Cumartesi 'Mutlu' olmayı hatırlayın

'Mutlu' olmayı hatırlayın

20.03.2021 - 03:06 | Son Güncellenme:

Bugün, Dünya Mutluluk Günü. Pandemi nedeniyle değişen yaşam ve algılara karşın, mutlu olmanın yollarını araştırdık.

Mutlu olmayı hatırlayın

 

Özlem Ülkü / ozlem.ulku@milliyet.com.tr

Haberin Devamı

Birleşmiş Milletler tarafından 2013 yılında ilan edilen Uluslararası Mutluluk Günü, her yıl 20 Mart’ta kutlanıyor. Bugün insanların bir günlüğüne dahi olsa mutluluğu hatırlamaları, birbirlerine hatırlatmaları ve mutlu olmak için bir şeyler yapmaları konusunda farkındalık yaratmak için bir fırsat. Her yıl bir temanın üzerinden kutlanan günün 2021 teması ise, “Sakin Olun, Bilge Kalın, Nazik Olun.” Pandemiyle birlikte hayatımızdaki birçok kavramın anlamının değiştiği şu günlerde “mutluluk” ile ilgili merak ettiklerimizi ABD’de Wisconsin-Madison Üniversitesi bünyesindeki Sağlıklı Zihinler Enstitüsü’nde (Center for Healthy Minds) mutluluk ve erdemler üzerine çalışan sosyal psikolog Dr. Pelin Kesebir’e yönelttik.

Haberin Devamı

Mutlu olmayı hatırlayın

- Mutluluk algımız pandemiyle nasıl değişime uğradı?

Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre 2020 yılında insanların mutluluk düzeyi 2019’a kıyasla bir derece düştü. Bu çok şaşırtıcı değil elbette, pandeminin benzeri dünyanın başka ülkelerinde de gözlenen bedellerinden biri. Bu süreçte biraz daha sakin kalabilme becerisine ve şansına sahip olanlar, sıcak ve sağlıklı insani ilişkileri sürdürebilenler, olumlu duyguları daha fazla yaşayabilenler daha az etkilendi. Mutluluk algımızın nasıl değiştiğiyle ilgili bildiğim somut bir çalışma olmasa da pandeminin pek çok kişi için kendini ve hayatını sorgulamaya davetiye çıkarttığını söyleyebiliriz. Bu sorgulayış kimilerini daha mutlu bir yere getirdi ve daha da getirecek.   

- Yaşın mutlulukla ilişkisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Sanılanın aksine yaşlılar genelde gençlere kıyasla daha mutludur. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2020 raporunda da gördük bunu. Türkiye’de en mutlu yaş grubu 65 yaşın üstüydü. Bunda maddi rahatlama, hayatın zorlayıcı mücadelesinden biraz geriye çekilme gibi faktörler de etkili olabilir, ama benim daha ilginç bulduğum işin içindeki psikolojik faktörler. Araştırmalar gösteriyor ki, yaşla beraber insanlar ortalamada duygusal açıdan biraz daha sağlıklı hale geliyor, üzülmeye ne değer ne değmez daha iyi ayırt edebilmeye başlıyorlar, yaşamın küçük anlarından keyif almayı daha iyi öğreniyorlar. Bu hayatı daha iyi anlamak, kabullenmek, kucaklamak; bir anlamda bilgeleşmek demek. Bu değişimi hepimiz adına ümit verici buluyorum.

Haberin Devamı

- Kendini mutsuz hisseden ancak psikolojik yardım için yeterli erişimi olmayanlara neler önerebilirsiniz?

