’ın ilk sinema deneyimi olan “Popeye” filminin seti olarak yapılmış bu alanı koruyarak bugüne kadar getirmişler. Karikatürden fırlamış gibi gözüken renkli evlerle dolu, denizin kıyısında minicik bir köy burası. Girişte 10 avroluk bir ücret ödüyorsunuz, içeride ister Temel Reis’in çilekli şarabının tadına bakın, ister çocuklarınızla mini golf oynayın, ister Temel Reis ve Safinaz’ın gösterilerini izleyin, ister bot turuna katılın, denize girin. Denizin o kadar güzel ve davetkar bir hali var ki denize girmemek gibi bir seçeneğiniz yok aslında.

Ye, iç, gül, eğlen...
Yıllar içinde farklı milletlerin Malta’da bulunması en çok da buradaki yemek kültürüne yaramış. İtalyan, Arap ve İspanyol mutfakları öne çıkanlardan. Burada kötü pizza veya makarna yeme ihtimaliniz çok düşük. Bir de tavşanı meşhur Malta’nın. Tavuk ile hindi arası bir tadı var, açıkçası yemezseniz çok şey kaçırmış olmazsınız ama yine de denemekte yarar var. Bir ada ülkesi için şaşırtıcı şekilde az balık tüketiliyor. Tadına baktıklarımız da genel olarak lezzetli olmakla birlikte Boğaz görmüşleri çok etkileyemeyeceğini belirtelim.
Ana yemek öncesi gelen ekmek ile tereyağ ve ana yemek ile servis edilen ızgara sebze ve fırında patates her restoranda standart haline gelmiş. Ekmekleri o kadar lezzetli ki ana yemek gelene kadar doyma tehlikesi var, aman dikkat. Tatlılara gelince... Imoaret denilen hurmalı hamur tatlısı Arap etkisiyle, ricotta canolli ise İtalyan etkisiyle ortaya çıkmış tatlıları.
Yeme-içme burada oldukça ucuz; mesela lüks sayılabilecek bir restoranda 20 avroya güzel bir şişe şarap açtırabiliyorsunuz. Ana yemekler 8-20 avro arası.
Küçük bir uyarı, Malta sokaklarında başıboş gezen kedi ve köpek yok denecek kadar az belki ama güvercinleri kedileri aratmıyor. Siz masanızda iştahla yemek yerken kah yerden, kah havadan yanaşıp yemeğinize ortak olmaya çalışıyorlar. “Kışttan, hoşttan” da pek anlamıyorlar.

Haberin Devamı

Gece hayatı: Sürekli bir eğlence hali

Haberin Devamı

Malta’nın kalbi St. Julians şehrinin Paceville bölgesinde atıyor. Bir merdiven boyunca sağlı sollu gece kulüplerinin olduğu bu bölge hafta sonları iğne atsan yere düşmez cinsten. İçkinin fiyatının da oldukça ucuz olmasından kaynaklanan sürekli bir eğlence hali hakim. Bizim gittiğimiz gece barların birinde kostümlü parti vardı mesela; burada 50 yaş üstü erkekler; Minnie Mouse, leopar, kızılderili, dansöze benzer kılıklara girmiş eğleniyorlardı. Haftanın belli günleri kadınlara hizmet veren striptiz kulubü de yine bu sokakta. Bir de burada elinde içkisiyle sağı solu kesen tipler neredeyse hiç yok. Herkes ya dans ediyor ya da muhabbet. Bir başka dikkat çeken şey ise neredeyse bütün kadınların mini etek ya da şortla dolaşması, o kadar ki sanki sokağın başında elinde makasla biri bekliyor ve gelen geçenin eteğini, pantolonunu kesiyor.