Cumartesi Noel gecesinin sırrı

Noel gecesinin sırrı

01.01.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:

O Noel arifesi anneannemin sesiyle uyandığımda bir şeylerin yolunda gitmediğini, hatta çok önemli bir şeyler olduğunu hissettim

Noel gecesinin sırrı

Yalnız kalabilmiş olmaktan mutlu, düşüncelerimi bir düzene koyar, kafamda stratejiler çizer, yaşadıklarımın tahlilini yapar, gözlerim açık hayal kurar ve masalsı mutfak dünyası hakkında her şeyi öğrenirdim! Anneanne Augusta ve teyzelerim ravioli, tortellini, tagliatelle, lazanya hamuru hazırlamak için beyaz önlükler içerisinde, büyük ahşap masanın etrafında genç kızlar gibi gülerek ve şakalaşarak un ve yumurta karıştırıyorlardı. Bu sırada hindi, eski sobanın üzerinde büyük bir tencerenin içinde, suda yavaş yavaş pişiyordu. Sertliğinden kurtulup yenebilir duruma gelebilmesi için uzun saatler kendi leziz suyunun içinde kaynaması gerekiyordu. Anneanne dolapta olduğumu çok iyi biliyordu; torunlarının mutfakta oynamasına kesinlikle izin vermemesine rağmen bana bir ayrıcalık tanıyordu. Ben kutular ve süpürgeler arasında küçücük olurken, birden büyük kapıyı açıyor ve beni görmezden gelerek raflardan birine fırından yeni çıkmış bir tabak vanilya kokulu bisküvi veya bir dilim limonlu kek, yanında da bir bardak sıcak çikolata bırakıyor, sonra beni orada biraz unutarak taş şöminenin yanında teyzelerimle dedikoduya dalıyordu... Bazen onların bana ninni gibi gelen konuşmaları ve mutfağın sıcak kokuları arasında uyuyakalıyordum. O da beni tatlı tatlı kucağına alıp şöminenin önündeki eski koltuğa bırakıyordu.O Noel arifesi her zamanki yerimden hindinin hazırlanışını izlerken uyuyakalmıştım. Teyzelerimin ilginç bir şekilde sessizce dinlediği anneannemin sesiyle uyandığımda bir şeylerin yolunda gitmediğini, hatta çok önemli bir şeyler olduğunu hissettim. Merakla kulak kabartınca, en genç gelinimizin, hasta olduğu için ona viziteye gelen kasabanın yakışıklı doktoru ile samimi bir şekilde yakalandığından bahsettiklerini anladım. Amcam, yani onun kocası avdan erken dönmüş ve onları evde öpüşürken yakalamıştı. Şimdi sinirinden kudurmuş haldeydi! Kimse fark etmeden oradan kaçtım ve lapa lapa yağan karlar altında kalmış kasabaya doğru koştum... Bunun hassas bir konu olduğunu anlayamayacak kadar çok küçüktüm. Durumu, karşılığında yıldız şeklinde bir ekmek aldığım şişman fırın sahibinden büyük bakkalın sahibi ünlü "haber yayıcı" Gustine kadar bulduğum herkese anlatırken çok eğleniyordum...Her zamanki gibi şöminenin karşısına asılmış çorapların içinde, Noel ağacı altında bulduğumuz ve yıl boyunca beklediğimiz hediyeler sayesinde tüm çocuklar için çok neşeli bir Noel olmuştu... Amcamla gelinimiz arasındaki sorun nasıl çözüldü bilmiyorum ama o akşam son derece zengin hazırlanmış masa etrafındaki herkes çok neşeliydi ve onlar her zamanki gibi son derece aşık görünüyorlardı... Merakla anneanneme, amcamla yengemin sorunu nasıl çözümlediklerini sorduğumda bana gülümsedi ve tatlılıkla başımı okşayarak, safça "Yengen ve doktor mu? Haaaa, benim küçük hayalci kızım... Ne diyorsun?" dedi. "Hiç böyle bir şey olmadı ki. Kim bilir, belki de senin ünlü kestirmelerinden birinde rüya görmüşsündür!" Küçükken bazen kuzenlerimin neşeli ve gürültülü oyunlarından sıkılır, Noel dahil tüm tatillerimi geçirdiğim anneannemin çiftliğindeki büyük mutfağın kilerine saklanırdım. Yıllar önce gerçek bir ahşap oyma ustası olan dedemin işlediği cevizden yapılma dolap şöminenin yanında duruyordu. Ben onun içinde, kapısının üzerindeki oymalar arasından, rahatsız edilmeden her zaman kalabalık olan mutfağı seyrederdim. İnce kıyılmış biberiye, soğan, sarmısak, kereviz, tuz ve biber eklediğiniz şarapta kemiksiz hindiyi bir gece dinlenmeye bırakın. Hazırlarken yarım kilo kestane eklediğiniz, çok fazla pişmemiş pirinç pilavını hindinin içine doldurun (Kestaneyi hazırlarken defne yaprağı, tuz ve biraz şekerle birlikte kaynatmayı; sonra da kabuğunu soymayı unutmayın). Pilava pişerken bir yumruk kuşüzümü, küçük hindi parçaları (isteğe göre ciğer), yettiği kadar tuz ve biber ekleyebilirsiniz.Ardından içi doldurulmuş hindiyi özenle bağlayın; tereyağı ve zeytinyağı ile iyice yağladıktan sonra fırın tepsisine koyun. Etrafına küçük kestiğiniz patatesleri ve kalan kestaneleri yerleştirerek 160 derecelik fırına koyun, bir saat kadar pişirin. Arada sırada bir şeyler batırarak pişip pişmediğini kontrol edin.İçinde bir gece beklettiğiniz şaraptan sıkça ekleyin. Rengi doreye yaklaşınca servis edilmeye hazır demektir... Herkese afiyet olsun! donatellapiatti@hotmail.com Anneanne Augustanın iç pilavlı hindisi