Mutsuz hisseden, sorunlarıyla başa çıkmakta zorlanan herkes daha iyiye gitme ümidini hep muhafaza etsin, hiç kaybetmesin isterim. Yardım arayan onu bulur, yeter ki o yardımın size katacaklarına ve onu arayabilecek güçte olduğunuza inanın. Terapiye gitmenin mümkün olmadığı durumlarda önerebileceğim ilk şey kendinizi psikolojik süreçler ve sorunlar hakkında nasıl bilgilendirebiliyorsanız o şekilde bilgilendirmeniz. Bu, işinin ehli uzmanların kitapları yoluyla da olabilir, internette rahatlıkla erişilebilen videoları veya yazıları yoluyla da. Etrafınızda bilge, karakterine ve yargılarına güvendiğiniz dostlarınız ya da yakınlarınız varsa onlarla konuşmak ve onlardan fikir almak da rahatlatıcı ve faydalı olabilir. Keza günlük tutmak da psikolojimize iyi geldiği gösterilmiş bir yöntemdir. Fakat sürekli kendimiz hakkında düşünmek, konuşmak ya da yazmak daha iyi hissetmeye yeterli değildir ve hatta kimi durumlarda ters bile tepebilir. Aynı esnada yapılması gereken, kendimize iyi geleceğini bildiğimiz, olmak istediğimiz bizle ve yaşamak istediğimiz hayatla uyumlu eylemleri yavaş yavaş hayata geçirmektir.

Haberin Devamı

EZGİ SONCU BÜYÜKİŞCAN:

“MUTLULUK KÜÇÜK ŞEYLERDE SAKLI”

Mutlu olmayı hatırlayın

Mutluluğun temel koşullarından biri fiziksel ve ruhsal sağlığın dengede olması. Pandemi her ne kadar bu dengeyi sarssa da küçük şeylerin değerini anlamamıza yardım etti. Yeditepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi Ezgi Soncu Büyükişcan, son dönemde mutluluğun küçük şeylerde saklı olduğunu öğrendiğimizi söylüyor: “İnsanlara genel olarak onları neyin mutlu edeceğini sorduğunuzda büyük hayallerden, başarı hikayelerinden bahsederler. Oysa bu dönemde fark ettik ki günlük rutinler, arkadaşlarla yapılan küçük sohbetler, geniş aileyle yenilen yemekler gibi çoğu zaman çok da önemseyip üzerinde durmadığımız şeyler aslında bizim kendimizi iyi hissetmemizde çok büyük öneme sahip. Yani görünen o ki mutluluk gerçekten de küçük şeylerde saklı.” Geleneksel aile yapısının bu dönemde karşımıza çıkabilecek psikolojik sorunlara karşı koruyucu bir işlevi olduğunu da dile getiren Büyükişcan, “Türkiye sosyoekonomik ve sosyokültürel çeşitliliğin çok fazla olduğu bir ülke. Geleneksel ailelerde ve topluluklarda başkasının derdini sahiplenme, onu kendi derdi gibi görme anlayışı vardır. Edindiğimiz izlenim o ki geniş aile içinde yaşayanlar bu dönemle daha iyi baş ettiler, bu da büyük ihtimalle sosyal izolasyonu daha az deneyimlemeleri nedeniyle oldu” dedi. 

Haberin Devamı

“Herkesin güçlü yanları vardır”

Bu dönem için tavsiyeler de veren Büyükişcan, öncelik olarak herkesin kendisine iyi gelen şeyleri bulmasını öneriyor: “Her insanın kendine göre güçlü yanları, kaynakları vardır. Bize iyi gelen şeyleri bulmak, bunlara zaman ve alan ayırmak önemli. Pandemi koşullarında teknolojinin de desteğiyle yeni yollar bulmak gerek. Örneğin spor salonuna gidemiyorsak evde spor yapabiliriz, sevdiklerimizle aynı ortamda bulunamıyorsak telefon ya da internet aracılığıyla görüşebiliriz, müzeleri online olarak gezebiliriz. Ayrıca günlük rutinlerimizi sürdürmek, öz bakımımızı aksatmamak da önemli. Kimilerimiz için bu dönem uzun zamandır ertelediğimiz planları hayata geçirmek için bir fırsat da olabilir.  Ancak burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta var: Kişi bunları yapmasına rağmen mutsuzluk hissi devam ediyorsa, buna eşlik eden kaygı, isteksizlik ve ümitsizlik gibi şikayetleri varsa, uyku ve yemek düzeni bozulduysa, günlük işlerini sürdürmekte zorluk çekiyorsa vakit kaybetmeden bir ruh sağlığı uzmanına başvurmalıdır.”